4.6

7.9K 901 1.8K
                                    

Üzerimdeki örtüye daha çok sarılıp tamamen altına girerken Chan'ın elini örtünün üzerinden omzumda hissettim. Son birkaç dakikadır kaçıncı dürtüşü olduğunu bilmiyordum.

"Tamam beraber duş almak istemedin ve bunda sıkıntı yok bebeğim ama örtüyü değiştirmemiz gerek. Kalk hadi."

Başımı olumsuz anlamda salladım ona tamamen arkamı dönerken. Sevişmemizin üzerinden yaklaşık yarım saat geçmişti, Chan beraber duş almamız konusunda ısrarcı olsa da onu reddetmiştim, sonrasında duş almak için yanımdan kalkarken üzerime dolaptan bir örtüyü sarmıştı. Ben de o örtüyü ilk aldığım andan beri sıkı sıkıya kapanmıştım içine. Çıkmayı da Chan işe gidene kadar düşünmüyordum ama bir yandan da bugün işe gitmemesini istiyordum. Yaptıktan sonra utanmaya karar vermiş olmam ve sonrasını düşünmemem o an için fazlasıyla doğru olandı ancak o 'sonrası' şimdi gelmişti.

"İşin yok mu senin? Geç kaldın, geç."

Örtünün altından kısık çıkan sesimle söylendiğimde Chan'ın sesli bir şekilde güldüğünü duydum.

"Saat sabah beş, senden başka ne işim olabilir bu saatte bebeğim?"

Saatin kaç olduğuyla alakalı gram fikrim yoktu, bu yüzden dediği şeyle oflayarak örtüye daha sıkı sarıldım. Hâlâ çıplak olduğum gerçeğiyse o anların bitmesiyle daha farklı hissettiriyordu. Tahrik olma ya da ona olan çekimime daha baskın bir duygum vardı artık, utanç.

Oflamamın hemen ardından bir anda belimin ve bacaklarımın altından geçen elleri, bekliyor olmam imkansızdı. Örtüye sıkı sıkı tutunduğum için o da benimle beraber gelse de sadece üzerimi örttüğüm için Chan'ın elleri çıplak bacaklarımı ve belimi sararak beni kucağına çekmişti.

Şokla gözlerim kocaman açılırken ellerimi uzatarak sadece onu görebilecek kadar araladım üzerimden sarkan örtüyü. Chan'ın sırıtarak bana baktığını görmemleyse gözlerim daha da büyürken daha çok kızardığımı hissettim. Bakışlarımı kaçırırken güçlükle mırıldandım.

"Ne yapıyorsun Chan?"

Chan sözlerimle kucağındaki benimle beraber ilerlemeye başladığında, üzerimde hiçbir şey olmadığını unutmuş gibi bir hâli vardı ancak maalesef benim unutmam mümkün değildi. Sanki tüm bedenimi görmemiş gibi örtüyü sıkıca tutuyordum ancak her ne kadar beni taşıdığı için olsa da elleri çoktan örtünün altındaydı.

"Sen duşunu alırken ben bir eczaneye uğrayacağım, sonra da seninle ilgilenip saçlarından öperek uyutacağım seni."

Sorduğum soru yerine yapacağı şeyleri söylemesiyle dudaklarım büzüldü istemsizce. Ardından merakıma engel olamayarak sordum.

"Eczane mi? Neden?"

Önüne bakan bakışları kısa bir anlığına bana değdi, sadece gözlerimi aralayarak ona baktığımı görmesiyle dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı ancak hemen ardından beni cevapladı.

"Gerekli birkaç şey var."

Kaşlarım dediğiyle çatıldı, hasta olduğumuz için mi diye düşünmüştüm istemsizce ancak artık pek bir şeyim yoktu. Sadece yorgunluktan parmağımı bile oynatamayacak gibi hissediyordum. Chan'ınsa görünürde herhangi bir şeyi yoktu. Hastalığı geçtim, sanki hiç yorulmamış gibiydi. Yine de endişelenmeme engel olamazken sordum.

"Kötü mü oldun?"

Chan'ın sorumla kaşları çatıldı, ardından neyi kast ettiğimi anlamış gibi güldü ve başını olumsuz anlamda salladı.

"Senin için gideceğim." Anlamayarak kaşlarım havalandığı sırada, bacaklarımın altındaki elinin yavaşça olduğu yerden kalçama doğru okşamasıyla gözlerim kocaman açıldı. Chan'sa bakışları büyümüş gözlerimdeyken oyuncu bir tavırla devam etti cümlesine. "İyi bakmamız lazım sana."

sleep with me | chanmin ✓Where stories live. Discover now