47

391 7 0
                                    

Rahmim alınmıştı.
Şimdi de doğanın özel uçağı ile istanbula gidiyorduk.
3 aylık olmuşlardı.
Dediğim gibi.
Atlas ve deniz bana benziyordu.
Sarı saçları mavi gözlülerdi.
Koray ve Alpaslan esmerdi babaları gibi.
Barkın yanımdan hiç ayrılmıyordu.
Kardeşlerini kıskanıyordu.
Şimdi de kucağımda duran atlasa ters ters bakıyordu.

Süt emiyordu atlas.
Merte baktım.
Deniz ile konuşuyordu.
"Bak"dedi.
"Annem benim annem"dedi.
"Ama seninle de paylaşabilirim"dedi.
"Ama babamı asla"dedi
"Babamı paylaşmam haberin olsun çirkin kız"dedi
Mert doğana çok düşkündü.
Baban mı annen mi deseler.
Galiba babasını seçer.
Doğana baktım.
Koraya bakıyordu.
Korayda küçük elleri ile doğanın parmağını tutuyordu.

Alpaslan ferahtın kucağındaydı.
Çok güzeldik.
Hiç bozulmasın huzurumuz diye dua ediyordum sürekli.
Uçaktan indik.
Çocuklar pusetteydi.
Barkın elimi sıkı sıkı tutuyordu.
Magazinciler vardı doğana baktım.
Elimi belime koydu.
Yürüyorduk.
Bir sürü soru sormaya başladılar.

"Duygu hanım geçmiş olsun"
"Kansermişsiniz duygu hanım atlattınız mı"
"Rahminiz alındı diyorlar doğru mu"
"Duygu hanım cocuk düşünüyor musunuz"
"Doğan bey  6 tane çocuğunuz var ne düşünüyorsunuz"

Arabaya binmiştik hiç konuşmadan.
Barkın kucağıma oturmuştu.
Telefonumdan sosyal medyaya girdim.
Bir kaç resim paylaştım.
Çocuklar uyumuştu.
Bende yorulmuştum.
Çocuklara bakmak çok zordu.
Hala sütten kesmemiştim.
Ayline mesaj attım.

"Çocuk doktorcuğumuz"diye
"Buyrun benim" yazdı güldüm
"Zahmet olmaz ise eve gelir misiniz 4 tane çocuk var sizi özlemiş" dedim.
"Tabi hemen bir saat sonra ordayım" yazdı.

Eve geldiğimizde.
Barkın ve mert direk salona geçti.
Çocukları alıp içeri girdik bizde.
Biz kendi ailemizi kırmuştuk.

Sarı KadınımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin