6

724 103 108
                                    

Sabah telefonumun çalması ile gözlerini açmıştı Felix."Bugün tatildi uyumak istiyorum" diyerek mırıldandı.

Telefonu elime aldığında Jisung'un aradığını gördü.

"Günaydinn Lixie~"

"Sabah sabah bu ne enerji"

"İçimden geldi"

"Çılgınsın menn" ikiside kahkaha attı.

"Hemen hazırlan çünkü hep birlikte pikniğe gidiceğiz!"

"Nerden çıktı ya?"

"Ya Yongbok! Hemen hazırlanın Minle, Changbin Hyung gelicek birazdan."

"Tamam tamam benim almam gereken bir şey var mı?"

"Yok Hayatım sen ve Minjun yeterr,"

"Peki o zaman ben hazırlanıyım öptüm."

"Görüşürüzz."

Diyerek telefonu kapatmıştı. Yanında mışıl mışıl uyuyan oğluna baktı ve gözünün altındaki beni öptü. Minjun yavaş yavaş gözlerini aralamıştı.

"Kuzum hadi kalk amcanlarla pikniğe gidiceğiz,"

"Haru'da gelicek mi?" diyerek heyecanlı bir şekilde sormuştu minik beden.

"Yok aşkım onu evde bırakıcaklar, olur mu öyle şey tabii ki gelicek!"

"Yaşasınn!!" sevinçle yataktan kalktı.

"Baba hadii hemen hazılanmamız lazım!"

Felix oğlunun bu heyecanına kahkaha atmıştı. Normalde çok fazla gezmeyi seven bir insan değildi ama konu Haru olunca akan sular duruyordu Minjun için. İkisi de birbirlerini kuzen olmaktan öte kardeş gibi görünüyorlardı.

"Sakin ol Minmin hazırlanıyoruz,"

İlkbahar gelmişti. Ağaçlar yavaş yavaş çiçek açmaya, hava da ısınmaya başlamıştı. Felix severdi bu havayı ne soğuk ne sıcak.

Kıyafetlerini giydikten sonra ihtiyacı olabilecek şeyleri sırt çantasının içine koymuştu.

Kısa süre sonra zil çalmış ve dışarı çıkmışlardı. Changbin'in arabası büyük ve geniş olduğu için bu yüzden onun Arabası ile gidiyorlardı.

Şoför koltuğunda Changbin yanında Jeongin, arkadaki koltuğun sağında Chan, ortada Seungmin, sol tarafa Minho, En arkanın sağ tarafında Haru ve Minjun bir koltuğa oturmuş oyun oynuyorlardı, ortada Jisung sol tarafta ise Felix oturacak şekilde oturmuşlardı.

Geldikleri yer çok kalabalık değildi. Güzel bir yerdi çardaklar, park, gölün içinde yüzün ördekler, çimlerde zıplayan tavşanlar. Daha keşfedilmemişti sanırım bu kadar güzel bir yer daha fazla ilgi görmeliydi. Bizimle birlikte toplam 8 tane aile vardı.

Çardakların tekine oturarak yanına da kamelya çekmişlerdi. Jeongin ve Seungmin ikilisi kahvaltıyı hazırlıyor, Chan ve Changbin ikilisi odun kırıyorlar, Jisung ve Felix sofrayı hazırlıyor, Minho ve çocuklar ise top oyunuyorlardı.

"Chan hyung bak o odunu bu baltayla kıramazsın." dedi Changbin.

"Bak bakalım kırıyor muyum kıramıyor muyum," diyerek iddalaşmayı tercih ett.

"Gel iddiaya girelim eğer sen kazanırsan bir aylık spor salonu ücretin benden, ben kazanırsam da şu yeni açılan lüks restoranta götürüceksin bizi." ziyafet çekmek isteyen Changbin şartları söyledi.

"Tamam lan!" gaza gelerek baltayı koca kütüğe vurmuştu Chan.

Vurduğu gibi baltanın sapı elinden uçup masum bir şekilde su içen Minho'nun kafasına geldi.

Gone/Hyunlix Where stories live. Discover now