Otuz dört

2.6K 239 55
                                    

Yazardan..

"Cadılar bayramı partisinde Emrah hocanın kostüm giyen biriyle çok samimi görüldüğü zaten başından beri duyulmuştu tüm okulda, görenler olmuş. Hayatında biri olabilir diye düşünmüştük, kız olduğunu varsayarak üzerinde kimse durmamıştı," diye açıklamaya başlamıştı durumu Esat.

"Benim istediğim üniversitede okuyan bir kızın numarasını almıştım o partide, öyle havadan sudan bahsederken Emrah hocadan açıldı konu ve bana evli olduğu için çok üzüldüğünü söyledi. Kız parti gecesi arkadaşıyla Emrah hoca hakkında konuşurken, birisi, daha doğrusu adamın öğrencisi olduğunu iddia eden bir erkek, ona evli olduğunu söylemiş. Kızın bana tarif ettiği kostüm tam olarak Emrah hocanın yanında görüldüğü kişinin kostümüyle aynı! Ve dahası da var, o kızın yanından ayrıldığı zaman bizim matematikçiyle manitasının görüldüğü yere doğru gitmiş."

Esat bunları anlatınca, Güven yaşadığı panikle ne yapacağını bilememişti ilk.

Kimsenin o kişinin kim olduğunu bilmediğini kendisi de biliyordu, hatta kimsenin Güven'in o gece orda olduğundan bile haberi yoktu aslında ama sanki herkes bunu biliyormuş gibi hissediyordu.

Ya birisi yüzünü gördüyse? Ya birisi onun kim olduğunu biliyorsa? Şimdilik bilmiyor olmaları, ileride öğrenmeyecekleri anlamına gelmezdi ki?

Emrah'ın ne durumda olduğu o an aklının ucundan dahi geçmiyordu Güven'in. Kendisinin kimliği henüz gizliydi belki ama Emrah yakalanmıştı, herkes biliyordu gerçeği. Emrah'ın bu dedikodulardan haberi bile yoktu muhtemelen ve düşünmesi gereken asıl kişi oydu ama Güven kendi derdine düşmüştü.

Partinin üzerinden neredeyse bir ay geçmişti, bu olayın şimdi öğrenilmesi çok adiceydi Güven'e göre.

Duyduğu şeylerin paniğiyle, dersine giren Emrah'la tek bir saniye bile göz göze gelmemişti tüm ders boyunca. Ya resim çizmiş, ya sırasının altına sakladığı telefonuyla uğraşmış, ya da hiçbir şey olmamış gibi yapmak için arkadaşlarıyla diken üzerinde sohbet etmişti.

Kendini hiç iyi hissetmiyordu aslında, ama göze batmak istediği son şey olduğu için kendini normal olmak için çok zorlamıştı.

Yine migreni tutmuş başı felaket ağrıyordu, karnı kasılıyor ve gözleri seğiriyordu sürekli. Kısaca kötüydü yani.

Güven'in bu değişen tavırlarını Emrah da farketmişti muhtemelen, çünkü ders biter bitmez 'akşam çıkabilirsen bana gel' diye mesaj atarak çocuğu yoklamak istemişti aklınca.

Güven mesajı hemen görmüştü doğrusu ama cevap vermek istememişti, gözleri üzerine çekmek istemiyordu. Ne yapmak istediğine karar verme aşamasındaydı.

Hayatında asla bir kızla bir şey yaşamamış birisi olarak insanların aklına ilk gelen isim olmak istemediği için, olayın sıcağıyla belki de yapmaması gereken bir şey yapmış, Feride'nin karşısına çıkıp okuldan sonra bir şeyler içmeyi teklif etmişti.

Bir şeyler içmek bir şey demek değildi Güven'e göre, Feride'yle iki arkadaş gibi sohbet ettikten sonra yine arkadaş olarak evine dönebilirdi. Amaç, sadece hayatında ilk defa Güven'in bir kızla anılmasıydı ki üzerine şüphe çekmesindi.

Okul arkadaşları çok da umurunda değildi açıkçası. Onun korkusu ailesi, daha doğrusu babasıydı.
Gay olduğunu, öğretmeniyle ilişkisi olduğunu ve hatta onunla yattığını öğrense adamın son soluğu olurdu bu.

'Madem bu kadar korkuyordun o zaman niye yaptın' diyen iç sesini susturmak epey zor olmuştu Güven için. Bir kez olsun içinden geldiği gibi davranmak, kendisine yeşil ışık yakan bir adamı kabul etmek istemişti sadece.

FRUITZ -BXBWhere stories live. Discover now