0.3

8.3K 1K 802
                                    

"Evet! İsimleri yazdım şimdi."

Uyuklar gibi olmama rağmen neşeyle konuşan Changbin'e odaklanmaya çalıştım. Elinde tuttuğu bir fanusun içine katladığı kağıtları atmıştı. Hepimiz salonda ayrı köşelere oturmuş onun odaları belirlemesini bekliyorduk. Aslında Chan birkaç dakika önce Felix ve kendisinin aynı odada kalması gerektiğiyle alakalı konuşmalar yapmıştı ama Felix ona bir şeyler diyerek kura çekmeye ikna etmişti.

Changbin elindeki fanusu sallayarak isimleri karıştırır gibi yaparken önüne oturduğum yemek masasının üzerine kolumu yasladım ve üzerine de başımı koydum. Gitti gidecek gibi hissediyordum. Gece hazırlanmayı son dakikaya bıraktığım için sabahlamak zorunda kalmıştım, üzerine bir de yol yorgunluğu çökünce uykusuzluktan bayılmamam bile mucizeydi.

"İlk odamız için çekiyorum bu iki ismi." Changbin konuşurken ona odaklanamıyordum bile. Felix ve Hyunjin'in adının yazdığı kağıtların kenarlarını farklı bir şekilde kıvırmışlardı, bunu biliyordum. Her türlü o ikisi aynı odada olacaktı ve bunun dışında geri kalan herkes herkesle kalabilirdi. Tamamen şansa bağlıydı ancak içimizdeki tek çift onlar olduğu için bu konuda yardımcı olmak bizim yapmamız gereken bir şeydi.

Masanın öbür ucunda oturan Chan'a kaydı bakışlarım. Esnemesiyle istemsizce ben de esnedim, onun da gözlerinden uykusuzluk akıyordu. Kapanmak üzere gibi olan gözlerim yüzünden üzerine giydiği beyaz kolsuz badiden açıkta kalan omuzlarına kaydı. Mükemmel görünüyordu, her şeyiyle.

Felix ve ben çok yakın arkadaştık ve bu üniversitenin başından beri böyleydi, bir gün evlerinde buluştuğumuzda görmüştüm Chan'ı ilk kez. Felix'i odasının kapısının açık olması gerektiğini ve beni tanımadığını söyleyerek gıcık etmişti, ardından kardeşinin moralinin bozulduğunu fark ettiğinde bir anda biz oyun oynarken gelip onu kucağına almış ve onu affedene kadar döndürmekle tehdit etmişti.

O an böyle bir abim olsa ya da biri beni bu kadar sevse nasıl olacağını merak ederek imrenmiştim, sonraki görüşlerimdeyse onu bir abi olarak istemediğimi fark etmiştim. Chan'dan hoşlanmaya başladığımı da fark etmiştim aynı zamanda.

Üzerinden geçen bir buçuk yıllık süreyse bana bunun sadece bir hoşlanma olmadığını çok kolay bir şekilde göstermişti. Yine de ona yanaşamıyordum, en azından o anlamda yanaşamıyordum. Bununsa sebepleri vardı.

Öncelikle o arkadaşımın abisiydi, sonra onu tanıdığım zaman zarfı boyunca hiç sevgilisi olmamıştı. Sadece takılmalık ilişkileri olduğunu biliyordum ve bu bile nadirdi. Ama onu sevdiğimi gizlememin en önemli sebepleri onun bana karşı hoşlanmayı geç, etkilenme belirtisi bile vermemesi ve kendime duyduğum özgüvensizlikti. Sadece beni ilk gördüğünde Felix'e kim olduğumu sormuş ve adımı öğrendikten sonra sorgulamayı bırakmıştı, büyük olasılıkla ismen tanıyordu beni zaten.

Özgüvensiz hissetme sebebim onun beni hiç merak etmemesi değildi, merak edilecek bir şeyim olmadığının farkındaydım. Saçlarım ve gözlerim dümdüz kahverengiydi, fiziğim kusursuz değildi aksine fazla cılızdım ve hiçbir şeyde yeterince iyi değildim. Özgüvensiz olmak için binbir sebebim vardı, bunlar bana küçüklüğümden beri aşılanan şeylerdi ve hepsi de sonuna kadar doğruydu.

İç çekmemek için zor durduğum sırada bakışları izlendiğini hissetmiş gibi bana döndü, anında gözlerimi kaçırırken Minho'yu kıskanmıştım. Chan'la çok yakındı ve onu çok sık görüyordu benim aksime. Bu tatile gelmemesini arkadaşım için istesem de benim için iyi olmuştu gelmesi. Bir hafta boyunca her gün onu görecektim bir kere, dahası mı vardı? Onun varlığını izlemek bile bana huzur veriyordu.

Kendi kendime Chan'la alakalı düşüncelere daldığım için ancak o konuşunca çıkabilmiştim bu durumdan.

"Ne demek Felix ve bu sırık beraber kalacak? Olmaz öyle şey."

sleep with me | chanmin ✓Donde viven las historias. Descúbrelo ahora