Cinayet ve İhanet

20 8 2
                                    

Uzun bir gece olmuştu benim için. Uzun ama bir o kadar da sakinleştirici. Odaya geldiğimde epey yorulmuştum, gözlerimden uyku akıyordu. Güneş çoktan doğmuştu, sabah saatlerindeydik. Yastığa kafamı koymadan önce mühre baktım. 

"Son dem." dedim kendi kendime. Bana görmem gereken son şeyi ne zaman gösterecekti? Vakti gelmiş miydi? Geçmişte yaşanan üstelik şu anımızı etkileyen o olay. 

Son olanlar ve bu yaz yaşanan her şey, kafamı allak bullak etmişti. Mühür bana ne gösterirse göstersin bunu sindirmek zorundaydım. Artık öğreneceklerimin hiçte hafif olmadığını biliyordum. 

Başımı yavaşça yastığa yasladım. Gözlerim neredeyse kapanmak üzereydi ve kendimi ona bırakmaya karar verdim. 

1983 Gürcistan Tiflis Aralık Ayı

Birkaç ay zaman ilerlemesi olmuştu görüntüde. Anladığım kadarıyla bu zaman içerisinde Barision vefat etmişti. Artık o aileden tek bir üye vardı, o da Anton Valiev. Birçok inanca göre bu aile büyü geçmişlerinin lanetini yaşıyordu. Bu nedenle de soyları tamamen kurutulmuştu.

...

İlona ve Pawel Abeluroba'dan uzak bir yerde yani şehrin içinde bir kafede oturmuş konuşuyorlardı hararetlice. Etrafta pek fazla insan yoktu, bu nedenle gizli saklı olmak zorunda değillerdi.

"Bu durumdan oldukça sıkıldım. Ona yalan söylüyorum, ona aşık olduğumu düşünüyor lakin ben hala seninle birlikteyim. Pawel ben bunu daha fazla yapamayacağım, dedesini henüz yeni kaybetti. Hem nerden biliyorsun beni mirastan men edeceğini? " dedi İlona sandalyesinden kalkarak ama çocuk onun kolunu sertçe tuttu ve yerine geri oturttu.

"Aptal olma İlona. O yaşlı bunak tüm mirası sana bırakmışken hem de. Sabırlı olacaksın duydun mu beni? Anton eğer bunu öğrenirse kendinden sonra arazinin sana kalmasına izin vermeyecek." dedi Pawel ve gözlerini melerterek devam etti. "Sıradan bir yerden bahsetmiyoruz, Valiev'lerin arazisi. Oradan neler neler çıkar biliyor musun sen? Hem buralara kadar seni görmeye geldiğimi biliyorsun sevgilim, hadi üzme beni. Bu yaz açılışı yapacaksınız, sabredebileceğini düşünüyorum." 

İlona'nın üstüne eğilerek hafifçe alnından öptü. "Biliyorum." dedi. Pawel ne derse onu yapacak kadar, ona inanacak kadar aşık ve aptaldı. Sözünden çıkmamaya yemin etmişti adeta. Pawel'in gözünü ise koca bir para aşkı bürümüştü. Bu hırs onu daha da bencilleştirmişti.

Bu durumu öğrendiğinden beri İlona'nın peşinden ayrılmıyor, ilişkiyi devam ettirmek için binbir türlü yalan ve acıtasyon yapıyordu. İşe de yarıyordu. Ama herkesin bildiği üzere hiçbir yalan sonsuza kadar saklanmaz.

Ormanda oldukları bir gün, Anton duyguları ile oynandığını öğrenmişti.
O gece yarısında kargalar dahi uyuyorlardı.

"Affet beni Anton, bağışla...Yemin ederim söylemek istedim sana!" dedi, yere çömelmiş ağlıyordu.

"Neyi affedeyim ! Bana acıdığın için aylarca benimle birlikte olmanı mı? Yoksa aslında o adi şerefsizden hiç ayrılmamış olmanı mı??"

"Ben ne yapacağımı bilemedim." dedi İlona. "Yemin ederim Anton, kötü bir niyetle değildi." 

Anton sertçe kızın çenesini tuttu, doğrudan gözlerinin içine baktı. "Bana bak, o sana ne akıl verdi bilmiyorum ama artık sana hiçbir güvenim kalmadı. Bunu affedemem."

İlona şaşkınlıkla çömele durduğu yerden kalktı ve sarılmaya çalıştı gence,  Anton ise onu itti.
Normalde asla kıyamadığı o kız kendinden nefret ettirmişti. 

Abeluroba'nın Lanetli OyunuTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang