Otuz altı

2.3K 298 38
                                    

"Donuyorum.." diye fısıldadım zorlukla, titremekten doğru düzgün konuşamıyordum bile.

"Tamam, ısıtacağım seni ama önce kollarını kaldır." Kollarımı kaldırmamı beklerken kazağı kafamdan geçirmişti bile Emrah, ardından kollarımı giymemi sağladıktan sonra aşağı doğru çekmişti kazağı. "Gir yorganın altına, beni bekle. Sıcak bir bitki çayı yapayım sana."

Gözlerimi zorlukla birkaç saniyeliğine açıp geri kapattım ne yaptığına bakmak için, yatağın başında bana bakarak dikiliyordu. Yorganın altına girecek gücüm olmadığından öylece uzandım yatağın üzerine, sıkıntılı bir nefes alarak üzerime yorganı örten yine Emrah olmuştu.

O odasından çıkınca yüzümü yastığına gömüp yorgana sıkıca sarıldım. Evin içi sıcacık olmasına rağmen ısınamıyordum bir türlü.

Dakikalar sonra geri odaya gelene kadar pozisyon değiştirmemiştim.

"Güven," diye seslendi kısık bir ses tonuyla. Bugün yaptığım onca salaklıktan sonra bu anlayışı hak ediyor muydum emin değildim.

Aklıma yine Feride ve onunla ciddi ciddi öpüştüğüm gelince öğürerek kalktım yataktan. Emrah elindeki bardağı hemen komodinin üzerine bırakıp belimden tutarak kaldırdı beni ve tüm ağırlığımı ona vermemi sağlayarak banyoya yürüttü.

Sürekli öğürüyordum ama kusamıyordum bir türlü, daha önce iki kez kustuğum için midem boşalmıştı muhtemelen. Onu banyodan çıkması için itmiştim ama bırakmamıştı belimi. Lavaboya kadar yürütüp, yüzümü yıkadı soğuk suyla.

"Geçti mi?" diye sordu sakince, temiz havluyla yüzümü kurularken. Bebekmişim gibi ilgileniyordu benimle ve kendimi bin kat daha berbat hissediyordum artık.

Gözlerim istemsizce dolarken, "Geçmeyecek," diye fısıldadım. Vücudumu zorlukla ona çevirip alnımı omzuna yasladım. "Keşke geçse artık." Daha fazla dayanamayıp hıçkırdım, isteyerek yapmıyordum ama öyle bitik haldeydim ki.

Belki de kendimi çok sıktığım içindi, bilmiyordum ama patlama anı yaşıyor gibiydim.

Emrah tek bir kelime bile etmeden kolunu vücuduma sarıp beni kendine doğru çektiğinde iyice saldım kendimi. İçli içli ağlıyordum artık.

Saçlarımı okşarken, endişeyle konuştu. "Birisi bir şey mi yaptı sana?"

"Ben yaptım bir şey," diye itiraf ettim dürüstçe. Ona sarılarak ağlamaya devam ediyordum. "Bir kızla öpüştüm."

İtirafım karşısında tepkisiz kaldı. Yüzünü göremediğim için şaşırmış mıydı bilmiyordum ama saçlarımdaki eli bile duraksamamıştı.

"Ayakta zor duruyorsun, gel salona oturalım."

"Kızmayacak mısın?" diye sordum, beni salona kadar götürmesine izin verirken. Koltuğa oturmamı sağlayıp, geri doğruldu.

"Sana bir çorba yapayım ben, miden boşalmış anlaşılan."

"Hiçbir şey yemem, midem almıyor." Elinden tutarak gitmesine engel oldum. "İstemeyerek oldu, yemin ederim. Ben istemedim onu öpmeyi." Ters bir tepki vermemiş olsa bile çatallaşmış sesimle kendimi açıklamaya çalışıyordum yanlış anlamasın diye ama anlayışla gülümsemesi beklediğim bir hareket değildi.

"Güven, tamam açıklama yapmak zorunda değilsin. Beni  değil seni ilgilendiren bir mevzu bu."

Yorgun bakan gözlerimi gözlerine dikip kaşlarımı çattım. "Seni de ilgilendiriyor tabi ki. Sen bunu yapmış olsaydın ben bu konuyla yakından ilgilenirdim şahsen."

FRUITZ -BXBWhere stories live. Discover now