49

423 7 0
                                    

Mardine gelmiştik.
Barkın ve mert yanımdaydı.
Doğan
Alpaslan ve korayı taşıyordu.
Bende atlas ve denizi taşıyordum.
"Ver yenge"dedi Gökhan pusetleri elimden aldı.
Barkın hemen elimi tuttu.
Mertte elimi tutuyordu.

Arabaya bindik.
Konağın önünde durmuştuk.
İnmek istemiyordum.
Nasıl gittiğimi hatırlıyordum.
Yutkundum.
Doğana baktım.
Bana bakıyordu.
Gülümsedim.
"Hadi" dedim.
Arabadan indim.
Barkın ve mertide indirdim.
Deniz ve atlasın pusetini aldım.
Bizi gören koruma hızlıca elimdeki puseti aldılar.
Doğan yanıma geldi.
Elimi tuttu.
Avludan içeri girdik.

Allahım nolur kazasız belasız geri dönelim istanbula...

İçeri girdik.
Herkes bize odaklandı daha çok pusetteki çocuklara.
Aylin ile göz göze geldim süzdüm boydan karnı şişti.
Hamileydi muhteleman 3 aylık olmalıydı.
Hamite baktım kucağındaki kızı ile şok olmuş şekilde bakıyordu pusetlere.
"Oğlum" dedi azize hanım.
Barkını sevmek iççin elini kaldırdı barkını arkama aldım.
"Yabancıları sevmiyor" dedim direk.
"Odaya çıkalım mı çocuklar huzursuz olmaya başladı" dedim doğana.
Kafasını tamam anlamında salladı.
Atlas ve denizin pusetini aldım.
Merdivenlere geldik.

"Dikkat et annecim düşme sakın" dedim refleks ile.
Yukarı çıktık.
Odaya girdik.
Önceden geleceğimizi bildikleri için odayı hazırlamışlardı.
Çocukları pusetten çıkardım yatağa yatırdım.
Mama hazırlamaya başladım.
4 tane biberon.
Hepsine 2 şer kaşık aptamil mama
Ve suyu döktüm hazırdı mama.
Ağzını kapatıp çalkalamaya başladım.
Mamalar hazır olunca.
Doğan biberonların ikisini aldı
Deniz ve atlasa yedirmeye başladı.
Bende koray ve alpaslana yediriyorum.

"Anne" dedi barkın yanıma geldi.
"Annem" dedim.
Doğana baktım sonra kulağıma yaklaştı.
"Buraya neden geldik" dedi barkındoğanın duyduğuna emindim.
"Sevmedin mi burayı" dedim
"Sevmedim" dedi
"Annecim burası babanın evi" dedim
"Aşağıdakilerde sizin Babaneniz, amcanız, halanız" dedim
"Aylin niye yok" dedi üzgünce.

"Aylin istanbulda annecim işleri var" dedim
Ofladı.
Mamaları bitmişti.
Doğan sinirliydi.
Akşam olmuştu akşam yemeği hazırlanmıştı.
İstemeyee istemeye aşğıya indik.
İndiğimde gördüğüm yüz ile dona kaldım.
Doğana baktım sinir ile bakıyordu ona
Masaya oturmuştuk.
Yanımda sadece barkın ve mert vardı.
Birde deniz vardı.
Aylin önümde oturuyordu utanç dolu
bakışları ile bakıyordu oda arada sırada.
Yılmaz vardı.
Tip tip bakıyordu bize.
Masadaki herkes gergindi.
Eskiler konuşulacaktı belliydi.
"Doydunuz mu" dedim mert ve barkına
"Evet" dediler.
"Odaya çıkın kardeşlerinizi uyandırmayın" dedim.
"Telefonun sesini kısın" dedim telefonumu vererek.

