komşunuza prezervatif götürmeyi unutmayın

59 11 61
                                    

Evet, beklenilen o gün bugün! Bugün perşembe, yıldönümümüz! Acaba hatırlayanlar var mıdır?

Bakalım.

Telefonu elime aldım ve grup sohbetine baktım. Beklediğimin aksine, herkes "Sekizinci yıl, gözüm yaşardı" gibi şeyler yazmıştı. Ben de birkaç şey yazarak telefonu bir kenara bıraktım. Ta sekiz yıl önce bugün arkadaş olduk lan, az da değil.

Duygulandım lan, ağlamazsam iyidir.

Ha, dün biraz geç uyudum, okula da geç kaldım. O yüzden okula gitmeyi de düşünmüyorum. Sonradan azar işiteceğim ama, olsun.

Neden geç uyuduğumu soracak olursanız, komşum Taeil sağolsun. Zaten duvarlardan ses geçtiğini biliyordum, iyice doğrulamış oldum. Sevişecek başka yer mi yoktu ya?

Yani, gece üç sularıydı artık bıkıp kapılarına dayandığımda. Evde ilk gördüğüm prezervatifi alıp kapıyı çalmıştım, nedenini ben de bilmiyorum.

Bende neden prezervatif var, onu da bilmiyorum.

Kapıyı açtığında kapının arkasına saklanmış, sadece kafası görünüyordu. Büyük ihtimalle pipisini görmeyeyim diye. Düşünceli komşum.

"Biraz fazla ses yapıyorsunuz da, uyuyamıyorum. Ha, şunu da al. İçimden geldi." dedikten sonra prezervatifi uzatmıştım. Aldı, gülümsedi ve kafa salladı. Sonra da el sallayarak kapıyı kapattı.

Komşum beni biraz olsun düşünüyor olmalıydı ki, ses biraz olsun kesildi. Artık dairenin öbür ucuna kadar gitmişler midir, beni ilgilendirmiyor. Ancak o zaman kafamı yastığa koyabildim.

Bu arada, Bir söz vardı: "Komşu komşunun küllüğüne muhtaçtır" ama ben sigara içmiyorum! Neyse, söz öyle değildi zaten. Ya da öyle miydi? Unuttum. Ha, bir tane daha vardı:

"Hayır dile komşuna, komşun gelir başına."

Yok lan, böyle de değildi.

"Hayır dile komşuna, komşunun başı gelir kafana."

Neyse ne, komşuluk ilişkileri çok önemlidir. Tabii ki komşunuzun başının kafanıza gelmesi ve gece geç saatte yan dairesinde öğrenci oturduğunu bile bile seks yaparken gürültü çıkarması üzerine komşusunun gidip ona prezervatif hediye etmesi ne kadar önem taşıyor bilmem ama, olsun. Hayır dileyin komşunuza, başı da kafanıza gelsin. Neyin başı, tartışılır. Komşunun mu, emanetinin mi?

Ne boş yaptım.

Bugün klasik uyanışımı yapamadığım için yataktan kalkmayı istemiyordum ancak kalkmaktan başka seçeneğim de yoktu.

Telefonu bir kenara bıraktım, bugün salonumu ve diğer doğaüstü olaylar ile darmadağın olmuş odalarımı düzenleyecektim. Biraz zor ama, idare edeceğiz.

Salona girdiğim gibi geri çıktım, fazla dağınıktı. Hele o mükemmel yastık savaşından sonra, iyicene dağılmış. Ben de gariban gibi topluyorum işte, ne yapalım.

Duygu sömürüsünü bir üst seviyeye çıkaran annelere dönüşüyorum, fazla korkunç.

Ortalığı yarım yamalak olsa da toplamayı başardım ve soluğu yine kendi mağaramda aldım, telefonum bildirimden çökmek üzereydi.

Telefonu açmamla kapatmam bir oldu, Minho ile Chan'dan yaklaşık yüz elli bildirim gelmişti. Be geri zekâlılar, açıklama yapma gereği duymuyorsam önemli bir şey yoktur. Alt tarafı kalkamadım ve gelmek istemedim, ne yani?

En sonunda küfür ede ede, söylene söylene Minho'yu aradım. Açtığında Minho değil, Chan vardı telefonda.

"Neredesin lan sen?"

Yarak-ı Sevkiye, HyunhoWhere stories live. Discover now