On sekiz

3.8K 358 39
                                    

"Gençler, akşam istisnasız hepiniz bana davetlisiniz ona göre. Kelebeğime sürpriz doğum günü partisi yapacağım."

"Oo parti varsa ben kesin gelirim. Hediye de almak lazım ama şimdi, ne alsak ki?"

"Ne bileyim oğlum, gidip soralım Asya'ya ne istiyorsa alalım işte."

"Ya siz erkekler beyninizi kullanmakta neden bu kadar zorlanıyorsunuz? Çocuk sürpriz parti dedi ya gerizekalı, Asya'nın haberi yok yani kutlamadan. Gidip sorun da her şeyi bok edin."

Poyraz alınmış gibi, "Ayıp oluyor ama Eslem," dediğinde sesli bir kahkaha attım. "Unutmuşsak ne olmuş? Hakarete ne gerek var yani, lütfen."

"Yazık lan Poyraz'a," dedi Esat kısık bir ses tonuyla, sadece Korkut'la benim duyabilmemiz için. "Eslem için yanıyor resmen ama kızın umurunda değil."

"Eslem'i seçerek kendi kendini yaktı Poyraz." Gözlerimi devirerek arkama yaslandım. "Çok sinir bozucu bir kız, her yerden çıkıyor. Hayatımda bu kadar kendini beğenmiş biri görmedim ben."

O kadar iticiydi ki, yüzünü görmeye tahammül edemiyordum ben. Poyraz gitmiş kıza aşık olmuştu.

Beş dakika önce telefonda konuşmak için kapının önüne çıkan İsmail, "Hoca geliyor," diyerek sınıfa girdiğinde herkes kendi yerine geçmişti.

"Hangi ders lan şimdi?"

"Matematik," diye cevap verdim rahat bir tavırla.

İsmail'in peşinden, "Merhaba arkadaşlar," diyerek girdi içeri hoca, her zamanki gibi. Bugün koyu gri bir takım vardı üzerinde. Yine ceketini çıkartıp sandalyeye astı, ardından gözlüklerini düzeltip sınıfa döndü. "Nasılsınız bakalım bugün?"

"İyiyiz," diyerek toplu bir cevap veren sınıfa katıldım ben de.

"Sevindim. O zaman dün işlediğimiz konu hakkında sürpriz bir sınava hayır demezsiniz her halde?"

Bütün sınıf şaşkınlıkla itiraz ederken ofladım. Adamın her zaman yaptığı şeye niye hala şaşırıyorlardı anlamıyordum. Sınavın notu ortalamamızda sayılmıyordu zaten, sadece konuyu anlayıp anlamadığımızı öğrenmek istediğini söylüyordu.

"Kaldırın defterleri kitapları, sadece bir kalem görmek istiyorum masalarınızın üzerinde." Kopya çekemeyelim diye her şeyi kaldırtıyordu bir de.

Söylenerek eşyalarını kaldıran öğrencilere uyduktan sonra arkama yaslanıp, herkese kağıt dağıtan hocanın benim sırama gelmesini bekledim.

Sıra bana geldiğinde yüzüme bakmasını beklemek gibi bir salaklık yapmadım bu sefer, ama buna rağmen beni kırmayı yine başarmıştı.

Yüzüme bakmasını beklemesem de, bana yaklaşmamak için benim kağıdımı da Korkut'un önüne bırakmasını da beklemiyordum.

Sinirden dolayı titreyen ellerimle Korkut'un önündeki kağıdı aldım ve buruşturdum.

"Ne yapıyorsun lan, Güven?"

Yanımdaki Korkut'a cevap vermeden, "Hocam," dedim yüksek bir sesle ve top haline getirdiğim kağıdı avucumun içine saklayıp devam ettim. "Bana sınav kağıdı vermediniz."

Öfkeden sesim bile titriyordu.

Emrah hoca ön sıralara kağıt dağıtarken, benim sesimi duyup omzunun üzerinden arkasına baktı.

"Öyle mi," diye sordu gözlerimin içine bakarak. Sonunda beni görüyor olmasına sevinemedim bile çünkü beni sonunda delirtmeyi başarmıştı.

"Evet, unuttunuz beni," dedim imayla. Gerçek anlamda unutmuştu beni.

Bu sözüm üzerine bir şey söylemedi, tekrar sıramın önüne gelip bir sınav kağıdı uzattı bana doğru. Elinden almak için bir hamle yapmayınca, derin bir nefes alarak önüme bıraktı kağıdı.

"Teşekkürler," dedim yüzüne bakmadan.