Odaya çıktılar.
Öfkemi kusarsam rahatlayacaktım öyle hissediyordum.
Doğana baktım sanki anlamıştı ne istediğimi onay verir gibi baktı.
"Huzurunuzu bozduk yine kusura bakmayın" dedim Hamite bakarak.
"Kızım uzatma istersen daha fazla" dedi çeman hanım gerginlik çıksın istemiyordu.
"Çeman anne" dedim şaşırırcasına.
"Ben sen konuşmazsın sanıyordum" dedim

"Ogün konuşmuyordun ya hiç" dedim
Alay ile güldüm.
Derin nefes aldım.
Kızım bugün değil" dedi çeman hanım tekrar.
"Neden ki" dedim sinirle.
"Aylin çocuğunu kaybetti kızım ölüm yıl dönümü bugün" dedi
"Aaa neden öldü" dedim şaşkınlıkla ile ama sahte şaşkınlık.
"Silah ile öldürüldü" dedi aylin.
"Çocuğuna sahip çıkamadın mı" dedim.
Yıllar önce bana dediği şeyi onada yapıyordum şuan.
"Çocuğun öldü ve sen buna izin mi verdin" dedim
"Ne biçim annesin sen" dedim.
"çocuğunun önüne geçmen lazımdı onu koruman lazımdı aylin" dedim
"Çocuğun yazık annesi yüzünden öldü" dedim.
Gözlerinden yaşlar akıyordu
"yeter" dedi ayağa kalkarak.
"Vicdan azabı çekiyorum zaten daha fazlasını kaldıramam" dedi
"Çok kötüdür şimdi" dedim
"Geceleri rüyana giriyordur. Özlüyorsundur kokusunu dimi" dedim.

"İşte sorumsuz bir anne olduğun burdan bile belli"dedim
"Kime çektiysen" dedim ima ile.
"O küçücük çocuk toprağın altında karanlıkta uyuyor sen" dedim
Sen ikinci çocuğu çoktan yapmışsın baksana" dedim.
"Yazık" dedim.
Hamit bana sinir ile bakıyordu.
Gülümsedim sadece
"Çok acı" dedim.
"Çok"dedim
"Bnece sen mezarına bile gitme"dedim
"Çünkü  bende gidemiyorum niye biliyor musun" dedim.

"Korkuyorum çünkü" dedim
"Bana dediğiniz her cümle yanına gidince dört dönüyor" dedim
"Hakkım yok onnun yanına gitmeye diyorum dedim.
Ayağa kalktım.
Ben kendimde o hakkı senin yüzünden bulmuyorum"dedim
"Bak ben kaç kere geldim buraya ama geri döndüm mezarlığa gitmek istedimgidemedim" dedim.
"Sende o vicdan azabı ile öyle bir yan ki" dedim
"Çocuğunun mezarına bir damla su bile dökeme" dedim.
Ağzımı peçete ile sildim.
"afiyet olsun" dedim.
Doğanın babası ahmet ağa...
Hayatımda hiç unutmayacağım bir kabus bırakan adamın gözünün içine baktım.

Merdivenlerden yukarı çıktım.
Elimi kalbimin üzerine koydum.
Korku ile çarpıyordu.
Yatağa oturdum.
Uyumuşlardı hepsi.
Odada 2 tane beşik vardı.
Atlas ve deniz bir beşikte
Alpaslan ve koray bir beşikte uyuyordu.
Yatağa uzanddım bende.
Uyuyamıyordum kaç saat geçmişti bilmiyorum ama hiç ses yoktu.

Kapı açıldı sıçrıyarak kalktım hızla yataktan.
Doğandı beni gördü.
Yanıma geldi.
Ayağ kalktım kapıyı kilitledim.
Geri geçtim yatağa doğan yanıma oturdu.
Gömleğini çıkarmıştı.
Sadece pantolunuda çıkarmıştı.Sadece boxseri ile duruyordu.
Gergindik ikimizde.
Hemde çok fazla.
Annem ne yapardı üvey babam sinirli olduğunda.

"AHH" diye inleme sesi geliyordu.
"Daha hızlı kocacım" diyordu
Yatak gıcırdama sesi geliyordu.
Kapı aralıktı baktığımda.
Annemin üstündeydi üvey babam hızlı hızlı hareket ediyordu.
Bir yandan da göğüslerini sıkıyordu.
Sonra ğvey babam annemin kadınlığına parmaklarının hepsini sokmuştu.
Annem acı çekiyordu galiba acı ile inliba acı ile inliyordu.
Sonra üvey babamın bacaklarının arasındaki uzun şeyi ağzına almıştı.Geri odama gitmiştim.
Aklıma gelen anılar ile kendime geldim çocuklar uyuyordu.

Doğanın erkekliğini üstten okşyyordum.
Birşeyler olur.

Sarı KadınımTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon