51.

18.4K 1K 98
                                    

Selam beybiler. Nasılsınız?

Sizi çok beklettiğim için daha çok bekletmek istemedim. Ve bu bölümü de hemen attımmm

İyi okumalar.

(Az biraz +17 içerir.)

𖥸𖥸

Önce annemle sonra Safir Tuna ile geldiğimiz o yeşillik alana gelmiştim. Her şeyden uzak, sessiz sakin, tam kafa dinlemelik olan yerde düşüncelerimle boğuşacaktım.

Önce anneannemin bana yaptıklarının saçma sebebini sindirip sonra Mirel'in teyzemin kızı olmasını düşünecektim.

Kendimi çimenlerin üzerine bıraktığımda derin bir nefes aldım. Üzerindeki beyaz, belimi saran cropu umursamadan çimenlere uzandım. Kollarımı başımın altına alıp gökyüzüne ve bakış alanımı kapatan büyük kavak ağaçlarına baktım. Neyi düşüneceğimi bile bilmeden boş boş baktım.

Yanımda bir hareketlilik olduğunda korkuyla oraya baktım. Safir Tuna yanıma uzanmıştı. Nasıl fark etmemiştim?

"Ne zaman geldin?"

"O kadar dalmışsın ki fark etmedin bile." Dediğinde omuzlarımdan tutup yanına yatırdı. Ben gökyüzüne baktım, o bana...

"Düşünüyordum."

"Biliyorum." Dedi. Sonra ekledi. "Ne düşündüğünü."

Hafifçe ona çevirdim bakışlarımı. "Nereden biliyorsun?"

"Biliyorum işte. Boşver sen." Geçiştirdiğinde bu sefer tamamen ona döndüm. "Babam mı söyledi?"

Sadece başını salladı. Sonrasında koluyla omzumdan sararak beni kendine çekti. " Üzülme güzelim."

"Üzülmüyorum." Dedim yalanı salarak.

Bir tebessüm belirdi dudaklarında. "İnsan sevdiğinin acısını hisseder." Dedi. Kelimeleri kalbime işlerken çenesinin altından yüzünü izledim. Huzur vardı burada, aşk vardı...

"Biliyor musun Safir, ben küçükken aşkın gerçek olduğuna hiç inanmazdım. Ne bileyim..." Doğru kelimeyi bulmak için biraz durdum. "Saçma gelirdi her zaman. Babam annemin arkasından günlerce ağlarken hep merak ederdim. Sormuştum bir keresinde. Bu kadar mı seviyorsun? Arkasından günlerce ağlayacak kadar?"

Bakışlarını gökyüzünden alıp bana çevirdi. Öyle bir baktı ki sanki içim eridi. "Ee," dedi. "Baban ne cevabını verdi?"

"Dedi ki; aşk böyle bir şey. Yokluğunda sanki şurana." Derken elimi kalbime koydum. "Bir şey saplanır. Sen dersin ki bıçak. Ama o bıçak değil özlemdir... Annen benim kalbimdi. Kalbinin olmaması nasıl bir şey, inşallah hiç öğrenmezsin."

Başımı tekrardan kavak ağaçlarına çevirdim.

Mırıltı şeklinde konuştu. "Sen o acıyı hissetme diye ben dünyayı karşıma alırım." Başımın üstüne öpücük kondurdu. "Benim yönüm de, yörüngem de sensin. Sen olmazsan ben yolumu kaybederim."

𖥸𖥸

Mirel ile konuşma işini sonraya bırakacaktım. Annesinin yokluğundan ziyade anneannesi in onları yanına almadığını da öğrenirse yıkılırdı. Ve bu su anda istediğim son şey bile değildi.

Safir Tuna ile beraber evine gelmiştik. Nikahlı kocamın evindeydik. Beni yalnız bırakmak istememişti. Bırakırsa düşünmekten kafayı yiyeceğimi biliyordu. Son bir günü tamamen unutmak istiyordum.

"Kahve?" Elindeki kupayı sallayarak sordu.

Sadece başını olumlu anlamda salladım. Makineye kahveyi koyup olmasını beklerken kalçasını tezgaha yasladı. Kollarını da önünde bağlayıp bana baktı.

"Güzelim." Dedi yumuşacık bir sesle. "Düğünü erteleyebiliriz istersen." Doğru ya! Düğünü 3 hafta sonrasına almıştık. Şu anda onu düşünecek halim yoktu ama ertelemek de istemiyordum.

"Hayır. Kalsın, ertelemeyeceğiz." Dememle yüzünde bir gülümseme belirdi ama bu sadece kısa bir an sürdü.

Hazır olan kahveyi kupalara doldurdu ve getirip önümüzdeki sehpaya koydu. Yanıma oturduğunda beni kolumun altından tutup kucağına oturttu. "Seni seviyorum." Dedi dolu dolu. Kahvesinden bir yudum alıp geri yerine bıraktı.

Alnımı alnıma yasladım. "Bende seni seviyorum."

O da bana yaklaşırken gelecek olan hamleyi ondan önce ben yaptım. Dudaklarını yavaşça öpmeye başladım. Biraz önce içtiği kahvenin tadı şu anda öptüğüm dudaklarındaydı. Bu tadı sevmiştim.

Uzun sayılabilecek bir süre sonra dudaklarını dudaklarımdan ayırdı. Nefes nefese, "aklımı başımdan alıyorsun." Dedi. "Senin olmak istiyorum."

Dediği şeyle gülümsedim. Tam ağzımı açmıştım ki beni susturdu. "Benim olmanı istiyorum."

"Her zaman seninim. Her zaman benimsin. Ama-"

"Aması yok, çıkar onu aklından." Dedi tekrardan öpmeye başlarken.

Ellerim ensesindeydi. Saç diplerini okşamaya başladığımda mırıltılar çıkarmaya başladı. Geri çekilip, "kahveler soğuyacak." Dedim. Arkamdan kahvesine uzanıp tepesine dikti. Koca kupayı tek yudumda bitirmişti. Boş kupayı koyup benimkini aldı. Bana uzattı. Bende onun gibi kafama diktim. Bitirmeden sehpaya geri bıraktım.

"İyi şeyler olmayacak." Dedim gecenin sonunun nereye gittiğini bildiğim için.

Muzır bir şekilde gülümsedi. "Çok... Çok iyi şeyler olacak."

Beni kendisiyle beraber ayağa kaldırırken öpmeye devam etti. Yatak odasına ilerlediğinde yuvarlak yatağına yatırdı beni. Üzerime de kendisi uzandı.

Ne anneannemin bana yaptıklarını, ne de Mirel'i düşünebildim. Aklım başımdan gitmişti sanki. Safir Tuna beni mest ediyordu. Dünya ile ilişiğim kesiliyordu.

Gece boyunca hiç bir şey düşünmeme izin vermeden defalarca beni zirveye ulaştırdı. Onu her şeyiyle seviyordum. Üç hafta sonra da tamamen benim olacaktı. Ömrümün sonuna kadar...

𖥸𖥸

Biliyorum kısa ama diğer bölümü de sizi bekletmeden atacağım.

Görüşmek üzere.

DELİ GELİYORUM DEMEZ!! °Yarı Texting°Where stories live. Discover now