ÇARESİZLİK

194 164 9
                                    

Garsondan ;

2 gün önce

- Hey sen hesabı getir ! Dedi kır saçlı parlak siyah takımlı adam.

Elbette getiririm babasının uşağıyım sonuçta . İşimin sevilecek bir tarafı yok o yüzden " bu tür insanlar beni işimden nefret ettirdi" isyanlarında bulunmayacağim elbette ama bu tür insanlar sadece işten değil hayattan bile soğutur insanı.  Kendini beğenmiş egoist narsist budala.
Geldiğinden beri aynı tavır ya hep böyleydi yada insanlığı masaya koyduğu deri cüzdanının içine koydu . 2. İhtimal daha güçlü elbette.

- Buyrun efendim . Dedim egoist herife kıyasla . 

- Hem hizmet sıfır hemde lezzet . Gelen hesaba bak . Yanlış anlama hayatım ama seçtiğin yer berbat niye senin lafını dinlesiysem zaten . Gelen hesaba değse içim yanmayacak. Dedi bay gıcık

Yanında ki kadına üzülmüştüm ben 1  saat dayanamadım bu kadın bir ömür nasıl dayanabilir ki ?

Sonunda  bir lanet  gün daha  bitmişti . İş çıkışı evin yolunu her tuttuğumda aileme kızmaktan edemiyordum . Annemle babam iyi anlaşamadiklari için ayrılmışlar ve ben babamda kalmıştım.  Sonuçta erkek evlat olunca mecbur babaya gidiyorsun işte.  Yada kendimi kandırıyorum sadece neyse .

Babamla yaşamak başlarda korkutucu gelmişti  yeni bir hayat yaşacaktım  sonuçta heyecanlıydı. Tabi sonradan babam kendini içkiye vermeseydi her şey daha iyi olabilirdi. 

Ben poyraz  21 yaşındayım vee hayalimi soracak olursanız eğer hiç olmak derdim galiba . Bazen işe yaramaz bir toz tanesi olup boşlukta öylesine uçuşmak istiyorum galiba sonra belki  bir vestiyere konar vee titiz bir ev hanımı tarafından sarı bezin gazabına uğrayabilirim.

Babam içkiye başladıktan hemen sonra anlamadığım şekilde kötülemeye başladı.  Sonradan öğrendik meğer akciğer kanseriymiş.  Bu ickiyi bırakmak için bir sebep olmadı tabi
Önümüzde ki hafta tam 2 yıl olacak onsuz geçen 2 yıl. 

Bilirsiniz işte anne babası ayrı  . Ebeveyni alkolik ve sonrada yetim kalan akademik basarizligi yani sıra bir de herkes tarafından dışlanan sürekli sorunlarıyla yüzleşip güclenmek yerine onların arkasına sığınan bir eziğim.  İşimde gördüğüm muamele az bile.

Zaten onca başarısızlığa rağmen cafede ki karşılama hostesinden ilgi görmeyi istemekte acınası neyse ne işte .

Ben bu düşüncelerle yolda yürürken cebimde ki telefon titremeye başladı başlarda biri arıyor heralde diyerek elime aldım ama hayır biri aramıyordu.
Titreşim giderek arttı önce kolumu sonrada vücudumu uyuşturmaya başladı .
Sonrası ise karanlık sanki ruhum artik bedenimde değilmiş gibi sadece et yığınıymışım gibi  .
Her şey karanlık...

Lara' dan ;

Ben ve bulunduğum odada ki herkes git gide bu işkenceye alışmaya başlamıştık. 
Bu iyi bir şey miydi ?

22. Günden sonra saymayı bırakmıştım. Sahi bugün günlerden  neydi acaba yada kaç gün geçmişti.  Kaç kişiydik ,  herkes benim gibi alışmış mıydı  ?

Bence evet çünkü ağlama yada çığlık sesleri artık gelmiyordu . Sırayla pişmanlık,  utanç,  korku , mutluluk , heyecan , üzüntü ...
Hayatimiz da tüm bu duyguları yaşadığımız anıları görüyorduk tekrar tekrar ve tekrar.  Ağlamayı,  gülmeyi,  bağırmayı yada korkmayı kesene kadar görüyor ve artık gördüklerimiz karşısında kayıtsız bir şekilde durabiliyorduk .

Açıkçası ömür boyu hayatımızı bize izelticekler sanmıştım . Cehennem döngüsü gibiydi .
Kendi hayatımıza olan tepkimizi etkisiz hale geldikten sonra geriye ne kalıyordu ki ?

SON SAVAŞ +18 Where stories live. Discover now