Yine cevap vermedi ama umursamadım. Beni gıcık ediyordu.

**

"Ah Nurcan hoca, kıydın bana Nurcan hoca. Hak ettiğimi bana vermediğin için diri diri yaktın beni Nurcan hoca."

"Ne saçmalıyor oğlum bu?" diye sordum kahkahama engel olamazken. "Nurcan hoca ne alaka?"

Kafasını Korkut'un omzuna yaslayan Asya, "Edebiyatçı Nurcan hoca Esat'a sebepsiz yere 100 yerine 95 vermiş ya, onu diyor kesin," diye açıkladı Esat'ın yakarışlarını. O da hafif sarhoş olduğu için durmadan gülüyordu.

Geçen gün bana laf arasında söylediği şeyi hatırlayıp, "Ha, doğru," dedim kafamı onaylar anlamda sallayarak. Benim arkadaşım olduğu için edebiyatçının ona 95 verdiğini düşünüyordu.

Haklı olma ihtimali vardı tabi, edebiyatçıyla da aramın iyi olduğu söylenemezdi.

"Eslem'le Poyraz'a bakın."

Kafamı çevirip Korkut'un gösterdiği yere, yani arkama baktım. Eslem Poyraz'ı duvara yaslamıştı ve şu an ciddi ciddi öpüşüyorlardı.

Esat baya içten gelen bir 'oha' nın ardından, "Gıcık Eslem bile buldu birini, ben hala sap," diye haklı bir isyanda bulundu.

Eslem'in bile Poyraz'la öpüştüğü bir dünyada ben niye Emrah hoca görünüşlü Duman'ın gözünde görünmezdim?

"Sikeyim senin gibi hayatı ya.."

"Al benden de o kadar abicim."

Her şey onun yüzünden olmuştu zaten. Adam gibi davransaydı kafam bu kadar takılmazdı onun gereksiz tavırlarına.

Onun yüzünden aklımdan çıkaramıyordum onu.

"Güven'i anlıyorum da, sen niye sapsın lan Esat?"

"Beni niye anlıyorsun amına koyayım?" diye çıkıştım birden Korkut'a. Sanki erkeklerden hoşlandığımı biliyormuş gibi kendimi koruma iç güdüsüyle atarlanmıştım.

Yanlış bir şey söylediğini düşünerek anında açıkladı kendini. "Abi sen yanına yaklaşan herkesi elinin tersiyle itiyorsun ya, hayatında birini istemediğini var sayarak öyle dedim, yanlış anlama. "

"Ha, öyle desene."

Hayatımda kadın olan birini istemediğim doğruydu ama sıkılmıştım artık yalnızlıktan. Duygusal bir birlikteliğe ben de hazır hissetmiyordum ama hayatımda birini istiyordum artık.

Kim olduğunu henüz bilmediğim Duman'la yaptığımız çıkar ilişkisi anlaşmasının fikri bile çok iyi gelmişti aslında bana, hayatıma o anlamda yeni birinin girecek olması heyecanlandırmıştı beni.

Şimdi tüm o hayallerimin sırf öğretmenim çıktığı için suya düşmüş olması deli ediyordu beni.

Esat kendince neden sevgilisi olmadığını Korkut'la Asya'ya anlatmaya çalışırken, dinleyemiyordum onu.

Ne kadar doğru olduğunu bu kafayla tartamadığım bir şey yapmak için sehpanın üzerinde duran telefonumu elime aldım ve bir haftadır girmediğim uygulamanın üzerine tıkladım.

Duman yazan yere basana kadar hala farkında bile değildim ne yaptığımın.

Ama sonra sohbetin en altında yazan yazı getirdi beni kendime.

Kendime getirmekle birlikte, kafayı yedirtti hatta.

'Duman, sizinle olan sohbeti bitirdi..'

"Kime sordun da benimle olan sohbeti bitiriyorsun sayın amına koduğum?"

"Ne oluyor amına koyayım?"

Birden ayağa kalkarken, "Bir şey olduğu yok," diye bir cevap verdim hırsla, arkamdan bağıran Poyraz'a. Eslem'le öpüşürken onu rahatsız ettiğim için sinirlenmişti muhtemelen ama benim kadar sinirli değildi. "Biriyle hesaplaşmam gerekiyor sadece. Gidiyorum ben, tekrar doğum günün kutlu olsun Asya."

Ne olursa olsun bugün o büyük hesaplaşma gerçekleşecekti çünkü artık sabrım kalmamıştı.

FRUITZ -BXBWhere stories live. Discover now