2.5

8.8K 1K 1.1K
                                    

"Uzun olanlardan hiç kalmamış sanırım, bu olur mu?"

Felix, pijama arama işine bir ara verirken umutsuz bakışları ve elindeki kapriyle bana doğru döndü. Benim bu konudaki hassasiyetimi biliyordu ama kışın bile şortla yatan biri olduğu için uzun pijaması pek yoktu, olanlar da kirlideydi.

Bana uzatılan pijamaya bakarken derin bir iç çektim, bunu giymek istemiyordum. Dizlerimin hemen üstünde biteceğine çok emindim, bu yüzden başımı olumsuz anlamda salladım.

"Başka yok mu gerçekten?"

Kendimle alakalı takıntılarımı bilen arkadaşım üzgünce başını iki yana salladı. Ona geri verdiğim kapriyi kaldırmasının hemen ardındansa aklına bir fikir gelmiş gibi gözleri açılırken bana döndü.

"Abimden istesene, onun vardır kesin."

Kaşlarım çatılırken parmağımla kendimi işaret ettim. "Ben mi isteyeyim?"

Felix anında başını olumlu anlamda salladı hevesle. "Abim çocuklara göre sana daha ılımlı yaklaşıyor, korkmana gerek yok."

Öyle mi yapıyordu? Büyük ihtimalle yaklaşık iki, tatili de sayarsak üç haftadır beraber uyuduğumuz içindi. Bilmiyorum dercesine dudaklarımı büzerken utanarak sordum. "İlkokul çocuğu gibi olacak biliyorum ama, sen istesen olur mu?"

Felix'in dudakları öne doğru büzüldü, tam bana cevap vereceği sırada çalan telefonuysa ikimizin de dikkatini dağıtarak bakışlarımızın Lix'in çalışma masasındaki telefonuna dönmesine sebep oldu. Hyunjin'in aradığını ekrandaki 'Sevgilim' yazısından anlamıştım.

Anında telefonunu alıp açan ve "Efendim sevgilim..." diyen Felix bana da telefonu eliyle kapatırken fısıldayarak "İste sen, bir şey olmaz. Benim konuşmam uzun sürer." demişti.

Derin bir nefes alırken başımı olumlu anlamda salladım isteksizce, uzun süreceğine kesinlikle emindim. Felix'in odasından dışarı adımlarkense nasıl isteyeceğimi düşünüyordum kara kara. Beni yollayanın Felix olduğunu söylemek en mantıklısıydı.

Ona ait bir şeyi giyme düşüncesi içimi hoş ediyordu açıkçası, ne kadar sormaya çekinsem de bu düşünce beni biraz daha bu fikre alıştırmıştı. O an aklıma tatildeyken benim tişörtüme sarılarak uyurken onu bulduğum an geldi, dudaklarımı birbirine bastırdım gülümsememek için. O kadar güzel bir görüntüydü ki, aklımda ölene kadar yer edeceğine emindim.

İç çekerek salonu geçtim, salondaki koltukta yatacaktım. En azından Felix öyle düşünüyordu. Onunla beraber uyumadığım ve bir yabancı gibi koltukta uyumam yüzünden bana demediğini bırakmamıştı, haklıydı da. Normalde onlara geldiğimde eğer Chan yoksa beraber uyuyorduk, kardeşiyle alakalı korumacı tavrı sürdüğünden kaynaklıydı bu. Chan varkense ben pek kalmıyordum onlarda, geriliyordum.

Bir yandan da içten içe Felix'e karşı kendimi çok kötü hissetmiştim. Onunla beraber uyuduğumuz zamanları ya da geceleri sabaha kadar konuştuğumuz günleri çok seviyordum ve Chan şimdi kokumun annelerininkini andırdığını söyleyince... Arkadaşım benim yanımda daha huzurlu uyuyabilir mi diye merak ediyordum. Felix'in uyku sorunu yoktu, bunu biliyordum. Annesi o neredeyse bebekken vefat etmişti, ona dair pek bir şey hatırlamadığı için Chan kadar etkilenmemişti. Bir anneye sahip olma duygusunu hiç tatmadığı için üzülürdü bazen sadece. Konuşmanın sonundaysa abisinin ona hem annelik hem babalık yaptığını ve böyle düşünmesinin abisinin onun için yaptıklarına haksızlık olduğunu söyleyerek ağlardı bana.

İşin en acı tarafıysa Felix haklıydı, Chan'ın kardeşine hem annelik hem de babalık yapmaya başladığı yaş o kadar küçüktü ki, çok erken büyümüştü. Daha doğrusu büyümek zorunda kalmıştı.

sleep with me | chanmin ✓Where stories live. Discover now