0.8

8.4K 1K 880
                                    

!!! Üstte bir bölüm daha var, atlamayın!!!

Camı hafifçe açarak hava alırken sakinleşmeye çalışıyordum, Chan'ın tam arkasındaki koltukta oturuyordum. Yanımdaysa Felix vardı ve Minho ön yolcu koltuğuna oturmuştu.

Kıskanmamam gerektiğini, öyle bir ilişkilerinin olmadığını biliyordum ancak bindiğimizden beri şakalaşıyorlardı ve bu beni biraz garip hissettirmişti. Aynı arabaya binme işine Jisung tarafından azarlanmamak için çabalamıştım ve buradaydım işte ancak pek bir şeye yaramıyordu.

Ta ki benzinlikte durmamız ve Felix'le Minho'nun lavaboya gidişine kadar.

İkimiz yalnız kaldığımızda biraz cesaretli olmayı diledim ve onun için çabalamam gerektiğini kendime hatırlatırken mırıldandım.

"Bu grubun şarkılarına bayılırım."

Radyodan çalan rock şarkıya eşlik eden parmakları direksiyonun üzerine ritmik bir şekilde vuruyordu ve bu onun da bu grubu sevdiğini düşünmemi sağlamıştı. Chan'ın bakışları dikiz aynasından bana dönerken kaşları havalandı.

"Rock mı dinliyorsun?"

Evet, gerçekten çok seviyordum bu grubu. Başımı hızla olumlu anlamda salladığımda şaşırmış gibiydi.

"Sen daha soft şarkıları sevecek biri gibiydin, bu tarz dinlemeni beklemezdim."

Gözlerim parlarken oturduğum yerde hafifçe kıpırdanarak koltuğunun omuz kısmından tuttum ve öne doğru kaykıldım.

"En sevdiğim şarkısı the loneliest, biliyor musun?"

Hafifçe güldüğünde gözlerim gülüşüne kaydı, komik bir şey mi demiştim bilmiyordum ama onu güldürebildiyse umrumda bile değildi ne dediğim.

"Bir rock grubunun bile en soft şarkılarından birini seviyorsun, haklıymışım."

Kaşlarım dedikleriyle çatıldı. "Hareketli şarkılarını da seviyorum ama bu şarkı çok güzel hissettiriyor."

Dilini dudaklarının üzerinde bir tur gezdirirken gülüşü bir gülümsemeye dönüşmüştü çoktan. Başını olumlu anlamda salladı. "Haklısın gerçekten güzel şarkı, bir şey demiyorum."

Onunla ilk defa adamakıllı bir sohbet etmenin heyecanıyla sordum. "Sen en çok hangisini seviyorsun peki?"

Kısa bir an düşünür gibi olmasının ardından bakışları yine beni buldu aynadan ve omuz silkerken mırıldandı. "Hepsini çok seviyorum."

Dudaklarım öne doğru büzülürken hızla itiraz ettim. "Hayır, bir tane seç. Merak ettim."

Hafifçe oflarken "İyi, tamam." diye mırıldandı.  "Klasik olacak ama i wanna be your slave çok hoşuma gidiyor."

En sevdiği şarkı yutkunmamı sağlarken başımı olumlu anlamda salladım. "Ben de severim onu."

Kaşları havalandı. "Sever misin gerçekten?"

Başımı tekrardan sallarken niye bilmiyorum anın gerginliği ve söylediği şarkıdan kaynaklı kızardığımı hissediyordum. Chan'ın bana bakarken sırıtmasıysa Felix ve Minho arabaya dönmeden önce aynadaki yansımasında gördüğüm son şeydi. Sonrasında sessizlikle yolu izlemiştim adanın merkezine varana kadar.

***

[jeju yolcuları ✈️]

seungmin:
Felix
neredesiniz
Chan çok sinirli

hanji:
Hyunjin ve Felix'in aynı anda kaybolduğunu fark etmesi hiç iyi olmadı

sleep with me | chanmin ✓Where stories live. Discover now