17

549 88 141
                                    

Doktor muayenesini bitirdikten sonra, "Hyunjin Bey durumunuz gayet iyi istediğiniz zaman çıkış işlemlerini yapabilirsiniz."

"Teşekkür ederim Doktor Bey."

"Tekrardan geçmiş olsun." diyerek odadan ayrıldı Doktor.

Hyunjin artık bu hastane kokusundan, bu odadan ve bu şekilde yaşamaktan bıkmışdı. Sonunda eve gideceği için çok mutluydu.

"E o zaman bir an önce çıkış işlemlerini halledelim." Felix eşyaları toplarken konuştu.

"Sonunda, azcık daha burada kalırsam patlayacağım sanırım." Hyunjin'in bu sözünü ikisi de kıkırdadı.

Durumu gayet iyiydi. Zorlansa da yürüyebiliyordu ve yüzündeki yaraları kapanmaya başlamıştı. Vücudundaki yaralar hala aynıydı.

Felix Hyunjin'in kıyafetlerini toplayıp çantanın içine yerleştirmişti. Hyunjin'in giyinmesi için kıyafet bırakmayı da unutmamıştı. Çıkış işlemlerini sonunda halletmişlerdi.

"Lix işin yoksa beni eve kadar bırakabilir misin?"

"Hangi eve?"

"E kendi evime."

"Hyun ne saçmalıyorsun seni nasıl böyle tek başına bırakabilirim?" kaşlarını çatarak Hyunjin'in koluna girdi ve araba doğru ilerlediler.

"Lixie gerçekten gerek yok sana zahmet veriyormuşum gibi hissediyorum."

"Hyunjin gerçekten saçmalıyorsun. Ben seninle eskisi gibi olmak isterken sen kaçıyorsun böyle olmaz ki."

Felix haklıydı. Hyunjin'de eskisi gibi olmak istiyordu fakat hala tam alışamamıştı. Daha fazla azar yememek için sustu ve ön koltuğa oturdu.

Yol boyunca pek konuşmamamışlardı. Felix tripliydi. Sürekli ilk adımı atmaktan sıkılmıştı. Hyunjin'de artık harekete geçmeliydi. Hyunjin eşinin kırıldığını fark etmişti. Kendini affedecek fikri bulduktan sonra sırıttı.

Eve geldiklerinde Felix Hyunjin'in koluna gireker yürümesine yardım etmişti. Hyunjin kendini koltuğa bıraktığında. "Lix benim acil duş almam lazım iğrenç hastane kokusundan kurtulmam gerek."

Felix hızlıca Hyunjin'in yanına gitti tekrar ona destek olarak merdivenden çıkmaya başladılar. Felix Hyunjin'e uygun kıyafetlerini verdikten sonra aşağıya yemek hazırlamak için indi.

Kendi kendine sessizce konuşarak yemeği hazırlıyordu. Beline sarılan kollar ile irkildi. Kafasını çevirdiğinde Hyunjin ile burun buruna gelmişlerdi. Felix yutkundu. Bu kadar yakın temas kalbinin davul gibi güm güm atmasına sebep olmuştu.

"Meleğim neye sıkıldı o güzel canın?"

"Yok bir şey." kısa kesti Felix hemen öyle affetmek yok. Hyunjin eşinin inatcılığını bildiği için kolay vazgeçmeyecekti. Nefesi Felix'in boyuna değiyordu. Bu daha da zorluyordu ama pes etmek gibi bir niyeti yoktu boynuna değen nefes ile huylandığını belli etmişti.

Şimdi Hyunjin son kozunu kullanacaktı. İnci gibi beyaz olan eşinin boynuna öpücük kondurmuştu. Felix elindeki bıçağı doğrama tahtasının üstüne koyduktan sonra arkasına döndü. Tezgahın arasında sıkıştırmıştı burun burunalardı gözlerinin içine bakıyorlardı, bu sefer ilk adımı atan taraf Hyunjin olmuştu bakışları Felix'in dolgun dudaklarına kaymıştı.

En son Hyunjin sarhoşken öpmüştü ki bunu hatırlamıyordu bile tabi öpücük denebilirse, bu sefer özlediği o dudaklara kavuşacaktı. Felix gözlerini kapatmıştı, dudaklarının aralarında milimler vardı. İkisi de sanki yıllardır bu anı bekliyormuş gibi özlem duyduğu dudakları birbirine bastırdığında zil çaldı.

Gone/Hyunlix Où les histoires vivent. Découvrez maintenant