4| ''But you're lucky, I'm more insatiable than you.''

1.7K 184 230
                                    


Yorumlarınızı ve oylarını görmek istiyorum. Lütfen ihmal etmeyin. İyi okumalar,

4| "But you're lucky, I'm more insatiable than you."

Teninin sıcaklığı, her hareketimde tenimle birleşiyor; sıcaklığıyla yanıp kavruluyorken, kendimi ıssız bir çölde susuz bırakılmışım gibi hissediyor; dudaklarına ulaşmaya çalışıyordum. Dudaklarına ulaşıp onu doya doya öpmek ve her daim onun için açlık hisseden bedenimi doyurmayı umuyordum.

"Jungkook, daha hızlı ol! L-lütfen daha hızlı."

Elleri belimi morartacağını düşündüğüm kadar sıkıca tutuyor, beni sertçe kasıklarına çarpıyordu. Arada sırada kıvırdığı beliyle birlikte erkekliği tüm noktalarımı keşfediyor, içimi gıdıklayan bu his karşısında zevkten aralanan dudaklarımı kapatamıyordum. İnlemekten ve çığlık atmaktan sesim kısılmış, boğazım tahriş olmuştu. Artık dudaklarımı araladığımda boğazlarım acıyordu fakat duramıyordum. Aldığım zevk karşısında dayanabilmem mümkün değildi.

"Doyamıyorsun bana, Taehyung. Bunu saatlerce yapsak bile asla doyamıyorsun."

Haklıydı. Ben doyumsuzdum. Doyumsuzluğum ise yalnızca Jungkook'la sınırlıydı. Onun altında olduğumda benim için yorulmak diye bir şey yoktu. Bunu saatlerce tekrarlayabilirdim. Bayılıyordum aldığım zevk karşısında. Gözlerim kararıyor, başım dönüyor ve canım sahiden çok acıkıyordu. Öyle ki acıyan deliğimin bedelini yataktan kalktıktan sonra çok ağır ödüyordum fakat umurumda değildi. Jungkook'un altına ölene kadar yatabilirdim.

Gülümsemiştim söylediğiyle birlikte. Zevkten geriye düşen başımı zorlukla kaldırmış, üst bacağına tutunduğum ellerim yardımıyla kalçamı hareket ettirmiştim. Şimdi hem o belimi hareket ettirerek beni üstünde sektiriyor, hem de ben kalçalarımı kasıklarına çarptırarak onu karşılıyordum. Hareketleri hızlı ve sertti. Üstünde hızlı hızlı sekiyor, kasıklarına çarpan kalçalarım yanıyordu. Kıp kızarık olduğuna emin olsam bile, bu durmam için bir sebep değildi.

"Oh-bebeğim." demişti, zevkle inleyerek. Geriye kayan gözlerimi zorlukla da olsa ona çevirdiğimde, görüntüsüyle tatmin olmuştum. Aralık dudaklarını kapatamıyor, aldığı zevkten dolayı yüzünü buruşturuyordu. Başını yastıktan kaldırmak istercesine hareketleniyor fakat belime tırnaklarını geçirdiğinde başı bir kez daha yastığa gömülüyordu.

"Senin için giyindim, sevgilim." demiştim, kucağında sekmeyi bırakırken. Erkekliğini tamamen içime almış, zevk noktama baskı uygulayan sertliğiyle ufak bir çığlık atmıştım. Yerimden kıpırdandığımda, ellerim Jungkook'un ellerini bulmuş ve belimden uzaklaştırmıştım. Şimdi yalnızca içime aldığım erkekliğin etrafında dairesel bir şekilde kalçamı kıvırıyor, Jungkook'un altımda şekilden şekile girmesini büyük bir memnuniyetle izliyordum. "Beğendin mi?"

"Taehyung, devam et." demişti güçsüzce. Sesi titriyordu. Gülümsemiştim, birazdan geleceğini biliyordum. İçimdeki erkekliği seğiriyor, tutunduğum bacakları aldığı zevk yüzünden titriyordu. Kesik kesik nefesler aldığı sırada, "Devam et, güzelim. Lütfen." demiş ve kıkırdamama sebep olmuştu.

"Ama hala istediğim cevabı vermedin?" demiştim oyuncu bir şımarıklıkla. Hala kıvırmaya devam ettiğim kalçalarımda hareketini kestiğinde, başını yastığa sertçe vurmuştu. "Senin için giydiğim fileli çorap ve jartiyer hoşuna gidiyor mu Jungkook? Yoksa her zaman olduğu gibi inkâr mı ediyorsun?"

Cevap vermemişti. Şaşırmamıştım. Verebilecek bir cevabı yoktu çünkü olduğu kişiyi inkâr ediyordu. Yaptığı tüm her şeyi inkâr ediyor, sinirden çıldırmama sebep oluyordu. Bir erkeği altına alıyor; eşcinsel olduğunu kabul etmiyordu. Sevişirken onun için özel olarak hazırlandığımda zevkten çıldırıyor, benimle saatlerce sevişiyor; bunu sevmediğini söylüyordu.

Love Me Harder | TaekookWhere stories live. Discover now