7,

455 65 49
                                    



keyifli okumalar.

🐚

"seungmin, yeter sikeceğim şimdi seni."

parmaklarım arasından alınan sigara ile açtım gözlerimi. "ver şunu." dedim kolumu uzatarak.

jisung ise söylediğimin tamamen tersini yaptı ve benden aldığı sigarayı kendi dudakları arasında sıkıştırdı. yukarıdan bana baktıyor, daha çok süzüyor gibiydi. "ne, ne oldu?" diye sorduğumda dumanı dışarı üfledi ve yattığım yere çöküp oturdu.

"anlat." dediğinde göz devirdim.

"bir şey yok." dedim binince kez. ayak ucuyla dürttü beni. "sen beni aptal mı sanıyorsun, şu haline bak." elindeki sigarayı gösterdi. "kaçıncı bu, saydın mı? ben altıdan sonra saymayı bıraktım."

omuz silkmekle yetindim sadece.

"seungmin sen sigara kullanmazsın bile. bir yerden esse bile birkaç günde kullanımı bu kadar arttıramazsın."

jisung her zaman ciddi olmazdı. tam tersi, her şeyi alaya alıp hayatı tamamen spontane yaşamak gibi bir olayı vardı onun. fakat konu değer verdikleri olunca oldukça değişiyordu.

"jisung, bu öyle anlatmak istediğim bir şey değil."

"peki," dedi derin bir nefes verirken. "seni zorlamıyorum. fakat bu her ne ise bil ki bu kadar sigara içmek bunu düzeltmeyecek." oturduğu yerden tekrar kalktı. "tabii kanser olmayı amaçlamıyorsan."

alayla güldüm arkasından. sigara keyfimi bozup chan'a sırnaşmaya gittiğinde birkaç dakika daha öylece uzandım. şimdi ne yapacaktım bilmiyordum.

felix hakkında ne yapacaktım?

bir hafta içinde dört kez sevişmiştik. ah ona sevişmek denmezdi. hiçbir duygu yoktu. felix ne ona dokunmamı istiyor ne de uzatmaktan hoşlanıyordu. hızlıca bitsin diye uğraşıyordu.

kendimi berbat hissediyordum. gece boyu gelmesini bekleyip geldiğinde kucağına atlayan bir sürtüktüm sanki.

onun basit bir seksten öte hissetmediği şey ona daha fazla bağlanmama sebep olmuştu. ona yemek hazırlıyor, gelmesini bekliyordum. dolaptan birayı hiç eksik etmiyordum.

fakat yine de bunlar yetmemişti. felix altı gündür eve gelmiyordu. neredeydi, ne yapıyordu bilmiyorum ama yoktu. gecelere kadar uyumadan beklesem de yoktu.

zilin sesi düşüncelerimi böldüğünde gözlerimi hızla araladım ve yerden kalktım. kapıya daha yakın arkadaşlarım benim için kapımı açtığında küçük selamlaşmaların sesini duydum.

ayağa kalktım ve gelen diğer kişilere selam bile vermeden hızla odasına adımlayan felix'i takip ettim. bunu neden yapıyordum bilmiyordum ama onu görmek istiyordum. belki hesap sormak istiyordum.

ya da sadece onu istiyordum, bilmiyorum.

odasına girdiğinde ben de kapısının önünde durdum ve bir süre ona izledim. deri ceketini çıkarıp yatağın üstüne attı. saçlarını elleriyle dağıttıktan sonra arkasını döndü. beni görmesiyle tamamen içeri girdim.

"neredeydin?" diye sordum istemeden.

gözleriyle beni süzdü fakat oyalanmaya devam etti. masasının üstündeki dağınıklıkta bir şeyleri araladı. "bir yerlerde." dedi baştan savma bir cevapla. sesindeki umursamazlık canımı sıktı.

bana bakmıyor odada oyalanıyordu. yer değiştirmiştik sanki. kaçan şimdi oydu. her şey açık açık ortadayken alkolün verdiği etkiyle de hiç düşünmeden konuştum.

lifeless star, seunglixWhere stories live. Discover now