4,

453 77 22
                                    



iki bolum attim, oncekini atlamayin

🐚

elimdeki kitapların düşmemesine ayrı özen gösterirken bana el sallayan arkadaşlarıma sadece gülümsemekle yetinmiş ve okuldan çıkmak için yürümeye başlamıştım. kucağımdaki kitapları düşürmemek için onları belli bir düzene koymaya çalışıyordum.

önümü göremediğimden öne eğik başımın birinin göğsüne çarpması kaçınılmaz olmuştu. neyseki dengemi kaybetmeme izin vermemiş ve iki kolumdan da tutmuştu.

felix.

başımı kaldırdığımda göz göze geldiğimde sakince gülümsedi. "bir dakika boyunca üstüne yürüdüm hiç fark etmedin." dedi.

gözlerim kaçırdım ve bir adım gerilemek için hareket ettim ama kolumdaki elleri buna engeldi. "görmemişim." diyebildiğimde sadece. başını salladı. kucağımda duran kitapların hepsini aldı aniden. "hadi gidelim." dedi ve arkasını dönerek ilerlemeye başladı.

"nereye?" dedim peşine takılırken. "kiramı ödeyeceğim." dedi yürümeye devam ederken. adımlarımı hızlandırıp ona yetiştim. "şimdi mi?" diye sordum şaşkınlıkla. başını salladı usulca. tekrar önüne dönüp yürümeye başladığında kaçamak bakışlarla yanından yürümeye devam ettim.

evimize en yakın markete ulaştığımızda felix bizim için bir market arabası aldı ve elindeki kitapları içine koydu. arkasını dönerek eliyle onu takip etmemi isteyen bir işaret yaptıktan sonra başımı salladım. yanında yürürken aynı zamanda ona bakmamak için raflarda gezdiriyordum gözlerimi.

"yemeği genelde evde yiyorsun."

ona döndüm ve başımı salladım. "evet, dışarıda yemekten çok evde yiyorum. her akşam olmasa da yapıyorum, kendime yemek yapmayı seviyorum."

"ve hep iki kişilik yemek yapıyorsun." dedi.

"alışkanlık olmuş, heesung ile birlikte yerdik hep." dedim.

"anlıyorum." dedi. raftan aldığı birkaç şeyi market arabasının içine attı. "ben pek eve uğramıyorum, sen sana lazım olan her şeyi seç." dedi. ilk başta bunu yapmak istemedim ama bunun anlaşmamız olduğunu bilerek fazla düşünmeden rafların önünde gezindim.

"eğer istersen," dedim alışverişe sessizce devam ederken. "sana da yapabilirim. geldiğin zaman yersin. geç geliyorsun ama olsun." neden geç geldiğini bilmiyordum. belki de yeni evine pek alışamamıştı ve beni de görmeye meraklı değildi. sevgilisi vardı, belki de tüm gece onunla birlikteydi.

"yarışlar gece oluyor, ben de motor bakım kısmında olduğumdan herkes dağılana kadar çıkamıyorum alandan." sanki zihnimden geçen her şeyi duymuş gibi olduğu yerde durup bana doğru konuştuğunda kaşlarım havalandı. ne demeye çalıştığını az çok anlıyordum. "fakat kışın çetin zamanları yaklaştıkça gece olmaz yarışlar, zaten yerler kaygan olur." dedi arabayı sürmeye devam ederken.

raftan hızlıca evde kalmadığını bildiğim mısır nişastasını alıp arabaya attım. bir elim arabaya tutunduğunda onunla yürümeye başladım. "yaptığınız şey legal mı peki?"

alayla güldü. "tabii ki değil, sadece zengin bir babası olan motorcu insanlar var. bahisler oynanan, kumar masasına benzeyen bir ortamın legal olmasını bekleyemezsin."

"sen de mi bahis oynuyorsun?"

başını iki yana salladı. "minho dışındakilerin motorlarına yaptığım bakımla kazanıyorum paramı, pek bahislerle işim olmaz."

"aslında eğlenceli." dedim gözlerimi kaçırarak. "geldiğimde kim kazanacak diye tartışan arkadaş gruplarını tribünlerde görünce hep gülüyorum."

lifeless star, seunglixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin