Yirmi üç

3.6K 347 64
                                    

Uzun bir süre bekledim olduğum yerde.

Sinirimden tek gram kaybetmemiştim. Aksine, karşımda olanları gördükçe her an patlamaya hazır bir bomba gibi hissediyordum kendimi ama bir anlık sinirle hareket etmenin bana bir faydası olmayacağını bildiğimden bekliyordum.

Ayaz'ı şimdi döversem kendimi tehlikeye atmış olurdum. Belki bir anlık içim soğurdu ama sonradan bu dayağın başıma bela olacağını biliyordum.

O yüzden erteliyordum ya zaten, fazlasıyla hakettiği o dayağı. Öfkeyle kalkıp zararla oturmak istemediğim için yapıyordum bunu.

İkisinin bir geçmişi olduğunu anlamak için zeki olmaya gerek yoktu. Muhtemelen Ayaz'la da benimle konuştuğu gibi konuşmuştu ve hatta bizim yapamadığımızı yaparak daha ileri gitmiş bile olabilirlerdi.

Sinirden dolmuş gözlerimi kendime yediremeyerek yukarı baktım sinirle. "Düşünme, düşünme ulan. Şu orospu çocuğu bir gitsin, herifin amına koyacaksın zaten."

Ne konuşuyorlardı duyamıyordum, ama kafamda kurduğum gibi aralarında öyle tutku dolu anlar yaşanmamıştı neyse ki. Ayaz'dan beklenilmeyecek bir şekilde insan gibi sakince bir şeyler konuşuyorlardı.

Aralarındaki mesafe, benimle konuşurkenkinden fazlaydı.

Emrah hoca ona gülümsemedi, dudakları bir saniye bile kıvrılmadı onunla konuşurken.

Bu detaylar niye dikkatimi çekiyordu bilmiyordum, ama bildiğim tek şey bunların içimi biraz olsun bile soğutmadığıydı.

Hesap sormadan içim soğumayacaktı, neler döndüğünü öğrenmeden rahatlamayacaktım.

"Yeter havladığın, siktir git artık. Daha fazla dayanamayacağım," diye mırıldandım kendi kendime. Sabrım kalmamıştı, kendimi tutamayıp her şeyi mahvetmekten korkuyordum.

Sanki sesimi duymuş gibi saniyeler sonra arkasını dönerek içeri doğru yürümeye başladı Ayaz. "Çok şükür ya rabbi, duydun sesimi sonunda."

O gider gitmez yeni bir sigara yakarak ters yöne doğru yürümeye başlayan Emrah hocanın peşinden gittim hemen. Uzaklaşıyordu mekandan, dolaşarak içmek istemişti muhtemelen sigarasını ama izin vermeyecektim.

Benim huzurumu kaçırıyorlarsa ben de kimseye huzur vermezdim.

Bu yüzden Ayaz içeri girer girmez soluğu onun yanında almıştım ya zaten, konuşarak her şeyin çözüldüğüne inanırdım ben.

Hızlı adımlarım sayesinde önüne geçip göğsünden ittirerek üzerine yürüdüm. "Ayaz'la yattın mı?"

Yakasına yapışarak sorduğum soruyla irkildi, elindeki yarım sigara şaşkınlıktan yere düşmüştü.

İlk şaşkınlığını atlatınca yakasındaki ellerimden ustalıkla kurtulmuş, ardından o yakalarımı tek eliyle kavramıştı.

"Sen kimsin?" diye sordu neye uğradığını şaşırmış bir ifadeyle.

Sesimden de tanımadığına göre galiba gerçekten güzel gizlenmiştim. Şu kostümün tadını bile çıkaramadan uğraştığım şeylere bak anasını satayım.

Tek elimle yakamdaki elini tutarken, diğeriyle maskemi yukarı doğru kaldırdım yüzümü görsün diye. "Ayaz'la yattın mı diye sordum."

Tuhaf bir ifadeyle baktı yüzüme. Ben olduğumu görünce rahatlamış mı, yoksa daha mı çok gerilmişti anlayamamıştım.

Sinirli bir inleme eşliğinde yakamı savurarak bıraktı. "Manyak mısın sen Güven? Kafayı mı yedin?"

"Ben kafayı yedim mi bilmem de, sen benim kafamı suratının ortasına yemek istemiyorsan cevap ver."

FRUITZ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin