ed sheeran ve yeonjun ile kundura merkez

108 14 60
                                    

Ders bitti, zaman bir şekilde geçmişti. Nasıl geçti ben de anlamadım ama, yine teneffüsteydik. Klasik bir okul günü.

Seungmin bir anda "Arkadaşşaklar, buluşalım biz bugün falan ya. 'Kundura Merkez' unutuldu gibi. Geri getirelim," dedi.

Kundura Merkez diye bahsettiği şey, ekibin toplanıp mülteci ordusu gibi gezmesi. Yapmayalı bayağı oluyor. En son on ay önce buluşmuştuk, sebebini ben de bilmiyorum.

Felix "Olur aşkım," diyerek Seungmin'e arkadan sarıldı, hemen arkasında oturuyor zaten.

O sıra, Minho bir şey göstermek için "Seungmin, bak bir." diyerek Seungmin'i dürttü. Ne gösterecekti, hiçbir fikrim yok.

Seungmin de Felix'in bu yavşaklığına alışmış olmalı ki, arkasında hiçbir yük yokmuş gibi arkasına döndü ve o sıra yanlışlıkla mıdır bilmiyorum, öpüştüler. Yani Felix, Seungmin'in dibinde olduğu için Seungmin'in dönmesiyle oldu her şey. Keşke kameraya çekseydim, "Bromance ileri gidince ne olur?" diyenlere izletirdim.

Bu arada o an Felix ile Seungmin donup kaldı. Pek şaşırmadım aslında, bir gün böyle bir şey olacağını biliyordum. Jisung da ağzı açık izliyordu olanları. Masum queen ya.

Minho şaşkınlık içinde alkışlayarak "First kisslerini sevgililerine verecek iki kişi de birbirlerini öptü. Chan, biz de mi öpüşsek?" dedi. Chan da Minho'nun sırtına sağlam bir şekilde geçirerek "Hayal dünyandan ayrılmanı öneririm, Minho." deyip salakça bir gülümseme sundu. Minho cevap veremedi çünkü Chan'ın darbesi biraz ağır olmuştu.

"Sırtımı kırdın amına koyayım!" diye söylenmeye başladı.

Chan, Minho'nun söylenmesi üzerine "Pardon ya." diyerek güldü. Ben orada kahkaha atmamak için zor duruyordum, biri dokunsa patlayacaktım.

Changbin "Birilerinin öpüşmesini bekliyordum ama böyle değil, sarhoşken falan diye düşünmüştüm amına koyayım." diyerek Felix ile Seungmin'in yanına gidip ikisini de dürttü, yaşıyorlar mı diye kontrol etmek için.

Jeongin, Jisung ile ben yalnızca izliyorduk. Hatta izlemekle kalmadık, ilk kahkahayı biz patlattık. Daha sonra Chan, Minho ve Changbin. Diğer ikisi hâlâ birbirlerine bakıyorlardı, ne bakıştınız be. Dünyanın sonu değil gençler.

Bir süre sonra, Felix ile Seungmin kendilerine gelmişti ve bilin bakalım ne oldu? Hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ettiler demek isterdim ki, maalesef öyle olmadı. Aralarında bir gerginlik falan da oluşmadı ha. Tüm sınıfı inletecek bir şekilde gülmeye başladılar. Diyorum ya, bromance yaşıyor bunlar. Hatta yarın falan çıktıklarını duyarsam şaşırmam.

Tüm bu üst üste gelen olaylar sonrasında, hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ettik tabii ki. Çünkü biz, "alışılmışın dışında" yaşanan şeyleri, normal hayatlarımızda yaşıyorduk. Eğlencenin kaynağı bizim için buydu zaten, alışılmışın dışındaki şeyler.

Dördüncü ders, beşinci ders diye sayarken bir bakmışım ki okul bitti. Zamanın bu kadar hızlı geçebileceğini düşünmüyordum. Sanırım Kundura Merkez geri gelecek diye heyecanlandım, olur öyle şeyler, gayet normal canım.

Okul çıkışında yaklaşık on dakika buluşacağımız yeri tartıştıktan sonra, sakin ortamlı bir kafe seçtik. Biz ve sakinlik mi? Evet, hiç kulağa inandırıcı gelmiyor ama, olsun. Hepimize yakın bir yer diye orasını seçtik, amacımız sakinlik değil yani.

Tartışma bittiğinde eve dönüp üstümü değiştirdim. Üstüme üzerinde küçük bir yıldız olan beyaz bir tişört, altıma da dolabımla bütünleşerek bulduğum rahat ve gri bir pantolon. Bence oldu. Bir de gri bir postacı çantası.

Yarak-ı Sevkiye, HyunhoWhere stories live. Discover now