2

12 4 0
                                    

"Her seferinde seni taşımak zorunda mıyım?" Yaman'a söylenerek yürümeye çalışıyordum.

"Abartma kızım! Sadece kolumu taşıyorsun!" Kolunu mu? Şaka mı yapıyor!? Belim kırılmıştı!

Yaman'ı zar zor arabaya taşıyıp evine sürdüm. Bu döngü asla değişmezdi. Eğlenmeye gider sonrasında hep Yaman'ı taşıyan ben olurdum çünkü Eda her seferinde kaçıp kendini kurtarırdı. Böyle arkadaşlarım olduğu için şanslı mıyım bilmiyorum!

Sonunda Yaman'ın evine geldiğimde arabayı otoparka park edip tekrar Yaman'ı zorla yürüterek evine getirdim.

"Yaman anahtarın nerede?" Yaman yarım gözlerinin altından bana bakıp dediğimi anlamaya çalışır gibi sessizce bekledi. Kısa süre sonra elini ağır çekimdeymiş gibi yavaşça cebine götürüp aynı yavaşlıkta anahtarı çıkarıp bana uzattı.

Anahtarı sabır çekerek aldım ve kapıyı açıp tekrar Yaman'ı sırtlandım. Bıktım yahu! Böyle eğlence mi olurdu! Eğlenen hep ikisi onları toplayansa bendim. Cefasını süren onlar cezasını çeken benim!

Yaman'ı odasına götürüp yatağına ittim. Yatağına sırt üstü düştü. Rahat bir nefes verip ayakkabılarını çıkarıp kenara koydum. Evi sıcak olduğu için üstünü örtmeyerek odasından çıktım. Yorgun bedenimi koltuğa atıp bende topuklu ayakkabılarımı çıkarıp gelişi güzel yere bırakıp koltuğa uzandım. Sabah ağrısı olacağı için bugün burada kalacaktım. Sabah onun için bir şeyler hazırlardım. Eh söyleniyordum ama onlara da hiç kıyamıyordum. Eda ve Yaman benim ailemdi.

Zor yıllarımın bana verdiği ödül gibiydiler. Küçüklüğümde tanıştığım dayanağım olmuşlardı.

Düşünmeyi bir kenara bırakıp gözlerimi kapattım.

♡♡♡

Sabah güneşin yüzüme vurması ile gözlerimi araladım. Yeni doğan güneşin güzelliğine kısa süre bakıp doğruldum.

Bu saatte uyanık olmayı seviyordum.

Önce lavaboya gidip rutin işlerimi hallettim. Çok oyalanmadan Yaman'a kahvaltı hazırlayıp başı ağrıyacağı için ağrı kesici ilacını da masaya bırakıp Yaman'ın odasına girdim.

Yavaşça yanına gidip omzuna dokundum.

"Yaman kalk artık."

"Çok uykum var Liya rahat bırak beni!" Uykuluydu sesi.

"Hadi artık kalk işlerim var gideceğim!" Yaman homurdanarak yataktan kalktı ve üstündeki tişörtü hızla çıkarıp bir kenara attı. Banyoya doğru giderken bağırdım.

"Farkında mısın hala buradayım? Kaç kez yapma diye uyardım ama dinleyen kim?" Odasından çıkıp mutfağa geçtim . Sabahları kahvaltı yapmadığım için kahve hazırladım ve masaya geçtim.

Her günüm yoğun ve yorucu geçti için kahve bana şarttı.

Telefonumu alıp googleden haberlere göz attım. Yoğun birgün beni bekliyor ama ben Yaman beyimize bakıcılık yapıyorum.!

"Başım çatlıyor! Hay ben içen aklıma-"

"Hey! Sözlerine dikkat et küfürden haz etmediğimi biliyorsun!"

"Tamam kızım ya!" Üslubuna göz devirip kahvemi içmeye devam ettim.

"Sende başlıyorsun babam gibi!"

"Rıza amcama laf söyletmem!" Yaman ağzına bir lokma atarken hala söyleniyordu.

"Ulan bu işte bir terslik var! Evladı ben değil sen olmalıymışsın! Fazla benziyorsunuz." Gülümsedim. Aslında Yaman ile Rıza amca sayesinde tanıştık. On bir yaşımdayken mezarlıkta tanışmıştık Rıza amcayla. O günden sonra gerçek bir baba gibi koruyup kollamıştı beni.

RUH-U REVANWhere stories live. Discover now