15

580 83 50
                                    

Tam olarak bir hafta geçmişti. Kocaman bir hafta, belki sizin için kısa bir süre fakat Felix için öyle değildi. O bir hafta yıllara bedeldi. Bu süre zarfında Hyunjin hala o makineler ile hayattaydı.

Minjun Jungkook ile kalıyordu, kreşe o götürüp getiriyordu. Çıkış saatinde hastaneye gelip babasını ziyaret etmeyi unutmuyordu.

Lisa Hyunjin'e ulaşamayınca holdinge gitmiş Suga ile konuşmuştu, olayları öğrendikten sonra hastaneye gitmiş ziyaret etmişti arkadaşın. Felixle de konuşmuş ona destek olmuştu.

.

"Baba, ben geldim neden uynamıyorsun? Hani beni özlemiştin?" gözlerinden akan yaşlar ile konuştu Minjun. Babasına daha yeni kavuşmuşken bu ayrılık nedendi? Niye Minjun diğer çocuklar gibi değildi? Sürekli babasını kaybetme korkusu ile yaşıyordu.

"Min gel tatlım, babanı daha fazla yormayalım." omuzlarından tutup geri çekti oğlunu.

Dışarı çıktılar, Minjun Jungkookla birlikte eve gitti. Felix yine, yeniden yanlız kaldı.

Çaresizlik taşan sevginin acısı Felix'i kahrediyor, her gün yaşadığı özlem, umut ve düş kırıklığı içinde çalkantılara yol açıyor, ama yine de hüznüne ve sevmenin korkusuna karşın kalbinin alabildiğine derinlikle­rinde her an kendini mutlu hissediyordu.

Hyunjin'i görme sırası Felixte'ydi. Her zamanki gibi hazırlanıp içeri girdi. Her ne kadar ümitleri kesilmeye başlasa da. Barıştıkları zamanki sevinci geliyordu gözünün önüne.

"Hyun hem benim hemde oğlunun sana ihtiyacı var ben sensiz tekrar yaşayamam. Bize bunu yapma. Hepimiz günlerdir buradayız, senin için. Bizden, ailedenden vazgeçme." istemsizce akıyordu gözyaşları Felix ne kadar silse de yenileri ekleniyor daha da artıyordu.

"Nolur artık uyan."

"Yeterince ayrı kalmadık mı zaten?" burnunu çekerek konuştu.

Gözyaşları Hyunjin'in ay gibi parlak yüzüne düştü. Hyunjin bunu hissederek parmağını oynattı, gözlerini aralamakta zorlansa da açtı gözlerini.

"Felix..." oksijen maskesinin altından boğuk çıkmıştı sesi Hyunjin'in

"Hyun," Ona ilaç olan kollara sarıldı, Felix yaraları olduğunu hatırlayınca geri çekildi.

"Özür dilerim bi anda unuttum, özür dilerim."

Hyunjin maskesini indirip kıkırdadı
"Sorun değil Lix senin dokunuşların acı vermiyor aksine iyileştiriyor." yavaş yavaş konuşuyordu Hyunjin, canı fazlasıyla yanıyordu.

"Doktoru çağırmamız lazım, hemen dönücem bir yere ayrılma sakın."

"Yong, ayağa kalkabileceğimi düşünmüyorum zaten."

"Ah, doğru pardon hemen döneceğim!"

Koşarak odadan çıktı. Hyunjin bu haline kıkırdadı. Çok ağrısı vardı dayanılmazdı ama hayatta kalmak zorundaydı, ona bir çocukluk borçlu oldu oğlu için hem de her zaman yanında olması gereken eşi için.

.

Hyunjin'i normal odaya almışlardı. Felix bu durumu diğerlerine de söylemişti ve hepsi gelmişti ziyaret için.

"Hyung bizi ne kadar korkuttun haberin var mı?!" hızlıca sarıldı Jeongin.

"İnnie boğulucam."

"Ay! Doğru özür dilerim." diye ayrıldı Hyunjin'den.

"İyi misin lan?" çekinerek sordu Minho. En çok endişelenlerin arasında oda vardı. Duygularını her ne kadar gün yüzüne çıkartmayı sevmesede oda geceleri yalnız kaldığında kardeşinin bu durumuna ağlıyordu.

Gone/Hyunlix Where stories live. Discover now