10.Bölüm

27 5 12
                                    

"Allah kahretmesin Hyunsuk ne oldu?" Dedi Jihoon korkuyla. Çığlık atmıştı bir anda. Çünkü sevgilisini böyle görmeyi beklemiyordu.

Hyunsuk'un bedeni kanlar içinde, yüzü terden su içinde yerde yatıyordu. Jihoon sevgilisinin yanına koştu. Telefonunu çıkarıp ambulans aradı. Neyse ki evleri hastaneye biraz olsun yakındı. Ambulans sadece 7-8 dakikaya oradaydı.

"Hyunsuk, bebeğim, ne oldu? Nasıl oldu?" Diye sordu gözleri yarı açık sevgilisine Jihoon, kendi gözleri dolarken. Bir yandan da cevap versin diye dua ediyordu içinden.

"Bir adam..."

"Ne?"

"Kırmızı gözlü kız vardı bir tane de..."

"HYUNSUK İYİ MİSİN?" Diye bağırdı Jihoon en sonunda. Korkudan ölecekti neredeyse, ve Hyunsuk'ta daha önce görmediği şeyleri gördüğünü söylüyordu. Bu korkunçtu, hem de çok korkunçtu.

"Kim ne yaptı sana?"

"Unuttum ki..."

"NASIL UNUTTUN YA İMKANI YOK HYUNSUK!"

"Unuttum Jihoon..."

"Nasıl unutursun?"

"Jihoon hatırlamıyorum..."

"Nasıl hatırlamazsın Hyunsuk..." Diye pes etti Jihoon en sonunda ve sol gözünden bir yaş aktı.

O kadar kötü ve pişman hissediyordu ki... Çaresizdi çünkü. Bir işi çözmek için kendini tehlikeye attıktan sonra sevgilisini kanlar içinde buldu ve o, hiçbir şey hatırlamıyor. Siz ne yapardınız? O ne yapabilir?

Maalesef hiçbir şey.

Yaklaşık 3-4 dakika sonra ambulans seslerini duyduğunda hemen göz yaşlarını silip kapıyı açtı. Hyunsuk'u alıp götürüyorlarken o, hiçbir şey yapamadı.

Bir taksi bulup atlamak ve peşinden gitmek istedi ama bu şimdilik olmayacaktı çünkü eve, diğerlerine bakmaya gitmeliydi.

Eve gidip kapıyı çaldığında Jaehyuk kapıyı açtı. Yanında Hyunsuk'u göremeyince merakla sordu.

"Hyunsuk hyung nerede Jihoon Hyung?"

Sorusunun üzerine Jihoon "Boşver onu, işi var onun." deyip içeri geçti.
Salona geçtiğinde Junkyu ve Jaehyuk'a güvenebileceğini çok iyi anladı. Herkes salondaydı, kimi kitap okuyor, kimi ödev yapıyor, kimi ise birlikte oyun oynuyordu.

"Teşekkür ederim." Dedi Junkyu ile Jaehyuk'a sarılıp. Sonra da ikisini de balkona çağırdı.

"Ne oldu Hyung, iyi misin? Hyunsuk Hyung nerede?" Diye sordu Junkyu. Jihoon'un yüzü, dışarıdan çok sert olarak tanımlardınız fakat onu tanıyan herkes şu an moralinin bozuk olduğunu anlardı.

"Bir sorun vardı da, onun için hastaneye götürdüm Hyunsuk'u. Gidip bir daha bakayım, siz de biraz daha idare edin bunları olur mu?" Dediğinde Junkyu başını salladı.

"Olur olur, geçmiş olsunlarımızı ilet Hyunsuk hyungumuza."

"Dedim ben ona dışarı çıkmasın diye..." Diyerek söylendi Jaehyuk. Sonra ise Junkyu şakasına vurdu kafasına.

Jihoon hızla evden çıkıp bir taksi buldu ve ona bindi. Hastaneye geldiklerinde gergin bir şekilde parayı verdi ve indi. Hastaneye girdi.

"Choi Hyunsuk nerede biliyor musunuz?"

"Nesi oluyorsunuz?"

"Kardeşi." Diye yalan söyledi. Kadın ise inanmış gibiydi, cevap verdi.

"İkinci kat."

"Tamam teşekkürler." Deyip asansörü bile beklemeden koşmaya başladı.
Yukarı çıktığında da odasını buldu, doktor yeni çıkıyordu. Hemen yanına gitti.

"Durumu nasıl doktor bey?" Diye sordu endişeyle. Doktor sakin bir şekilde soru sordu.

"Nesi oluyorsunuz?"

"Kardeşi." Diye söylediğinde yalanın dibine vurduğunu fark etti. Ama sevgilisi olduğunu söylerse çok daha fazla sorunu olabilirdi.

"Durumu iyi. Fakat birkaç sorun var... Normalde biri onu dövmüş, bunu net olarak biliyoruz. Fakat kafasında hiçbir çarpma hali olmamasına rağmen hiçbir şey hatırlamıyor. Ayrıca ilk kırmızı kalemle çizildiğini sandığımız, fakat vahşi bir şekilde abinizin kanıyla koluna çizilmiş iki çizik var. Hatta nokta. İki tane, yan yana nokta."

Jihoon doktorun sözü bitince başını salladı durgun bir şekilde. Morali altüst olmuş ve kafası karışmıştı.

"Ne zamana taburcu olabilir?"

"Yarın."

"Tamam." Dedi ve hastaneden çıktı Jihoon.

Artık ertelemeyecekti, gidecekti.

Nereye mi?

Hey, benim söylememe gerek yok. Siz orayı biliyorsunuz.

(532 kelime)

Ormanın Ardındaki Siyah Ev SerisiWhere stories live. Discover now