5. BÖLÜM

29 4 2
                                    

Ertesi sabah kahvaltı ederken televizyondan haberleri izliyordum. Kadın spiker ezberlemiş olduğu replikleri söyledi.

-Dün gece saat üç civarında cesedi bulunan Kasım Tütem'in araştırması ilerlemeye devam ediyor. Ev ve ceset tamamen yandığı için kanıt bulmakta zorlanan polisler bir gelişme olduğunda bildireceğini söylüyor. Ünlü hayırsever Kasım Tütemin kurduğu yetimhane ise yeni bir müdür bekliyor. 

Önümdeki krepleri ve meyve salatasını bitirdiğimde bulaşıkları lavaboya koydum.

-Sia, televizyonu kapat.

Televizyon kapandığında bu sefer telefonum çaldı. Salonda ki koltuğa oturdum ve başımı geriye atarak aramayı onayladım.

-Evet, Kerem?

-Umarım rahatsız etmiyorumdur Esra hanım. 

-Etmiyorsun, ne oldu?

-Bu gün yapılacak toplantıya katılacak mısınız acaba? 

-Kiminle yapılacak?

-Ares şirketi ile yapılacak. Ortaklık teklif ediyorlar. Oldukça büyük bir şirket olduklarından müdürler ile değil de sizinle konuşması daha mantıklı geldi.

-Eh sanırım doğru. Bu arada müdürlerden bahsetmişken.

İsmi hatırlamaya çalışırken kaşlarımı çattım.

-Burak Özoğlu...Kov onu.

-Anlayamadım.

-Hayır anladın. Kov onu.

-Tabi ki efendim. Peki toplantıya gelecek misiniz?

-Evet, kaçta başlayacak?

-On bir.

Saat dokuzdu.

-Orada olacağım. Dört numaralı toplantı odasını hazırlat.

Telefonu kapattım ve burun kemerimi sıktım. Şirkete gitmek bayıldığım bir şey değildi açıkçası. Sürekli bir iş yapmam gerekiyordu. Bu yüzden neredeyse asla şirkete gitmeyip tüm yönetimi Kerem'e bırakıyordum. Oturduğum yerden kalkarak banyoya ilerledim. Üzerimdekileri çıkartıp soğuk suyu açtım ve altına girdim. Suyun soğukluğu ile irkilirken yavaş yavaş alıştım. Duşta fazla uzun kalmadım ve yirmi dakika sonunda çıktım. Krem rengi bornozumu giydikten sonra dolaptan bir tarak ve saç kurutma makinası çıkarttım. Saçlarımı önce hiç bir düğüm kalmayasıya kadar taradım, daha sonrada kurttum. Odama geçip dolaptan tamamen siyah bir takım elbise çıkarttım. Sıra sıra önce iç çamaşırlarımı, sonra gömleği, sonra kolsuz yeleği, sonra pantolonu ve en sonda ceketi giydim. 

Makyaj masama oturduğumda önce göz altlarıma kapatıcı sürdüm ve yavaşça dağıttım. Siyah kedi gözü eyeliner çektikten sonra rimel sürdüm ve göz makyajımı bitirdim. Gerekli yerlere hafifçe bronz uyguladıktan sonra kırmızı bir ruj sürdüm ve dudaklarımı bir birine sürttüm. Halka küpelerimi de taktığımda masadan kalktım.

Evden çıkmaya hazır olduğumda saat on olmuştu. Masamın üzerindeki siyah eldivenleri ellerime geçirdikten sonra Ferrari 812 GTS anahtarlarını aldım ve kapıya yöneldim. Girişte asılı olan kol çantamın içine cüzdan ve telefon gibi basit bir kaç şey attıktan sonra siyah topuklularımı giydim ve evden çıkarak garaja indim. Arabaya binip çalıştırdıktan sonra şehre doğru yola çıktım.

Şirketten içeri girdiğimde saat on bire beş vardı. Zamanım çok olduğu için biraz şehirde dolaşmış ve kitapçılarda zaman geçirmiştim. Beni karşılamak üzere gelen Kereme bakıp güldüm.

-Özledin mi beni?

Kerem sevdiğim tek insandı. Üzerinde lacivert takım elbise açık mavi gözlerini açığa çıkartıyordu. Sarı saçları geriye yatırılmış ve özenle sabitlenmişti.

