18. Bölüm:Tehdit

22 5 5
                                    

"Ne oldu, ne buldun?" Diye sordu Jihoon merakla Mashiho'ya. Kısa, pembe saçlı çocuk, derin bir nefes aldı.

"Bir teori ortaya koyacağım. Şimdi, önceki senelerde illüminati örgütlerinden birinde oldukları bilinen bir grubun illüminati için adaklar adadığını yani insan öldürdüğünü, kısacası illüminati için cinayet işlediğini duymuştuk. Gerçi siz duymamış olabilirsiniz ama haberlerde falan çıktı. Benim gibi haber takip etmiyorsanız bile internette görmüşsünüzdür.

Bu okul öğrencilerini öldürüyor, ve illümanati ya da şeytan ile direkt olarak bir bağlantıları var. Ayrıca bir şekilde lanetlendiklerini de biliyoruz. Yani okulda paranormal varlıklar var.

Öldürdükleri kişiler şeytana inanmıyorsa onlara lanet okumuş olabilirler. Ya da onlara büyü yapılmıştır ve bu yüzden ruhları kıyamete kadar okula bağlı kalmak zorundadır. Başka bir ihtimal ise intikam istedikleri için  öldürülmüş öğrencilerin ruhları geziyordur, insanları rahatsız ediyordur.

Şimdi öldürülen bir kişiyi veya öldürülme anını gören bir kişi yanımızda olsaydı daha da kolay olurdu. Öldürülme şeklini incelerdik. Ona göre bir şeyler daha söyleyebilirdik-"

"Elimizde bir ceset fotoğrafı var zaten. Okulun itibarını zedeleyen bir fotoğraf." Dedi Yedam Mashiho'nun sözünü keserek. Mashiho bundan faydalanarak su içti. Ağzı kurumuştu çocuğun. Sonra da Yedam'ın sözlerine göz devirdi.

"Hayır. O sadece akıl karıştırmak için asılmış bir cesetti. Ya da sadece korkalım da bulaşmayalım diye verilen bir göz dağı. Ses kaydını dinledik. Adamların işi çok iyi ve gizli yaptığı, çok uzun zamandır yaptığı belli.

Neden kendi itibarlarını boş yere zedelesinler diyebilirsiniz. Okul hakkında konuşulan şeyler var. Çok şey var. Sayamayacağım kadar kişi okul hakkında araştırmadan bir şeyler atıp tutuyor. Bu ceset olayı bir kez haberlere çıktı, o da bir tane kanalda. Diğer kanallar bunun hakkında haber yapmadılar. Çünkü mesajın kendilerine geldiğini biliyorlardı. Diğer kanalın ise neden bunu haber yaptığını bilmiyorum. Benim fikirlerim bunlar." Dedi ve sustu Mashiho. Bu sefer Junkyu konuştu.

"Fotoğraf hakkında dediklerim dışında hepsine katılıyorum. Ama okul hakkında çıkan söylentileri kimse bastıramaz, bunu dünyanın en salak insanı da bilir diye düşünüyorum. Halkı susturamazsın. Bu yaptıkları dikkatleri daha da üstlerine çeker. Bunu bir başkasının yapmış olduğunu düşünüyorum. Birinin onların öldürdüğü cesedi alıp oraya astığını..."

"Mantıklı." Dedi Yoshi, kafası allak bullak olmuş gibi. Yere bakıp bir şeyler düşünüyor gibiydi. Sadece tek bir yere odaklanıp gözlerini büyüten kediler gibi bakıyordu yere doğru.

"İyi misin?" Diye sordu Junghwan onun durgunluğunu fark etmiş olacak ki. Sarışın çocuk birkaç dakika daha öyle kaldı. Junghwan sonunda korkmuş ve gerilmiş olmalı ki dürttü Yoshi'yi. Dalgınlıktan çıkan Yoshi Junghwan'a baktığında konuştu.

"Ne oldu?"

"İyi misin Yoshi Hyung? Bir an dalıp gittin de..."

"Y-yoo, iyiyim ben. B-biraz başım ağrıyor sadece." Dedi Yoshi. Korkmuş ve afallamış gibi duruyordu. Neden afalladığını anlayabiliyordu ama dalıp gittikten sonra neden korkardı insan, bilmiyordu Junghwan. Yoshi çocukken kekemeydi ama büyüdüğünde bu, korktuğunda gerçekleşen bir şeye dönmüştü. Junghwan Yoshi'nin yalanına kanmadı, ama fazla üstelemeden konuyu kapattı.

Haruto'nun kafası karışmış olacak ki elindeki kâğıt kalemi masaya bırakıp geriye doğru attı kendini. "Kahretsin, bu çok karışık."

"Maalesef öyle ama bu kadar ilerlemişken geri dönemeyiz." Dedi Jeongwoo ise. Jihoon Jeongwoo'ya "Aferin. Biliyorsun." dedi yarı sırıtarak, ve sonra araştırmaya geri döndü.

Ormanın Ardındaki Siyah Ev SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin