3

8 4 0
                                    

Evden nasıl çıktım bilmiyorum. Arabaya binmem ile çalıştırmam bir oldu. Gaza sonuna kadar basıp son sürat otoparktan çıktım. Arabaya bağlı olan telefondan Yaman'ı aradım.

"Söyle bakalım-"
"Efe Çiroğlu'nun abisinin nerede olduğunu bulmanı istiyorum hemde hemen!"

"Neler oluyor Liya?"
"Açıklayacak vaktimiz yok lütfen bana adresini at. Yoldayım şuan!" İlk kez korku ve öfke arasında sıkışıp kalmıştım. On beş dakika kadar sürenin sonunda mesaj gelmişti. Adresi açıp navigasyon yardımı ile adının Korel olduğunu öğrendiğim adamın evine sürmeye devam ettim.

Otuz beş dakikanın sonunda büyük duvarları olan bir avlunun önünde gürültü ile durdum. Tekerleğin acı sesi, sessizliği bıçak gibi böldüğünde büyük siyah demir kapının önünde ki koruma tipli adamlar bana baktı.

Arabadan inip hızla karşılarına geçtim.

"Nerede patronunuz?"

"Kimsiniz?" Öfkeyle bunu soran adama yaklaştım.

"Hadi ama! Bu kadar adam tek bir kadından mı korkuyor?" Histerik bir gülümsemeyle baktım yüzlerine.

Adam kararsız bakışlarını diğer adamlara çevirdiğinde öfkeyle bağırdım.

"Açın şu kapıyı!" Karşımda ki adam başını iki yana sallarken sağ eliyle yanındakine git işareti yaptı. Adam içeri girdiğinde patronuna haber vereceğini anladığım için sabırsızlıkla beklemeye başladım.

Sonunda kapı tekrar açıldı ve az önce ki adam çıktı.

"Korel bey sizi bekliyor." Cevap vermeden yanlarından geçtim ve içeri girdim. Koşar adım evinin girişinde beni bekleyen adama doğru ilerledim.

"Neden? Neden bunu yaptın?" Öfkemi artık bastıramıyordum. Korel gülerek beni izliyordu.

"Ben sadece görevimi yaptım aşağılık herif!"

"Bunu yapamazsın duydun mu? Bana bu iftirayı atamazsın! Ben canımı dişime katarak adalet için savaşmışken bana bu kötülüğü yapamazsın!" Korel ellerini ceplerinden çıkardı.

"Ama yaptım bile. Yaptığının bir cezası olmalıydı."

"Sen kafayı mı yedin?! Ne cezası? Ceza alması gereken sen ve senin kardeşin! Ben sadece yapmam gerekeni yaptım!" Korel hiç etkilenmeden yüzüme bakıyordu. Hatta durumumdan keyif alıyor gibi gözüküyordu.

"Aranan bir suçlu evimde. Seni şikayet etmeli miyim?" Gözlerim yanmaya başlamıştı. Ağlamak istiyordum. Uzun bir sürenin ardından ağlamak için gözlerim yanıyordu. Yıllardır bastırdığım göz yaşlarım özgürlük istiyordu.

Her şeyi kabullenmiştim ama bu sefer hayat önüme kaldıramayacağım bir yük koymuştu. Ne yapacağımı bilmiyordum.

"Sen-" zar zor çıkan kelimenin ardından bilincimin kararması ile bedenim yere yığıldı.

♡♡♡

Ruhumun yorgunluğu bedenime yansımıştı. Sonunda dayanamamış ve kısa bir sürede olsa gerçeklikten kaçabilmiştim. Taki uyanana kadar..

Gözlerimi aralayıp etrafıma bakındım. Yavaşça doğruldum ve ayaklarımı yataktan aşağı sarkıttım. Çıplak ayaklarım sert ve soğuk zemine değince bedenim ürpermişti.

Benim odamın aksine. Koyu ama ferah bir havası vardı bu odanın. Nedense bu renkler bana kasvetten farklı olarak huzur vermişti.

Başımda bir bela vardı ve ben burada odanın hakkında yorum yapıyordum.

RUH-U REVANWhere stories live. Discover now