27.Bölüm:Siyah Bir Silüet

21 7 12
                                    

Okuldan çıkan ve şoka uğramış grup, yavaş ve harap olmuş, bitap düşmüş bir biçimde geri dönüyordu. Ne kadar tehlike geçirirse geçirsinler, akıllarında kalan tek şey oraya öğrencilerin okumak için gitmemesiydi. Gerçi giden öğrenci okumak için gidiyordu, ama gördükleri şeyler yemeklerine ilaç katıldıktan sonra onları parçalayarak öldüren bir okulun geride bıraktığı hayallerden fazlası değildi.

"Ne yapacağız?" Dedi Junghwan. Eve dönmeye korkuyorlardı, yaşananlardan, yaşanacaklardan, yaşanabileceklerden, bu işten, olaylardan, bu olayların perde arkasından... Kısacası bunlarla ilgili her şeyden, her bilgiden ve her olaydan korkuyorlardı. Korkak olabilirlerdi evet, ama aşırı korkak da değillerdi. Aşırı korkak olsalar bu işe hiç girişmezlerdi.

Fakat korksalar bile hızlı gitmezlerse Junkyu ölecek.

Grup yorulmuş, korkmuş, mahvolmuş ve dağılmış bir şekilde ilerlerken Hyunsuk'un telefonu çaldı bir anda. Cebinden yayılan telefon sesiyle ürken grup, Hyungları Hyunsuk ile durdu. Hyunsuk telefon ekranına baktığında gözlerini bir anlığına kapatarak isyan etti. "Aaaaah, Yoshi'yi unuttuk!" Sonra ise telefonu açtı.

"Alo?" Diye sordu fakat ses gelmedi.

"Yoshi? Orada mısın?" Dedi Hyunsuk. Fakat yine cevap gelmedi. Hyunsuk bunun üzerine endişelendi ve tekrar seslendi.

"Yoshi? Yoshi Tanrı aşkına, cevap ver!"

"Cevap versene!"

"Yoshi!" Dedi ve yaşadığı stres, korku ile gerginlik birleşince dizlerinin bağı çözüldü zavallı çocuğun. Dizlerinin üstüne sert zemine düşmesine rağmen dizlerinin acısına değil, duygularının karışıklığına ağlıyordu, korktuğu için, stres olduğu için ağlıyordu. Jihoon koşarak onun yanına geldi.

Hyunsuk ise onu çok hafif bir şekilde itti ve şöyle dedi. "Koşun ve onlara bakın, lütfen..."

Diğerleri, abilerinin dediği şeyi yaptı ve koşarak eve gitmeye başladılar. Jihoon ise Hyunsuk'u kaldırıp eve götürmeye çalıştı, kısa çocuk ise bitmiş bir halde yerde ağlamayı tercih ediyordu şimdilik.

Asahi eve ulaşan ilk kişiydi. Aceleyle anahtarını cebinden çıkarıp kapıyı açtığı gibi içeri girdi ve salona koştu. Karşılaştığı görüntü ise şok ediciydi.

Yoshi ile Mashiho koltukta uyuyordu.

Tam bu garip olayı diğerlerine söylemek için kapıya çıktığında daha da yıkıcı ve tüylerini diken diken edici bir şeyi hatırladı Asahi.

Neyi mi?

Junkyu'nun olmadığını... Junkyu yoktu.

Hemen ardından koşan ama yorulduğu için onun çok gerisinde kalan Jaehyuk'a seslendi korkuyla.

"Jae! Yoshi ile Mashiho uyuyor ama Junkyu yok!"

Bunu duyan Jaehyuk şaşkınlıkla kaşlarını çattı, yavaşladı ve eve girdi. Sonunda ise Asahi'ye cevap verdi, "Nasıl yok?"

Asahi'nin cevabını duymadan teker teker tüm odaları arayan Jaehyuk, Junkyu'yu bulamayınca şok olmuş ve telaşlanmıştı. Diğerleri geldiğinde gerçekten Junkyu'nun olmadığını söyledi ve Jihoon'da telaş içerisinde aradı Junkyu'yu.

O da bulamamıştı, Junkyu hiçbir yerde yoktu.

Diğerleri Junkyu'yu ararken Jihoon aklına takılan bir soruyu Hyunsuk'a sordu.

"Hyunsuk, seni Yoshi'nin aradığına emin misin? Yoshi uyuyor..."

"Eminim..." Dedi Hyunsuk ise. Boşluğa düşmüş gibi duran ve hisseden, şok ve hayal kırıklığı içinde dizleri titreyen çocuk, zorla ayakta duruyordu. Jihoon, bitkin ve gün içinden çok fazla sarsıcı olay yaşayan, buna rağmen herkesi koruyan ama kendisini koruyamayan sevgilisini yere oturttu, kapıyı kapattı ve telefonunu aldı. Hyunsuk'un telefonun ekranında olan ismi yanlış gördüğünü sanıyordu. Son aramalara girdiğinde donup kaldı. Neredeyse vücudunu buz kesti, korkudan kanı dondu kızıl saçlı çocuğun. Bu inanılmazdı, Yoshi uyuyordu, o arayamazdı.

Ormanın Ardındaki Siyah Ev SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin