4.BÖLÜM "SÖNDÜRÜLEN IŞIK"

212 23 11
                                    

İYİ OKUMALAR 🖤

          "Tekrar yakabilirsin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Tekrar yakabilirsin."

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde güzeller güzeli bir kız varmış. Bu kızın o kadar temiz ve masum bir güzelliği varmış ki en haset göz bile onu görünce çözülür, hayranlıkla parlayarak yanında iltifatlarıyla şakırmış. Oğlanlar onu iki saniye daha fazla görmek için birbirleriyle yarışırlarmış.

Bu kız öyle parlak, öyle aydınlıkmış ki onu büyükleri de sever, hep yanlarında görmek istermiş. Küçükler ona ısınır, ne söylerse dinlerlermiş.

Bu kız girdiği her ortamda insanları kendine hayran bırakırmış.

Giyiminden kuşamına, boyundan posuna, saçından tırnağına kadar her şeyi mükemmelmiş. Maddi durumu da yerindeymiş, anası babası da sağmış onda yok yokmuş.

Gülümsediği anda bulutları aydınlatan tebessümüyle beraber arkasını dönüp eve girecekken omuzlarında kalan hayran tebessümleri kapının ardında bıraktığında insanlar bilmiyormuş.

İç çekerek gidişini izleyen insanlar ne kadar şanslı olduğunu düşünseler de aslında kızın büyük bir eksikliği varmış. Bu oldukça derin bir eksiklikmiş ancak bunu ne gören göz görebilmiş ne de işiten kulak duyabilmiş.

Bu kızın eksikliği mutlulukmuş. Bu kız bir türlü mutlu olamıyormuş. Aynaya baktığı anda çatlatacak güzelliğe de sahip olsa, bakan herkesi imrendirecek teçhizatlara da sahip olsa bu kız... Keyifsizmiş. Bir türlü mutlu olamıyormuş.

İşte bunu ne görebilmişler ne de duyabilmişler. Bu mutsuzluk da kızın temiz kalbinin içinde gün ve gün büyümüş, büyümüş ve dağ olmuş. Gün gelmiş kızı hasta etmiş ve zavallı kalbini eritmiş...

Bu kız... Gerçekten de çok mutsuzmuş.

Ben önceden çok parlaktım. Yani, o zamanlar söylenilenlere göre...

Özden korkuyla gözlerime bakıyorken merakını sezsem de tedirginliği daha ağır basıyordu. Belki de işiteceklerini kaldıramamaktan korkuyordu ya da buna hazır değildi.

Söyledikleri gibi diğerlerini de aydınlatıyor muydum bilmiyordum ancak... Yalnızca karanlığa eriştikten sonra fark ettiğim bir ışık olmuştu. Gözlerimin aydınlığa alışık olduğunu o zamanlar anlamıştım... Saf duyguların temizliğiyle parlıyorken bakanların gözlerini kamaştığını o zamanlar bilmiyordum.

Görsem bile anlamıyordum, ne yaparsam yapayım hep yetersiz geliyordu. Gözüm hep elimde olmayanlardaydı, daha fazlasına sahip olanlardaydı. Çünkü başarı zaten hepsini almak değil miydi? En iyisi olmak, en yükseğe çıkmak değil miydi?

Peçete ve Bekçi KöpeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin