11

1.2K 99 49
                                    

Selam 💌

Kasım ayının serin rüzgarları , gri bulutların arasından sızan güneş ışığı altında okula adım atmıştık. Soğuk hava, kalın montlarımız vardi ama yüzümüz buz gibi olmuştu sabah erkenden okula gitme fikri kimden çıktıysa Allah belasını versin

Derin bir nefes alarak içeri girdik, ve tam o sırada, okul bahçesinin soğuk esintisinde donmuş gibi duran Emre'yi fark ettim. Yanında Ömer yoktu yalnızdı elinde bir kahve vardı

Yanına gittik bizi görünce gülümsedi "Günaydın Emre"

"Günaydın "

"Ömer nerde gelmedi mi daha ?" Diye sordu Ayşegül koluna hafifçe vurdum daha gelir gelmez Ömer'i sormuştu Emre çok anlayışlıydi gerçekten de gülümseyerek cevap verdi "Hayır gelmedi daha mesaj attım ona yoldayım dedi" Emre lafını bitirir bitirmez Ömer kapıda belirdi bizi görünce yanımıza gelmişti hiçte iyi görünmüyordu gözü morarmış dudağı patlamışti yanağında da morluklar vardı "Ömer bu ne hal?kim yaptı bunu sana?" Emre telaşla sordu Ayşegül de öyledi

" Dün Ayşegül'ü eve bıraktıktan sonra Hacı beni yolda alıp bir yere götürdü sonra Atakan cenan ve ozan da gelip beni dövdüler, Ayşegül'den uzak dur yoksa seni öldürürüm, dedi" hepimiz şok olmuştuk
, Ömer'in sözleri karşısında donakalmıştık. Ömer'in yüzü, dövülmüş olmanın acısı ve öfkesiyle doluydu. Emre'nin gözleri ise intikam ateşiyle yanıyordu.

"Sahipsiz mi sandılar lan seni? dürt kişi bir adamı dövmek neymiş göstereceğim onlara!" diye bağırdı. Ömer ve ben, Emre'yi tutarak yerinde tutmaya çalışıyorduk.

"Emre, sakin ol. Şu an onlarla kavga etmek hiçbir işe yaramaz," dedim, ellerimle Emre'nin omuzlarına hafifçe dokunarak onu yatıştırmaya çalıştım.Ancak Emre, kontrolü kaybetmiş gibi görünüyordu.

Ömer, "Sakin ol oğlum onarı dövdüğün de eline ne geçecek ben söyleyim sadece okuldan uzaklaşma alacaksın" dedi

Emre'nin gözlerindeki kararlılık ve öfke, bu olayın sadece bir başlangıç olduğunu hissettiriyordu. Her birimiz, yaşanan bu şiddetin ardındaki sebepleri anlamaya ve bir çözüm bulmaya çalışıyorduk. Emre bir türlü Sakin olamamıştı Ömer de onu alıp götürdü yoksa elinden bir kaza çıkacaktı

Onlar gittikten sonra Ayşegül'ün sinirle"Yürü Arif, bunun hesabını onlara soramazsam içim rahat etmez," dedi. Kolumdan tutup hızla ilerlemeye başladık. Ayşegül'ün adımları hızlıydı, ben de onun ardından gitmeye çalışıyordum.

Sınıflarının önünde onları bulduğumuzda, Ayşegül duraksamadan Hacı'ya doğru ilerledi. Yanlarına varar varmaz, Ayşegül, Hacı'ya sert bir tokat indirdi. Tokatın şiddeti, koridorda yankı buldu.

Ben ise şaşkın bir şekilde Ayşegül'ün cesaretini ve yaptıklarını izliyordum. Tokatın ardından Ayşegül'ün gözleri hâlâ öfkeyle yanıp sönüyordu.

Ayşegül'ün tokadı, koridorda anında yankı bulmuştu. Hacı ve diğerleri şaşkın bakışlarla Ayşegül'e dönmüşlerdi. Ayşegül'ün öfkesi ve siniri gözlerinden okunuyordu.

"Sen kimsin lan?" diye bağırdı, sesiyle koridorda biriken sessizliği paramparça ederek. "Hangi hakla Ömer'i döversiniz? O benim sevgilim, ne yüzle gidip ona Ayşegül'den uzak dur dersin? Hangi vasıfla!"

Ayşegül'ün bu çıkıştı karşısındakileri de etkilemişti. Hacı, şaşkın bir şekilde yangını tutup geri adım atmıştı, diğerleri de neye uğradığını şaşırmışlardı.

Ben ise Ayşegül'ü gururla izliyordum. O an, Adalet ve dürüstlük adına verilmiş bir tepki gibiydi.

Atakan araya girip sakin bir ses tonuyla, "Bir dakika, Ömer'le sevgili misiniz?" diye sordu. Ardından,o da Hacı'ya dönüp ensesine sert bir tokat indirdi.

"Lan geri zekalı, hani Ayşegül sevgilindi, yalan mı söyledin bize?" diye bağırdı Hacı'ya. Koridorda bir karmaşa hakimdi ve herkes şaşkın bir şekilde bu olayları izliyordu.

