Kargaların anlattığı

41 25 3
                                    

1977 Haziran ayı Gürcistan

 İlona arabadan indiğinde ilk olarak etrafa baktı. Masmavi gökyüzü, bütün güzelliğiyle karşısındaydı. Bu yer, bu yeşillik onun içinde hayranlık uyandırmıştı.

"Sonunda gelebildin arkadaşını ziyarete." dedi Anton tebbesüm ederek ve kollarını açan kıza sımsıkı sarıldı. Onu özlemişti. 

"Kalbin ne kadar hızlı atıyor." dedi ve güldü İlona. Genç adam ise buna cevapsız kaldı.

 Yavaşça birbirlerinden uzaklaştıktan sonra geriye birbirine tebbesüm eden gözler kaldı. "Ne dersin, hava kararmadan önce dolaşalım mı?" 

İlona kafasını salladı. "Memnun olurum." dedi şapkasını düzeltirken.

Her yer yeşilliklerle doluydu. Rengarenk çiçekler ise bu yeşilleri süslüyordu renkleriyle.

Kocaman bir göl ve etrafında yılların eskitemediği yaşlı ağaçlar. Eğilerek adeta selam veriyorlardı.

"Bana şu anlattığın projeni burada düşleyebiliyor musun? Böyle geniş bir yere neler neler yapılır." dedi Anton ve duraksadığı sırada İlona devam etti.
"Demek kafam güzelken anlattığım yaz okulunu hatırlıyorsun." arkadaşının kendiyle alay ettiğini düşündüğünden pek umursamıyordu ama daha sonra Anton kızın yumuşak ellerini avuçlarının arasına aldı.

Göz göze, el ele gölün başında duruyorlardı.

"Sen benim en iyi arkadaşımsın ve bu konuda ortağın olmak büyük bir şeref olur benim için." dedi Anton fısıltılı bir sesle.

İlona birkaç adım uzaklaştı ve ortamdaki yakınlığı bozmaya karar verdi çünkü düşündüğü tek kişi Pawel'di. Ettiği ufak tefek kavgalar dolayısıyla morali bozuktu. "Bunları mezun olduktan sonra düşünelim olur mu? Eğer o zamana kadar düşlemeye devam edersek, bunu gerçek hayata geçiririz belki de kim bilir..." dedi ve küçük adımlarla yürümeye başladı. Gençte onu takip ederek hizzasına yetişti.

"Baksana, hayatımda hiç bu kadar kargayı bir arada görmemiştim. Bir anlamı var mı?" diye sordu kız merakla.

Köşke doğru yürüyorlardı. Anton kendine bakan kızın meraklı gözlerine dayanamadan anlatmaya başladı. "Evet var. O hayvanlar buraya sadıktırlar. Valiev'lerin batıl inancına göre, ölen her aile ferdinin ruhu bir karganın içinde özgürce yaşamaya devam eder. Yeri geldiğinde yardım dahi edebilirler."

Bu inanç kızın oldukça dikkatini çekmişti bu nedenle arkadaşını kesintisiz dinlemişti.

20.00

Sonunda hava kararmış, cırcır böceği sesleri yankılanmaya başlamıştı köşkün etrafında. Oturduğu sandalyeden pencereye dalmıştı kızın gözleri. Bir yandan sans eden bir yandan da cama çarpan ağaç dallarını izliyordu.

Duvarları taşlı olan geniş odanın içinde en ünlü ressamların tablosu asılıydı, üstlerinde ise temsili imzalar.

Kasvetli bir havası olan bu odaya, yiyeceklerle donatılmış bir ziyafet masası eşlik ediyordu. Ve ortamın etkisini değiştiriyordu.

Avizenin taşları masanın belirli yerlerine yansıyor, ışık veriyordu etrafa.

İlona, Basarion Valiev'e döndü ve çatalını tabağının yan tarafına bıraktı. "Sizinle tanışmak benim için bir onur." dedi bütün kibarlığıyla.

Abeluroba'nın Lanetli OyunuWhere stories live. Discover now