9

1.1K 100 44
                                    

Helloooooooooo

yukarıdaki şarkıyı Arif yazmış galiba fhfhfhjddhfh
neyse umarım beğenirsiniz

"Sen sevdiğin herkese tokat mı atıyorsun?"

Mesajı bilmem kaç defa okudum hala inanamıyordum ne yapacağım şimdi hemen yataktan kalktım odanın içinde dönüyordum odadan çıktım hızlıca ayakkabılarımı giydim annem mutfakta bana seslenmişti ''Arif nereye oğlum bişey mi oldu?''Evden çıkarken annemi duymamazlıktan geldim, şu anda benim için daha önemli bir mesele vardı,özür dilerim anne, hızla koşmaya başladım. Ahmet amcanın evine vardığımda beklemeden hemen kapıyı çaldım nefesimi düzeltmek için eğilip ellerimi dizlerime koydum. Kapı açıldığında, Cemile teyze endişeyle bana bakıyordu. "Arif oğlum iyi misin? Ne oldu?" diye sordu.

"Ayşegül nerede, Cemile teyze?" Şaşırmış bir ifadeyle bana baktı "Odasında kötü bir şey mi oldu?" Ona cevap vermeden hızla içeri girdim ve Ayşegül'ün odasına yöneldim

"Amk Arif, ne işin var burada saat 9, gel dedim ya" Ayşegül beni görünce söylenmeye başladı "Dur be, anlatacağım biraz sakinleşeyim," dedim. Hala nefes nefeseydim. "Anlatsana lan, ne oldu?" diye sordu merakla yanıma gelerek. Telefonumu gösterip, "Cenan bana mesaj attı, ne yapacağım lan, yardım et, ne cevap vereyim?" dedim. Ayşegül hemen telefonu alıp mesajı okudu. "Harbiden de yazmış amk, bu Cenan ne yaşıyor?" Telefonu elinden almak istediğimde geri çekildi ve direkt Cenan'ı engellemişti "Ne yapıyorsun lan? Niye engelledin?" Telefonu almak istediğimde geri çekildi. "Kendine gel lan, sen bu adamı hala tanımadın mı? Ona cevap verdiğinde, sence o mesajları herkese göstermeyecek mi amk? Sen akıllanmayacak mısın?" dedi. Hayır ya, Cenan yapamaz. Ama mektubu düşündükçe, onu yapan her şeyi yapar haklıydı

"Arif ARİF.... Uyansana git üstünü değiştir dedim sana git uyu demedim kalk hadi "Annemin bağırmasıyla gözlerimi açtım. Elimde telefon vardı hala, Instagram'a girdim, DM'leri kontrol ettim, hiçbir mesaj yoktu. Rüya mıydı, amk? Umutsuzca yataktan kalkıp önce yüzümü yıkadım, ardından da bir şeyler atıştırmak için mutfağa gittim. Mutfakta annemin pişirdiği yemek kokularıyla karşılaştım, işte beni mutlu eden tek şey

.
.

Olaylardan sonra 7_8 gün geçmişti, ama hala okulda yalnız kalmaktan korkuyordum. Atakan beni bulduğu yerde gelip yanaşıyordu aq, ama Ömer sağolsun, bizimle birlikte olduğu zaman Atakan yanıma yaklaşmıyordu bile. Çok iyi anlaşıyorduk, Ayşegül'den sonra en iyi arkadaşım olmuştu, ama tabii ki Cenan'la ilgili hiçbir şey söylemedik, o kadar da güvenmiyorum ona

Bugün ikimizin de dersi boştu, Ömer bana basketbol oynamayı öğretecekti. Ayşegül'le birlikte onu bekliyorduk, çok geçmeden o da gelmişti. Birlikte spor salonuna gittik. Spor salonu kapısını açar açmaz içeride yankılanan basket topu sesleri ve spor aletlerinin çıngırakları karşıladı bizi. Ömer, temel hareketleri gösterirken, ben ve Ayşegül dikkatlice dinliyor ve uyguluyorduk.

Ömer bana birkaç hareket gösterdi, ancak onun kadar iyi değildim. Bu boyla ancak bu kadar olurdu zaten. Ama Ömer gerçekten de çok iyiydi ,benim aksime boyu uzundu basketbolcu olmak için doğmuş gibiydi. "Ayşegül ban de atmak istiyorum "dediğinde,Ömer onu kucaklayıp kaldırdı. Basket topunu ona attım, havadayken topu yakalayıp basket atmaya çalıştı, ama top havada dönerken yüzüne çarptı. Ben kahkaha atarken, Ömer korkuyla onu indirip yüzünde bir şey var mı diye kontrol ediyordu. O kadar romantik bir andı ki, onları yalnız bırakmak için "Ben gidip kantinde bize içecek bir şeyler alacağım hemen gelirim" dedim. Ama ikisi o kadar dalmıştı ki, birbirine bakmaktan beni duymamışlardı bile.

Ayşegül ve Ömer'in arasındaki o samimi anı izleyerek kendimi zorla oradan attım
Boş koridorlarda adımlarımın yankısı tek sesiydi. Derin düşüncelere dalmışken, birdenbire arkamdan bir kuvvetle kolumu tutan bir el hissettim. Ne olduğunu anlamadan, boşluğa sürüklenip bir sınıfa itildim. İçeri adım attığımda, kapının hışırtısıyla kapanmasını hemen hissettim. Sınıf loş ışıklar altındaydı, etrafı öğrenci masaları, kitaplar ve tahtalar dolduruyordu. Aniden, sert bir şekilde duvara itilip yapıştırıldım. Üzerime yürüyenin kim olduğunu görmem zaman almadı , bu piç, Atakan'dan başkası değildi. O an, boğazımda bir düğüm oluştu, endişe ve korku bütün bedenimi sarmıştı

"Neden kaçıyorsun benden?" İki elimle göğsüne bastırıp onu kendimden uzaklaştırdım. O gün Gizem'e ne yaptıysa, ertesi gün gelip bana Atakan'la arasında bir şey olmadığını ve anlattıklarının yalan olduğunu söylemişti. Neye inanacağımı bilmiyordum, ama Atakan'ın davranışları beni rahatsız ediyordu artık dayanamazdım.