Ayşegül birden bağırarak, "Ne? Sen utanmadan bir de sevgilim mi dedin insanlara?" diyordu. Hacı'ya doğru yürüyerek saldırmaya hazırlanıyordu ki ben araya girip onu tuttum. Atakan ise özür dilemek üzere, "Özür dileriz, Hacı bize başka bir şey anlatmıştı," dedi.

Ayşegül sinirle bağırarak, "Benden değil, gidin Ömer'den özür dileyin," diye ekledi.

Ayşegül'ün elini tutup oradan uzaklaşmaya başlarken gözlerim Cenan'ınkilerle buluştu. O da şaşkınlık içinde olayları izlemişti. Son bir bakış atıp, sessizce oradan uzaklaştık.

Ders bittiğinde Ayşegül yerinde duramıyordu; zil çalar çalmaz "Ben Ömer'in yanına gidiyorum" deyip sınıftan fırlamıştı. Ben de tuvalete gitmek üzere sınıftan çıktım. Koridorda hızlı adımlarla ilerledim, tuvalette iki çocuk vardı. Aceleyle işimi halletip çıkacakken o iki çocuk benden önce davranıp önüme geçtiler onlar çıkınca bende arkalarında çıkacakken, Cenan içeri girmişti. Elimi tutup beni de içeri çekti Hemen bir kabine girip beni de peşinden sürüklemismşti

Kapının arkasında, koridordan gelen sesleri hafifçe duyabiliyorduk. "Ne yapıyorsun aq, bırak!" dedim endişeyle. Cenan sessizce gülümsedi ve bakışlarımdan kaçınarak konuştu: "Sakin ol, sadece konuşmak istiyorum."

Kapıyı açıp çıkacakken dışarıdan gelen sesler dikkatimi çekti. Cenan, "Bak, eğer ikimizin buradan çıktığını görüyorlarsa hiç de iyi şeyler düşünmezler" dedi, sesini kontrol altında tutarak. Ona döndüm ve endişeli bir bakışla "Ne söyleyeceksen çabuk söyle" dedim

Gözleri derin bir düşünceyle parlıyordu, aslında biliyordum ki Atakan ona her şeyi anlatmıştı. Şimdi inkar etmenin bir anlamı yoktu. Cenan'ın yüz ifadesindeki duyguyu görebiliyordum.

"Gerçeklerin her ya da geç çıkması gibi bir huy var, biliyor musun?" Dikkatlice onu dinlemeye ve aşık olduğum yüze bakmaya başladım "O kadar inkar ettin, ama bak ne oldu?" Bir adım attı ve aramızdaki mesafeyi kapatmıştı. "Madem her şeyi biliyorsun, niye soktun beni buraya it?" dedim, sesimin yüksek çıkmamasına dikkat ederek. Cenan gülümseyip, "Ağzından duymak daha zevkli olacak," dedi.

Elimi kaldırıp ona vuracaktım ki elim havada kalmıştı, Cenan elimi tutmuştu. Başını iki yana sallayarak, "Bu sefer tokatı hak edecek bir şey yapmadım," dedi, sinirle önce elime sonra ona dönüp "İlk tokatı hak ettiğini kabul ediyorsun yani?" Elimi bırakmadan indirdi. "Eskiyi unut, artık. Hala bekliyorum, söylemedin," diye ekledi.

Derin bir nefes aldım, "Tamam, iyi dinle o zaman, madem bu kadar çok duymak istiyorsun," dedim. Cenan zafer kazanmış gibi gülümsedi ve anlatmaya başladım.

"Evet, doğru. O mektupta yazdıklarım hepsi doğru. Sadece hoşlanmak, ya da etkilemek değil, gerçekten çok seviyordum seni. Karşılık beklemeden, sadece uzaktan sevdim seni. İncitmeden, rahatsız etmeden, duygularımı hislerimi hep sakladım, kendi içimde yaşadım ,ama şimdi o kadar pişmanım ki o mektubu yazdığıma. Eskiden beni görünce sadece sıradan bir öğrenci gibi bakıp geçiyordun, ama şimdi sanki karşında iğrenç bir varlık varmış gibi bakıyorsun bana. İğrenerek bakman çok canımı yakıyor, biliyor musun? Bütün bu yaptıklarını anlayabilirim, ama lütfen bana öyle bakma. Ben sadece seni seviyorum o kadar , kötü bir şey yapmadım," dedim.

Bu sözlerimin ardında Cenan'ın gülümsemesi gitmişti, gözlerinde derin bir anlam vardı birden "Özür dilerim," dedi bana. Gözlerine bakarak, "Ne için?" diye sordum

"Seni üzdüğüm için"

Ayayayay burada bitirilir mi be diyenler için valla kötü hissediyorum bunu da zor yazdım yarın iyi hissedersem devamını atacağım

Bu arada arkadaşlar gelecek bölümde sizi bir supriz bekliyor bazıları şok getirebilir benden söylemesi neyse iyi geceler

 Saklı Hisler /ArCen Où les histoires vivent. Découvrez maintenant