14.BÖLÜM "BAŞKASININ ZİHNİNDE KALMAK"

68 9 0
                                    

💐💐

Amigdala kaçağı. Amigdala. Beyinde badem şeklinde bir yapıda yer alan insanın endişe, öfke, kaygı ve korku gibi duygularını yöneten bölgedir. Tiksintiden sevince kadar birçok duygu barındırır içinde onları yönetebilmek için. Duygular kontrole alınamadığında ise kişi durumlar karşısında aşırı tepki verir ve amigdala kaçağı ortaya çıkar. Tıpkı şu anda yaşadığım gibi. Beynim bana savaş ya da kaç tepkisi veriyordu ve ben iki uçtan birini seçmem gerektiğine neredeyse emindim.

Bu sefer savaşmak istiyordum.

Bu zamana kadar beynimde duygusal işleme hafızasıyla ilgili olan o güçlü belleği kontrol altına almaya çalıştığım, hep bastırmaya çalıştığım için mi şu an vanamın musluğunu güzelce sıkamıyordum? Bilmiyorum. Tek bildiğim bir şey vardı o da...

Annem ilk defa benim için korkuyordu. Babam ilk defa benim için endişeliydi. Kendimi evlat olarak hissetmem bir yana, karşımdaki yetişkin insanları da ilk defa anne ve baba olarak görüyordum.

            Annem, benim küçük kardeşim değildi o an için. Ben de onun yıllardır gözyaşlarını sildiği peçetesi değildim. Evet. Ne kadar da acıydı değil mi? Annesinin değerli kızı gibi değil. Ben kendimi annemin ihtiyacı oldukça suratını temizlediği bir peçetesi gibi hissediyordum.

            Babam, benim için bakımıma muhtaç bir hasta değildi o an için. Ailesine karşı, kapıda duran o bekçi köpeği değildim artık. Bunu duymak diğerinden daha da ağır geldi belki de değil mi? Normalde kız çocukları babasının prensesi olmaz mıydı? Hayır. Ben hiçbir zaman olmamıştım. Ben ihtiyaç duyulduğu anda gözyaşı silen bir peçete, ihtiyaç duyulduğunda da kapıyı kollayan, kötü akranlara, akrabalara karşı aileyi koruyan bir bekçi köpeğiydim.

            Bu şekilde yaşamıştım ve gerçek Maya dağlar kimdi bilmiyordum, onu tanımıyordum. Kendime yabancıydım... 

            "Sen neler yapıyorsun böyle Maya... Kızımı tanıyamıyorum." Annem eli yüreğinde, karşımda soluk soluğa kaldığında içimden gülümsedim ve ben de öyle anne dedim.

            Babam annemin kolundan tutarak dik durması için onu destekledi. Şu anda benden çok onun için endişeleniyordu. Eskiden olsa bu duruma annemin şekeri, tansiyonu ve daha ne varsa olduğu için ona hak verebilirdim ancak ben dolmuştum ve taşmıştım. Bu yüzden kimseyi haklı göremiyor, kimsenin çerçevesinden olaylara bakamıyordum. Daha doğrusu bakmak istemiyordum çünkü...

O an... İnsanlığa dair içimde çok yoğun bir öfke bulmuştum.

Tiksindim. Hepsinden, herkesten. Tüm vaktimi, değerli aklımı insanları anlamak, nasıl daha rahat hissettiririm diye düşünerek geçirmekle yüzleşmek çok acımasızdı. Acımasızdı çünkü onlara dediğim evetlerin kendime söylediğim hayırlar olduğu su yüzüne çıkıyordu ve ağlayasım geliyordu. Bunu hak etmemiştim.

Artık kendimi zinciri kırılmış bir köpek gibi hissediyordum. Evet, yine köpektim ancak bu sefer o zinciri kırmıştım ve... Karşımdaki şaşkın insanlardan kime denk gelirsem onu ısıracaktım.

Eskiden hiç de böyle olmadığımı fark ettim. Eski Mayayla aramdaki bağı keskin bir bıçak yardımıyla kesmiştim. Önceki Maya olsa bu davranışının ailesinin canını çok sıktığını bilir, onları üzdüğü için perişan hissederek teker teker ailesinin zihinlerinde dolaşarak onların kendisiyle ilgili ne düşündüğünü kurarak kendini yıpratırdı.

O anda bir şey fark ettim ve nefesim kesildi. Ağır ağır soluyorken göğüs kafesim sıkıştı ve yüzlerine bakakaldım.

Bakakaldım çünkü ben... Başkalarının zihinlerinde kalmakla ilgili bir detay yakalamıştım.

Peçete ve Bekçi KöpeğiWhere stories live. Discover now