-Özledim efendim, lakin toplantıya geç kaldınız.

-Hm? Daha beş dakika var.

-Herkes siz bekliyor.

Bir şey demeden toplantı salonuna ilerledim ve içeri girdim. Benim arkamdan Kerem içeri girerken gerçekten de biz hariç herkes buradaydı. On kişilik uzun masanın bir ucunda klasik bir takım elbise giyen bir adam vardı. Duruşundan tahmin ettiğim üzere Ares şirketinin patronu oydu.

-Geç kaldınız.

Konuşan kadına baktım. Adamın sağındaki sandalyede oturduğu için baş asistanı olduğunu varsaydım. Sarı saçlarını tepeden bir şekilde topuz yapmış, ince çerçeveli bir gözlük takıyordu. Ben masanın diğer ucuna, Kerem ise hemen sağıma oturdu.

-Saat tam on bir. Ben geç kalmam, siz erken gelmişsiniz. Hem saatten erken gelip hem de şirket sahibini azarlıyorsunuz, daha toplantıya başlamadan gitmek istiyorsunuz sanırım?

Kadın bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki tam karşımda oturan adamdan ses geldi. Kehribar rengi gözleri tam olarak gözlerimin içine bakıyordu. Alnına düşen siyah saçlarını geriye attı ve hafifçe gülümsedi.

-Lütfen asistanımın kusuruna bakmayın, kendisi oldukça asabi. 

Sesi rahatlatıcıydı. Koltukta arkama yaslandım ve karşımda oturan adamı incelemeye başladım. Her ne kadar üzerinde takım elbise olsa da kasıntı bir duruşu yoktu. Burnunda sağ tarafında ince bir piercing vardı. İki kulağında da birden fazla küpeler vardı ve açıkçası ona iyi bir hava katıyordu. Siyah saçları serbestti ve özellikle bir şekil verilmemiş olmasına rağmen hoş duruyordu. Uzun kirpiklerinin altında dikkatle bana bakan kehribar rengi gözleri vardı. Keremin yalandan öksürmesini duyduğumda onu incelemeyi kestim ve bacak bacak üzerine attım.

-Evet, sizi dinliyorum.

-Öncelikle toplantıya bizzat geldiğiniz için teşekkür ederim. Ben Doruk, ve bu da baş asistanım Sinem.

Elimle önce kendimi sonra Keremi işaret ettim.

-Esra, baş asistanım Kerem.

-Açıkçası buraya ezbere bir konuşma ile gelmedim, size basit bir ortaklık sunmak istiyorum.

-Bunu neden yapayım? Bu ortaklıktan nasıl bir çıkarım olacak?

-Öncelikle ortak bir çok rakibimiz var. Özellikle Mara şirketi ikimizi de sık sık zorluyor.

Yapıyor muydu? Göz ucu ile kereme baktığımda başı ile onayladı. Vay be, altı üstü yedi ay şirkete gelmedim bize rakip çıkmış.

-Ayrıca eğer iki büyük şirket bir araya gelirse bize rakip olanlar pes edip ayak altından çekilir.

-Güzel bir sebep, başka?

-Başka?

-Başka bir sebep var mı? Dediklerini yalnız başıma da yapabilirim.

-Aslına bakarsanız var.

-Dinliyorum.

-İkimizin de kendine göre eksikleri olsa da bir birimizin eksiklerini kapatabiliriz diye düşünüyorum. Ne de olsa hiç birimiz mükemmel insan değiliz ama ikimiz bir olursak bizden mükemmel insan olmamızı bekleyenleri alt edebiliriz.

Sessizlik oldu. Mükemmel insan. Eğer biraz daha saf olsam bunun rastlantı olduğunu düşünebilirdim ama o deneyler zekamı da geliştirmişti. Dikkatlice gözlerine baktım. Bana bir ortaklık teklif ediyordu ama bundan daha büyük bir sorun vardı. Bunları nereden biliyordu.

-Pekala, ben varım.

-Şahane.

Belgeler hızla okuyup imzalandığında kısaca el sıkıştık.

-Sizinle çalışmak büyük bir zevk Esra hanım.

-Aynısı geçerli Doruk bey.

Açığa çıkması gereken konular vardı.

KANLI BAĞLAR (18+) Where stories live. Discover now