10. BÖLÜM

16 2 0
                                    

-Bu mu bu mu?

İki elimde olan elbiseleri salonumda oturan Kereme gösterdim. Sabah canım sıkıldığı için film izlemeye evime çağırmıştım ve şimdi hazırlanırken bana yardım ediyordu. Sağ elimde parlak siyah bir mini elbise vardı. Kolsuzdu ve sırt ile göğüs kısmında derin dekolteler vardı. Sol elimde ise kırmızı uzun bir elbise vardı. İnce askıları ile hafif bir göğüs dekoltesi vardı. Kerem ikisine de göz gezdirdikten sonra cevap verdi.

-Siyah olan.

-Peki takı olarak?

İç çekti. Benim en sevdiğim şey onu sorularımla bunaltmakken onun en nefret ettiği şey buydu. Önüne takı kutumu koydum. Bir kaç dakika da hepsini inceledikten sonra gümüş halka küpelerle gümüş zincir kolye verdi.

-Bunlar.

-Bekle, giyinip geleceğim.

Telefonuna bakarken umursamazca söyledi.

-Heyecan ile bekliyorum.

Yatak odama girip üzerimi değiştirdim ve takılarımı taktım. Siyah kol çantamın içinde ki gizli bölmeye bir tane bıçak koyduktan sonra telefon ve cüzdan gibi basit şeyleri de koydum. Odadan çıkıp Keremin yanına döndüm. Gülümseyerek kendi etrafımda döndüm.

-Nasıl olmuşum?

Hızlıca beni süzdükten sonra cevapladı.

-Uzun ve siyah eldivenlerin var mı?

-Hm? Var.

-Bence bu kombinle iyi olacak.

-Diyorsun?

Odama dönüp dediği gibi uzun eldivenlerimi giydim. Aynada kendime baktıktan sonra tekrar salona döndüm.

-Nasıl?

-Mükemmel.

-Ve ayakkabı olarak?

-Siyah ince topuklu.

Güldüm.

-Stilist olmalıydın.

İkimizde güldüğümüzde kapı çaldı.

-Sen kapıyı aç, makyajımı yapmadım.

Kerem göz devirdi.

-Emrin olur.

Ben odama döndüğümde makyaj masama oturdum. Saat dokuza on vardı yani hala makyaj için zamanım vardı. Gerekli yerlere kapatıcı sürdüm ve yavaşça yaydırdım. Gözlerime siyah far ve eyeliner ile hafif bir makyaj yaptım. Yanaklarıma hafif bir bronz sürdükten sonra kırmızı ruju dudaklarıma sürdüm ve oturduğum yerden kalktım. Gelmesine iki dakika vardı. Odamdan çıkarken Kereme seslendim.

-Kim gelmiş, Kerem?

Odaya girer girmez gergin ortam beni de içine aldı. Kaşlarımı çattım.

-Ne oluyor burada?

Kerem ve Doruk karşı karşıyaydı. İkisinin de eli birbirlerinin yakasındayken yüzlerinden birbirlerinden ne kadar nefret ettikleri okunabiliyordu. Sesimle beraber ikisi de bana döndü.

-Doruk, bırak onu.

Yine rahat bir tavır ile güldüğünde kanım iyice kaynadı.

-O da benim yakamı tutuyor. Neden onu değil beni uyarıyorsun ki? Yoksa basit bir asistan kadar bile değerli değil miyim?

İki adımda ikisine yaklaştım ve Doruğun elini hızla ittirdim. Bu yaptığım ile şaşırmış olmalı ki rahat ifadesi bozuldu.

-Onun kadar değerli olabileceğini düşünmen bile aptallık. Sence sadece bir asistan benim evimde olabilir mi?

Kaşlarını çattı, durumdan rahatsız gibi duruyordu. Hem de sorun tam olarak kendisiyken.

-Kim o? Neden senin için önemli?

-Ne onun kim olduğu ne de benim için neden bu kadar önemli olduğu seni ilgilendirmez. Tek bilmen gereken şu.

Yakasından sertçe çekip kulağına fısıldadım.

-Eğer ona zarar verirsen, seni öldürürüm ve emin ol bunun için kaç kurşun kullanmam gerektiği umurumda olmaz.

Yakasını bıraktım. Tanrım, artık suikast bile yapmak istemiyordum.

-Kerem, gidelim.

-Peki.

Baloya öldürmeye değil kafa dağıtmaya gidecektim ve kafa dağıttığım kişi asla Doruk olmayacaktı.

KANLI BAĞLAR (18+) Where stories live. Discover now