11

651 96 73
                                    

Hyunjin gözlerini feci şekilde ağrıyan başı ile açmıştı. Yatakta doğrulduğunda kendi evinde olmadığını fark etti. Aslında yatağa sinen koku tanıdıktı.

Bu koku Felix'e aitti.

Bu yatak yıllardır eşi ile birlikte uyumaya hasret kaldığı yataktı.

Bu ev eski eviydi.

Hyunjin afallamış şekilde etrafa bakıyordu. Kapı açıldı Felix gülümseyerek, "Hyun aşağı gel kahvaltı hazır."

Hyunjin'in hala kendine gelememişken sadece kafasını olumlu anlamda salladı. Başta rüyada olduğunu düşündü fakat rüya değildi ama rüya kadar güzeldi.

Felix odadan çıktıktan sonra Hyunjin kalkıp ezbere bildiği evde baynyoya gitti. Kendine geldikten sonra banyodan çıkıp merdivenlerden indi.

"Sonunda ayılabildin."

"Başım çatlıyor." elleriyle şakaklarını ovalarken konuştu.

"Şurada ağrı kesici olması gerekiyor." dolabın kapağını açtı içinden ağrı kesiciyi aldı bardağa su doldurup Hyunjin'e uzattı.

"Sana zahmet verdiğim için özür dilerim."

"Hyun saçmalama sonuçta biz hâlâ evliyiz."

Doğru hala yasal olarak evlilerdi.

"Umarım saçma sapan hareketler yapmamışımdır," çekinerek sordu Hyunjin.

"Yani seni çöp arabası ile seni kaçırmaları veya seni saman tarlasına atıp ineklere yem olma hikayen dışında pek bir şey olmadı."

Hyunjin şaşkın şaşkın Felix'in anlattıklarını dinliyordu. Cümlesi bittiğinde Hyunjin'in gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

"Daha ne yapmam lazımdı! Yapmışım yapacağım kadar!" elleriyle yüzünü kapatarak konuştu.

Felix kahkaha patlattı. "Hadi olan oldu artık kahvaltını et."

"Minjun evde yok mu?"

"Hayır, Jisunglar da Haru ile sinemaya gideceklerdi gelir bir iki saate."

"Felix ben düşündüm de benimde artık sizden ayrı kalma gibi bir niyetim yok, o yüzden en kısa zamanda Minjun ile görüşmek istiyorum."

"En doğru kararı verdin balım."

Balım? Balın miyim gerçekten? Hyunjin sende iyice enayi oldun. Topla kendini! Hyunjin artık delirmeye başladı. Kendi iç sesi ile konuşuyor.

"Peki nerede buluşucaz? Nasıl davranmam gerek?" Hyunjin hala kaygılıydı fakat bu kaygı ile yaşamanın bir anlamı yoktu. Bunları bir kenara bırakması gerekiyordu artık. Toplaması gereken bir ailesi vardı.

"Sen akşam saat 9 gibi bizim seninle gittiğimiz lunaparkta ol."

"Lunapark mı?" şaşkınca sordu Hyunjin. Lunapark ne alaka?

"Minjun'a geçen gün sormuştum baban gelince ilk ne yapmak istersin diye oda lunaparka gidip atlıkarıncaya binmek istediğini söylemişti."

"Felix sen gerçekten çok iyi bir babasın,"

"Şimdi senide göreceğiz benden daha iyi olursan bozuşuruz." kaşlarını yalandan çattı

Hyunjin karşınızdaki bedenin bu şirin haline küçük bir kahkaha attı. Eşinin gülmesi Felix'i de güldürmüştü.

Kahvaltılarını yaptıktan sonra Hyunjin kendi evine geçmişti. Üstünü değiştirip arabasına binerek holdinge doğru sürdü.

"Nerelerdesin sen yine?" bıkkın ve sınırlı bir şekilde sordu Suga çünkü Hyunjin yokken tüm işler ona kalıyordu buda haliyle onu yoruyordu.

Gone/Hyunlix Where stories live. Discover now