3.BÖLÜM "DEVRİLEN SAVAŞÇI"

241 26 2
                                    

İYİ OKUMALAR 🖤

          "Bazı mücadeleler kaybedilmez

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

          "Bazı mücadeleler kaybedilmez."

          Azrail. İnsanlar genelde Azrail ismini duyduklarında akıllarına ilk olarak dört büyük melekten, can almak için görevlendirilen Azrail'i zihinlerinde canlandırırdı, değil mi? Evet. Zaten adı Azrail olan ilk var olmuş ve ünü her yere yayılan oydu. Dört büyük melekten en can alıcısı...

            Ama anneannem sayesinde Azrail kelimesini duyarken artık onu anımsayamıyordum. Birkaç yıl önce bana Azrail'e benzediğimi söylemişti. Yüreğini eline koymuş, ürkek bakışlarını suratıma dikerek titremişti.

            "Kızım ben seni görünce çok korkuyorum, aynı Azrail'e benziyorsun." Şaşırarak anneanneme baktığımda ne diyeceğimi bilemedim.

            Azrail mi?

            Üzerimdeki uzun, siyah elbiseye bakarak içten içe kendimle konuştum. Nasıl yani? Beni gerçekten de Azrail'e mi benzetiyordu? Ama neden? Hani anneanne torununa böyle bir şey söylerdi ki? Ben sana ne yaptım anneanne?

            Güçlü gözlerimle anneanneme bakmaya devam ederek karşısına oturduğumda annem önüne çay koymuştu. Anneannem devam etmeden korkarak anneme bakınca annem sıkıntıyla mırıldandı. "Geç kızım sen içeri."

            Sertçe yutkunarak ona baktım ve kırgınlığımı öfke olarak çıkartıp sandalyemi iterek yerimden kalktım.

            Kötü kız... Sülalesinin kötü kızı Maya Dağlar...

            Kimilerinin görünce yolunu değiştirdiği, kimilerinin rahat konuşamadığı için yanına oturmak istemediği ve genelinin uzun uzun gözlerine bakamadığı, kötü kız Maya Dağlar.

            Hissiz bakışlarla karşımdaki duvara bakmaya devam ettiğimde yaşayan bir ölüden farkım yoktu. Taranmamış saçlarımı yastığımın tepesine atmış, içe doğru büktüğüm bedenimle kapıya doğru durmuş, fildişi rengi iğrenç, bok gibi olduğunu düşündüğüm duvarımı izliyordum.

            Yatağımın üzerindeki küllükten sigaramı kaldırıp dudaklarıma götürüp uzunca soluk aldım, izmariti geri uzattığımda pis dumanı yavaşça ağzımdan bırakıyordum.

            Boş bakışlarım işaret parmağımdaki tırnağımda takılı kaldı, sigara dumanından sararan, pis duran tırnağımda.

            "İçtikçe daha bok hissediyorum." Camdan sızan rüzgâr, dumanı gözüme ittirince kıstım, yaşarıp elmacık kemiklerimi ıslatmasına engel olamamıştım. "Lanet." Kafamı onaylamaz anlamda salladım. "Siktir et. Ne önemi var ki?"

Peçete Ve Bekçi KöpeğiWhere stories live. Discover now