11,

350 56 32
                                    


keyifli okumalar!

🐚

gözlerimi, güneşin zorlayan ışığı ile açmaya çalıştığımda kaşlarım çatıldı.

benim odam güneş almazdı, almadığı için zaten o odayı seçmiştim.

nerede olduğumu hatırlayıp sıkıca yumdum gözlerimi. tabii ki kendi odamda değildim. dün gece felix ile uyumuştum. gece uyanıp kendi yatağıma dönerim diye uyusam da bunu yapmamıştım. ve tam kolumun altında hissettiğim bedene göre de o benden önce uyanıp her zamanki gibi kalkmamıştı yanımdan.

gözlerimi açtım usulca ve başımı kaldırıp yüzüne baktım. neyseki uyuyordu. kolları tüm bedenimi sarmıştı, gece uyuduğumuzdan daha yakın bir pozisyondaydık neredeyse. beline sardığım kolumu kaldırıp yüzünde dağılmış sarı saçlarını geri attım.

çilli, güzel yüzü ortaya çıktığında dudaklarımı birbirine bastırıp elimi geri çektim. sanki haddim değilmiş gibi sindim yerime. öyle güzeldi ki dokunulmayı hak etmiyordu.

güzelliğine daldığım dakikalarda yerimden kıpırdayamadım.

nefesi düzensizleştiğinde araladı gözlerini. birkaç kez ne olduğunu anlamak ister gibi kırpıştırdı gözlerini.

sessiz kaldığında anladım derdini. ya hiçbir şey hatırlamıyordu ya da hatırlamak istemiyordu.

çok düşünmeden yataktan kalktım. ne günaydınımız vardı ne de birbirimize gülümseyen suratlarımız. onu yatakta bırakıp ortak banyoya girdim. yüzüme birkaç kez su çarptım ayılmak için.

mutfağa geçtim hızlı adımlarla. tekrardan kendimi oyalamak ister gibi gezinsem de hiçbir şey bulamayıp bir bardak su içmekle yetindim.

"seungmin."

bana seslenmesi ile yumdum gözlerimi. tek bir kelimesinin bile beni yaralayacağını biliyordum.

"unutmadım."

gözlerimi aralayıp arkamı dönerek ona baktım.

"unutma demiştin dün gece, hatırlıyorum. unutmadım hiçbirini."

elimdeki bardak ben fark etmeden yere düştüğünde tüm dikkatim dağıldı. yerde duran kırık cam parçalarına tüm dikkatimi verdiğimde eğildim ve kırıp parçaları toplamaya başladım.

felix önümde eğilip bileklerimden tuttu. "bırak," dedi sakince. elimdeki cam kırıklarını aldı. ayağa kalkıp çöpe attı cam kırıklarını. hala bir bileğimi tutarken beni de ayağa kaldırdı. elleri belime yerleştiğinde kucakladı beni. bunu her yaptığında şaşırsam da sesimi çıkartamıyordum. beni kaldırmanın kolay olmadığını bilsem de o bundan vazgeçmiyordu.

tezgaha oturttuğunda beni, önce gözlerime baktı. "ben toplarım, kıpırdama sen."dedi. sonrasında ise eğildi ve cam kırıklarını benim yerime topladı.

işi bittiğinde önümde durdu. "iyi misin, bir yerin kesildi mi canın acıdı mı?" diye sordum.

başını iki yana salladı. "acımadı." dedi. biraz daha yaklaşıp bacaklarım arasındaki yerini aldı. "senin çok acımıştır ama." dedi.

başta anlamasam da neyden bahsettiğini anladığımda omuzlarımı düşürdüm. acımıştı, çok acımıştı hem de.

"yaktın canımı, çok fazla hem de."

"özür dilerim." dedi.

başımı iki yana salladım. "özür dilemek hiçbir şeyi çözmeyecek felix. canımı yaktın bir kere. altında yatan bir sürtükmüşüm gibi davrandın önce, görmezden geldin, aramızda hiçbir şey olmadığını söyledin. şimdi de gelmiş ben senin yerine kırıkları toplarım edebiyatı yapıyorsun. tekrardan o kıza döneceksen bunu yapma! ben kendi kırıklarımla başa çıkabiliyorum."

sinirlenmiştim. hiçbir şey olmamış gibi kuru bir özürle gelmesine sinirlenmiştim.

"başta seni ciddiye almadım. gerçekten sadece sevişmek istiyorsun sandım. sonra gün geçtikçe gözlerine baktığımda o duyguların büyüdüğünü gördüm. kaçmak istedim seungmin. kaçmak ve sevginden kurtulmak istedim. gözüne gözükmezsem büyümez o duygular sandım. sonra geri döndüm." elleri uyluklarımdaki yerini buldu. derin nefesler aldı. "o duyguların daha çok büyüdüğünü gördüm. korktum seungmin, aşkından korktum. kendime güvenmedim. seni üzerim sandım ama böyle yapmak da seni üzdü. ne yapacağımı bilemedim." başını iki yana salladı. "sana dokunmamak, irade sahibi olmak istedim ama bir süre sonra bu kararı beynim veremez oldu. senin olduğun her işe kalbim karışır oldu. bundan da korktum."

"korkak. mahvettin beni." dedim sinirle.

"sen de beni mahvettin. senden başka bir şey düşünemez oldum!"

"gözümün önünde o kızı öpüyordun!"

"hiç kimse senin hissettirdiğin gibi hissettirmiyordu. her şey yanlıştı. birden daldın hayatıma seungmin. bir evim, sevgilim ve monoton hayatım vardı. uğurun olduğunu söylediğin zippoyu bana verdiğin günden beri hiçbir şey iyi gitmiyor. önceliğim sen olduğundan beri doğru düşünemiyorum. sana karşı bir şey hissetmek istemiyordum ama kendime engel olamıyordum."

"o kadar mı kötüydüm ben aptal!" dedim omzuna vurarak.

"sorun da oydu zaten ya! sızıp bir yerlerde yatan, motordan başka bir şeye kafası çalışmayan bir adama fazlaydın sen."

güldüm alayla. söyledikleri deli saçması şeylerdi. "bahanelere sığınıyorsun. beni istememiş olmayı bahanelerle kapatmaya çalışıyorsun."

"seni istemesem," dedi sinirle yüzü yüzüme yaklaşırken. "seni istemesem değil seninle aynı evde yaşamak, sana bakmazdım bile. seni istemesem sana dokunmak için delirmezdim seungmin."

"tanrıdan belanı bul felix." dedim sinirle. elimi ensesine attım. "tanrıdan belanı bul ve benden başka hiçbir şey düşünemeyecek hale gel."

"tanrı belamı çoktan vermiş seungmin," dedi kısık sesle. "senden başka hiçbir şeyi düşünemiyorum ben."

daha fazla dayanamadan ensesinden çekerek birleştirdim dudaklarımızı. en az benim kadar sertti hareketleri. uyluğumda sert hareketlerle gezinen elleri, dudaklarımı talan ederek öpen dudaklarıyla fazlasıyla sertti. nefes alacak alan bırakmadan beni öpüyordu. ellerim omzunda birleştiğinde bacak aramdaki bedene sokuldum iyice. elleri uyluklarımdan kalçama doğru ilerlediğinde kısık bir inleme kaçtı dudaklarımdan. elleri kalçamda sert bir baskıyla gezinirken parmaklarım sırtında gezintiye çıkmıştı.

nefessiz kalışımdan dolayı dudaklarımızı ayırdığımda alnıma yasladı alnını. gözlerimi açacak gücü bulamadam nefeslenmeye çalıştım.

"senden nefret ediyorum." dedim kesik kesik. "ama çok aşığım." diye itiraf ettim.

"bırak da aşkına sahip çıkayım." dedi.

başımı geriye atıp gözlerine baktım. "eğer o kıza tekrar dönersen, bu sefer seni mahvederim felix."

başını iki yana salladı. "şu dakikadan sonra senden başka hiçbir şey, hiç kimse bilmiyorum ben." dedi.

gözlerindeki sahiciliği görmek beni ağlatmak üzereyken bunu istemedim. beni bu şekilde ağlatsın istemedim.

"çok özledim seni." dedim kendimi tutamadan.

dudaklarımızı tekrar birleştirmeden önce boynumu öpüp kulağıma doğru eğildi ve "sen bir de bana sor." dedi.

dudaklarımızı tekrar birleştirdiğinde birbirimiz için yanan bedenlerimizin ateşini dindirmek ister gibi atıldık birbirimize.


🐚

burada kestim cunku hic sabah seksi yazasim yoktu ozur🥱

valla artik serefsiz biri degil guvenebilirsiniz bana💕

lifeless star, seunglixWhere stories live. Discover now