6,

471 65 27
                                    



🚨🚨🚨🚨

🐚

(m)

son kez mutfağa göz gezdirip oyalanacak hiçbir şeyin kalmadığını fark edince gözlerimin yumarak başımı buzdolabına yasladım.

delirecek gibiydim. dört gündür pişmanlığım yüzünden köşe bucak kaçmıştım ev arkadaşımdan. yaptığım şeyin ne kadar yanlış olduğunu biliyordum. aynı evde kalıyorduk. faturalarımızı ve masraflarımızı ödüyordu. neden gidip liseli gibi anlık bir hevesle ona smoke kiss vermiştim ki?

tek yapmam gereken şey onunla aramdaki mesafeyi korumakken yapmıştım bunu.

şimdi ise salonda öylece oturuyordu. bugün inanılmaz şiddetli bir yağmur vardı ve yarışlar iptal olmuştu birkaç günlüğüne. o da bu yüzden evdeydi ve bu tüm her şeyi daha da zorlaştırıyordu. ondan kaçabileceğim hiçbir yer yoktu. kendimi odama kapatırsam da anlardı.

"daha ne kadar öyle durmayı planlıyorsun?"

duyduğum ses ile irkilip hızla kaldırdım başımı ve korkuyla bir adım geriledim. omzunu buzdolabına yaslamıştı. aramızda bir adımlık bir mesafe bile yoktu. elleri siyah eşofmanının ceplerine yerleşmişti, yüzünde de her zamanki o alaylı sırıtışı vardı. sarı saçları her zaman olduğu gibi darmadağınıktı.

"korkuttun beni." diyebildim sadece.

"çekilmeni bekliyordum."

başımı hızla salladım ve birkaç adım daha geriledim. o da yaslandığı yerden doğruldu ve buzdolabının kapısını açtı. en aşağıdaki biralardan iki tanesini kaptı ve geri kapattı kapıyı. dolabın üzerindeki mıknatıslı açacak ile açtı iki birayı da.

birini bana uzattı.

"gelsene içeri," dedi. elindeki birayı aldım. gözleri mutfakta gezindi. "kaçabileceğin bir şeyler kalmamış gibi." dedi.

fark etmesini beklesem de yüzüme vurmasını beklemediğimden utançla eğdim başımı ve onu arkamda bırakarak çıktım mutfaktan.

onunla beraber bu aralar sıklaşmıştı içmelerim. kafaya diktim şişeyi. içtikten sonra kendimi koltuğa attım ve bana doğru gelen bedeni izledim.

gözleri bende değildi, boş bir ifade vardı suratında. büyük yudumlarla tüketiyordu birayı. onun için gazoz gibi bir şey olmuştu sanki. bir şişenin onu çarptığını hiç görmemiştim. ben ise dört beş yudumda sarhoş oluyordum.

sessizce yudumlarken biralarımızı, mayışmıştı bedenim. alkolün bendeki etkisi buydu.

"aptallıktı yaptığım, özür dilerim."

"hangisi?" diye sordu bana dönerek."beni görmezden gelmen mi yoksa kaçmak için yaptığın işler mi?"

"bunlara sebep olan şey, aptallık ettiğim oydu."

başını iki yana salladı. "o an yapmak istedin ve yaptın. hem benim hoşuma gitti. hoşuma gitmese evet bu bir aptallık olurdu." dedi şişeyi tekrar dudaklarına götürürken.

onu izledim bir süre. bu karnımın kasılmasına sebep olsa da devam ettim.

"aptallık olmasaydı bir daha istemezdim." dedim kendimi tutamadan.

bunu duyunca tebessüm etti. "sigara getirmeli miyim?"

başımı iki yana salladım. istediğim sigaranın aramıza girmesi değildi.

anladığında silindi yüzündeki gülümseme. alaylı ifadesi birden uçup gitti. tutkulu bakmaya başladığında istemeden yutkundum. bakışları dudaklarımı bulduğunda istemsizce ıslattım dudaklarımı.

lifeless star, seunglixWhere stories live. Discover now