25

378 52 69
                                    


"Memur bey ne zaman çıkacağız acaba?" bıkkınca sordu Changbin.

"Böyle kavga etmeye devam ederseniz tüm gece burada kalacaksınız!" Felix polisi arayıp ihbar etmişti. Polis olay yerine gittiği gibi hepsini alıp karakola getirimişti. Karakolda da sorun çıkardıları için polis, nezarethaneye atmıştı hepsini. Minjun ve Haru ise başka bir polisin yanında onlara verilen kağıda resim çiziyorlar ve babalarını bekliyorlardı.

"İlk onlar başlattı ama ya!"

"Cüce sus artık kafamı şişirdin."

"Yediğin dayak yetmedi sanrım." dört tane nezarethane yan yanaydı her birinde kavga eden ikilileri koymuştu polis memuru.

"Hadi onları anladım da biz niye burdayız ya?" Chan sordu.

"Susucak misiniz artık?" polis derin nefes verdi.

"Neyse işte bu bizim Hyunjin sen beş yıl sonra çık gel! Yeğenimin doğum gününü kutladığımız gece evin etrafında birileri geziyordu sonra yakaladım bunu baktım ki Hyunjin." Chan kendi hayat hikayesini çoktan anlatmış, Hyunjin'inkini anlatıyor.

"Hadi canım!" Namjoon'da pür dikkat onu dinliyordu. Sanırım biraz çabuk arkadaş oldular.

"Hyung azcık daha bağır tüm Kore halkı duysun!" lafa atladı Hyunjin.

"O kadar sene sonra neden geldin?" Hyunjin yanındaki elamana dik dik baktı.

"Seni ilgilendirmeyen konulara maydonoz olma." kısa kesti.

"Nasıl tek bir kağıtla bırakabilir ki insan sevdiğini?" mırıldandı. Namjoon olaya müdahale etti.

"Tae sussan mı acaba?"

"Ne diyorsun lan sen?" Taehyung'un yakasına yapıştı Hyunjin.

"Siz bu gidişle burdan çıkamazsınız."

"Memur bey bırakın onlar kalsın, ben çıkayım bu narsisitin yanında daha fazla kalırsam kendimi öldüreceğim." Minho polise yalvarır şekilde bakıyordu.

"Kıskanıyorsun. Çok yakışıklı olduğumun zaten farkındayım." Hoseok dayanamayıp konuştu.

"Jin sırası değil be kardeşim, azıcık sus."

"Sende yanındakine cüce diyip durma o zaman."

"Bir daha öyle bir şey diyemez zaten."

"Cüce." Changbin sinirle ayağa kalktı ve Hoseok'un saçına yapıştı. Bunu fırsat bilen Hyunjin içimde kalacağına olsun gitsin diyerek yumruğunu Taehyung'un yüzüne geçirdi. Tabii Minho durur mu, daha fazla dayanmadığı için,

"Bu da güzel yüzüne benden küçük bir hediye." diyerek yumruk attı. Chan ile Namjoon ise hala dedikodu yapıyorlardı. Polis memurları artık dur demek yerine akışına bakarmış şekilde kavgayı izliyordu.

Felix, Seungmin, Jisung ve Jeongin karakola giriş yaptı. Herkes dikkatlice kapıdan içeriye giren dörtlüye baka kaldılar.

"Lix!"

"Seung!"

"Minnie!"

"Jeong!" sevinçle bağırdı eşleri, fakat istediği sonucu alamadılar çünkü hiç biri dönüp de bakmamıştı bile. Felix polise bakarak konuştu.

"Memur bey siz bize olayı baştan anlatabilir misiniz?" demesine kalmadan Haru Ve Minjun koşarak babalarına sarıldılar.

"Minmin iyi misin babacığım?" oğlunun saçlarını okşayarak konuştu Felix.

"İyiyim baba, bir şey olmadı. Sadece biraz korktuk." Felix gözlerini kısarak nezarethanede olan Hyunjin ve yanında duran adama baktı.

"Hey! Ben onları korkutmak istemedim, arabada gördüğümde yanlarına gitmek istedim sadece. Bana öyle bakmayı kes." açıklama yaptı Taehyung. Çocukların yanına giderken elindeki sopayı bırakmayı unuttuğu için işler daha karmaşık bir hale gelmişti.

Gone/Hyunlix Where stories live. Discover now