"Sence, belli değil mi? Bu yaptığın ne, sen kafayı mı yedin?" Çok korkunç bir şekilde güldü ve tekrar bana doğru geldi. "Bana aşkını itiraf eden sensin, ama kaçan da yine sensin. Neden?"

Ne aşkı aq, hala aşk diyor bu, ne olacaksa olsun, artık her şeyi anlatacağım, peşimi bıraksın, başka bir şey istemiyorum. "Atakan... tamam, ben sana her şeyi anlatacağım, lütfen dinle beni ve kızma bana, olur mu?" İki elini duvara koydu. "Konuş," dedi sert bir sesle. O kadar yakındı ki bana ne diyeceğimi unuttum.

"Biraz geri çekilir misin?" Sesim kısık çıkmıştı. Atakan bir milim bile kıpırdamamıştı, aynı pozisyonda duruyordu. Bu sefer daha yüksek sesle, "Konuş!" dedi. Biraz irkildim. Söylesem beni döver mi, Allahım, lütfen bana yardım et.

"Şey, ben aslında mektubu, o mektubu Cenan'a yazmıştım. Ben yalan söyledim, yemin ederim, kötü bir amacım yoktu. O an çok sinirliydim ve kızgındım, ne yapacağımı bilemedim. Aklıma sen geldin, lütfen affet, ben sana aşık değilim, sana karşı hiçbir şey hissetmiyorum," tek bir nefesle söyledim.

Eğilip yüzünü bana yaklaştırdı, gülümsedi. Bu sakin hali beni daha da korkutuyordu. "Ama ben sana aşık oldum, onu ne yapacağız?" dedi. Ben ise ona baka kaldım, kelimelerin ağırlığı içinde kaybolmuştum. Hissettiklerimi ifade etmek zordu, sadece derin bir iç çektiğimde anladım ki karşımdaki bu sakin adam, içinde fırtınalar kopuyordu. Kaçış yolu ararken bu itirafın ardından nasıl kurtulacağımı düşünüyordum. Gözlerimdeki şaşkınlık ve çaresizlikle birlikte, zihnimde sadece buradan çıkmak vardı.

"Atakan yapma böyle sana her şey anlattım seni sevmiyorum dedim ya lütfen zorlama " gitmek için hareket edeceğim sırada omuzumu sıktı "ŞŞŞ Nereye? gidebileceğini söyledim mi?" Atakan'ın sıkı kavrayışı, bedenimi adeta bir mengene gibi sıkıştırıyordu. Ağzımdan çıkan acı dolu inleme, boş sınıfta yankılanarak duvarlara çarpıyordu. Gözlerim sıkıca kapattım, içimden bu kâbusun son bulmasını için dua ediyordum.

"Bırak gideyim lütfen, sevmiyorum seni lan bırak" ağlayarak ondan kurtulmak için çırpınmaya başlamıştım. "Seveceksin ya isteyerek ya da zorla," diye tehditkâr bir sesle söylenen sözler, içimi bir karanlıkla dolduruyordu. Atakan'ın eli, omzumu sıkıca kavrayarak adeta acıdan kıvranıyordum

Duvarlara yansıyan sınıftaki tek ses, bedenimin zorla itilip çekilmesinden doğan inlemelerdi. Gözlerimi sıkıca kapattım, bu anın bir rüya olmasını umut ederek. Ancak gerçeklik, acı dolu bir gerçeklikti ve Atakan'ın tehditleri beni sardıkça, çığlıklarım giderek yüksek bir tonla çalınmaya başlamıştı. Atakan'ın beni bırakmamasıyla çıkan inlemlerimi biri duymuştu sonunda , hızla sınıfa girene baktım, Emre

"Atakan, ne yapıyorsun?" diye bağırdı Emre, hemen aramıza girmeye çalışarak beni koruma refleksiyle. Atakan, gözleri öfke ve şaşkınlıkla parlayan bir ifadeyle geri adım atmıştı. Emre, cesurca duruşuyla beni korumaya almıştı.

Atakan'ın öfke dolu sesi sınıfın içinde yankılandı, "Siktir git buradan, Emre! Seni ilgilendirmeyen işlere burnunu sokma!" dedi. Gözleri hala benden ayrılmamıştı, ancak Emre'nin kararlı duruşu karşısında bir an duraksadı. Emre, sert bir şekilde Atakan'ın yüzüne bakarak, "Bırak çocuğu yoksa müdüre derdini anlatırsın!" diye çıkıştı.

Atakan, dişlerini sıkarak bana öfke dolu bir bakış attı beni bırakıp "Bu iş burada bitmedi, Arif," dedi. Ardından sınıftan hızla çıkıp gitti.
Atakan'ın zorbalığına, tehditlerine karşı çaresizdim. Emre, beni korumaya çalışan bir melek gibi gelmişti. "İyi misin?" dedi , gözlerinde endişe ve öfke karışımı bir ifadeyle. Sadece başımı sallayabildim, kelimelerin yetmediği bir acının içinde boğuluyordum. Emre, sessizce yanımda durdu, hissettiklerimi anlamaya çalıştı. O an, yalnız olmadığımı hissettim,

.
.
.
.
.
.

 Saklı Hisler /ArCen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin