UMAY

Bölüm 10

Son yaşananlardan sonra zafere kesin gözüyle bakıyorlardı. Günlerdir yeteneğimi geliştirmek için Alkan'la pratik yapıyorduk. Bunun için gönüllü olmuştu. Başta başarılı olamasam da bu yeteneğimi öfkenin tetiklediğini anlamıştım. Bartu beni öfkelendirmek bahanesiyle Alkan'a saldırıyor, ben onu durdurabilene kadar saldırılarına devam ediyordu.

Bugünkü antreman sona erdiğinde Açina'yı da alıp kafa dinlemek için gittiğim uçuruma Akay'a atlayarak yola çıktım. Arkamdan Alkan'ın da takip ettiğini gördüğümde istemsizce gülümsedim. Tüm yorgunluğuna rağmen peşimden ayrılmıyordu. Benim yorgunluğum daha çok mental olsa da O gerek katıldığı akınlar, gerek antremanlarda bedenen fazlasıyla yoruluyor, ancak asla şikayet etmiyordu. Ordumda böyle askerler olduğu için son derece şanslıydım.

Uçuruma vardığımda Akay'ı bağlayarak ayaklarımı uçurumdan aşağı sarkıtıp oturdum. Çok sürmeden Alkan da oturup benimle birlikte manzarayı seyretmeye koyuldu.

-Bu uçurumla ilgili efsaneyi biliyor musun Umay?

Yönünü bana dönerek konuşmaya başladı.

-Bundan yüzyıllar evvel, Asena hala bizimle iken bu tepeye çıkar ormanı seyredermiş. Günlerden bir gün arkamızdaki mağaranın derinliklerinden bir ses işitmiş. Merak etmiş. Mağaraya girmiş ve günler süren yolculuktan sonra onu görmüş. Kıpkırmızı gözleriyle devasa bir ejderha. Gözgöze gelir gelmez mühürlenmişler ve ilk iye böylece ortaya çıkmış.

-Ejderhalar efsane sanıyordum. Gerçek miymiş?

-Ejderhalar insanoğlundan önce yaşamış. Zamanla nesilleri tükenmiş. Asenanın iyesinden başka ejderha görülmemiş zaten. Derler ki bu mağara dünyanın merkezine iner, ateşlerin içinde de ilk iye yatar. Asena ortadan kaybolduktan sonra iyesi de bir daha görülmemiş.

-Hiçkimse merak edip mağaraya girmemiş mi?

-Girmez mi ara ara kendine güvenen birileri çıkar. Ama mağara o kadar derine gider ki yolun ortasında ya erzakları biter, ya da cesaretleri kırılır gelirler. En çok ilerleyen yüksek sıcaklığa dayanamamış derler.

-Alkan, savaştan sonra biz de girelim mi mağaraya? Ben çok merak ettim.

Gülümsedi.

-Sen iste yeter ki. Ben de merak etmişimdir ama hiç fırsat olmamıştı.

Birbirimizin gözlerine dalıp gitmişken kabileden yükselen ateşle yönümüzü oraya çevirdik.

-Karargaha dönelim, dememle hızla atları sürerek kısa sürede karargaha vardık. Orada bizi Alpay karşıladı. Yüzünde gördüğüm gülümseme iyiye işaretti.

-Görevi başarıyla tamamladım Ulu Ecem.

Günler sonra iyi haber.

-İyi iş başardın Alpay. Yönümü Alkan'a döndüm.

-Kurulu toplayın

Alkan hızla uzaklaştı ve Alpay' a döndüm.

-Orada durumlar ne?

-Alaz Han delirdi. Önüne gelen askerini yakmaya başladı. Yıkılmış durumda. Bu darbe orduya da ağır geldi. Iyeye fazla güveniyorlardı. Askerler huzursuz.

-Senin dönmen güvenli değil artık. Bizimle kalacaksın. Sana kalacak çadır göstersinler. Dinlen biraz.

Selam vererek yanımdan ayrıldı. Ben de kurula doğru ilerledim. Herkes buradaydı.

-Hepiniz hoşgeldiniz. Abra ve Yulpa öldü. Artık şans bizden yana. Ordunun morali yerle bir oldu. Onlar toparlanmadan biz saldıracağız. Durumumuz nedir Tuğtekin Khan, yarın sabaha hazır olur muyuz?

-Biz her daim savaşa hazırız Ulu Ecem. Elbet toparlanırız.

-Güzel. Herkes ne yapması gerektiğini biliyor. Halktan kimseye zarar verilmeyecek. Aman dileyenin canı bağışlanacak. Bizim olanı almanın zamanı gelmiştir. Allah yardımcımız olsun.

-Tengri ordumuzu ve sizi korusun Ulu Ecem.

-Hazırlıklarla alakadar olabilirsiniz, dememle sırayla çıkmaya başladılar.

-Sen kal Alkan, diyerek onu durdurdum.

Herkes çıktıktan sonra yaklaştım ve gözlerinin içine baktım.

-Yarın savaş var. Ne olacağı belli olmaz.

Lafımı kesti.

-Sana birşey olmasına izin vermem Umay. Vedalaşmayacağız. Yarın gidip zaferimizi kazanacağız ve hakkın olanı alacaksın. Ondan sonra zaten benden kaçışın yok.

Dudaklarında gördüğüm tebessüm içimi ısıtmaya yetmişti. Sevdiklerim olmasa tüm bunlara cesaret edemezdim. Onların desteği bana güç veriyordu. Dayanamadım ve kollarımı boynuma sardım. Beni içine katarcasına sımsıkı sarmıştı.

-Seni seviyorum dişi kurt.

-Seni seviyorum ..

***

Bu bölümden sonra beklenen savaşı göreceğiz. Belki de kayıplarımız olacak. Karakterler üzerine ne düşünüyorsunuz? Sizin favoriniz kim?