2| ''I'm insatiable to you.''

1.6K 188 87
                                    




2| "I'm insatiable to you."

Kulağıma fısıldadığı tehditkâr cümlelerin hemen ardından, aceleyle yayını kapattı. Bu esnada, hayranlarına söylediği anlamsız bahanelerin saçmalığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Aynı pozisyonda beklerken kıkır kıkır güldüm onun şapşallığına.

O ise hırsla üzerime yürüdü ve beni dudaklarımın arasından nida koparmama sebep olacak kadar, ivedilikle kucağına aldı ve merdivenlere yöneldi.

İstekli, arzulu ve arsızdım. Dudaklarımızı birleştirmek için yaptığım her hamlede geri çekildi ve biçimli kaşlarını çatarak bana öfkeyle baktı; bunu yaptığında, beni olabilirmiş gibi daha da hırslandırıyordu. Kollarımı boynuna doladığımda, parmaklarım ağır ağır ensesini okşadı, ardından tırnaklarımı acımasızca geçirdiğim sert deriye. Tekrar dudaklarım, dudakları üzerine kapandığında, tek istediğim onu savunmasız bırakmaktı.

"Tırnakların..." diye sızlandı ve geri çekildi. Dudaklarımızı ayırdığı her an, bana nasıl da eziyet ediyordu!

Yatak odasına geldik. Jungkook,  yavaşça yatağa uzanmamı sağladı ve sırtım siyah saten çarşafla buluştu. Sevdiğim adamı üzerime çekmek için bir kez daha hareketlendim; kollarımı istekle boynuna sarmaya yeltendim ancak o süratle geri çekildi.

"Buraya gel." dedim. Karnıma doğru çektiğim bacaklarımı iki yana açtım ve gelmesini istediğim noktayı belli ettim.

Duygularını en uç noktalarda yaşamaya alışkın olan bedenim, yoğun arzu ile başbaşa kaldığında kendini kaybetti; alev alev yanan bedenimi soğutmak için yatakta ileri geri sürtünüyor, belim kıvrılıp kalçalarımı edepsizce hareket ettiriyordum. Tek istediğim yanıma gelmesi ve bana istediğimi vermesiydi! Fakat o, bunu yapmadı. Kırdığı sol dizini yatağa yaslamıştı ve başımda bekliyor, karanlık gözleriyle beni seyrediyordu.

"Anlaşmamızı aklından çıkarma." dedi sert sert. "Tırnakların tenimde iz bırakmayacak."

Bedenim alkolün esiriydi. Bu yüzden, Jungkook'un bana diğer günlerde olduğu gibi söylediği kaba saba sözler canımı yakmadı. Uysal bir kedi yavrusu rolüne büründüm ve başımı aşağı yukarı sallayıp kollarımı bir kez daha uzattım ona. "Sana sarılmak istiyorum, yaklaş bana Jungkook."

Üzerime uzandı. Bunu yaparken, uysal uysal yaklaşan sağ dizini penisime bastırdı. Sanki tüm kanım bacak aramda yoğunlaşmıştı ve müthiş hassastım. Bu yüzden, dudaklarım arasından önleyemediğim bir çığlık koptu; sesimi, dudaklarıma kapanarak kesti.

Jungkook'un beline sıkıca sarılıp onu kendime çektim. Ardından ellerim sırtına doğru uzandı ağır ağır. Bunu yaparken yalnızca parmak uçlarımla yumuşak deriye dokunabiliyor, sevdiğim adamı arzuladığım gibi keşfedemiyordum çünkü fazlasına izin vermiyordu, ilişkimizde bu yasaktı.

Teninde belirgin izler bırakmama müthiş öfkeleniyordu. Özellikle boynu, karnı gibi, sahnede kıyafetleri sıyrıldığında gözükme riski taşıyan bölgelere kesinlikle bir iz armağan edemezdim. Bundan inanılmaz rahatsız olurdu; beni "Bu izleri açıklayabilme imkânım yok, tek istediğim biraz dikkatli olman!" diyerek acımasızca azarlardı.

Oysa ben, esmer tenimde, Jungkook'tan bana kalan tüm izleri bir hatıra gibi saklardım.

Jungkook'a göre o izler kariyerine zarar verecek, endişe uyandıracak türden bir "pürüzdü", bana göre ise yalnızca sevdiğim adamın değerli bir armağanıydı, ona ait kılındığımı hissediyor ve bundan haz alıyordum.

Mesela pratik odasında üzerimi değiştirirken, dansçılarımın ya da menajerimin orada olmasından hiç çekinmeden gösterirdim izleri, çünkü hepsi gerçekti. Bu izler Jungkook ve benim ilişkimizin, gerçekliğini kanıtlar nitelikteydi. Onunla sık sık birlikte oluyorduk ve ben artık bu gerçeği saklamak istemiyordum. Zaten, ömrünün sonuna kadar da bu sırrı taşımam imkânsızdı.

Love Me Harder | TaekookWhere stories live. Discover now