79. Bölüm / Sevimli Küçük Yılan

448 69 88
                                    

Büyücülük dünyası bomba gibi gelişmelere sahne oluyordu. Dumbledore'un da yardımıyla karanlık tarafa ciddi bir darbe vuran Sihir Bakanı Harold Minchum bütün seherbazları seferber ederek etrafta ölüm yiyen avına başlamıştı.

Elbette hepsini yakalayacağına inanacak kadar hayalperest değildi ancak ne kadar tutuklarsa o kadar kârlı olarak görüyordu kendini.

Dumbledore ölüm yiyenlerin tam listesini gazetede ilan etme fikrine de karşı çıkmıştı. Çünkü önceden ilan edince hepsinin kaçması için yeterli zamanı olacaktı. Bunun yerine gizli gizli ve birer birer yakalamanın daha etkili olacağını söylemişti.

Ancak bakan bunu kabul etmemiş Voldemort'a plan yapacak fırsat vermeden hepsini ifşa etmenin en mantıklı hamle olacağını savunmuştu. Çünkü tek tek avlamaya kalksa Voldemort bir iki ölüm yiyen sonrasında meseleyi kavrar ve diğerleri için önlem alırdı. Minchum bu firsatı ona vermeyecekti. Herkes kimin ne mal olduğunu bilmeliydi. Bu hainler elini kolunu sallayarak ortalıkta gezemezlerdi.

Bütün bu gelişmeler karanlık cephede büyük bir şaşkınlık ve telaşa sebep olmuştu. Ölüm yiyenler Seherbazlara yakalanmamak için nereye kaçacaklarını şaşırmış durumdaydılar. Saygın aileler bile bir süre ortalıkta görünmemenin en iyisi olacağına karar vermişlerdi.

Haberi alıp sırra kadem basanlardan biri de Walburga Black'ti. St Mungo's Hastanesinde Gelecek Postasının akşam sayısı eline geçer geçmez kaçmıştı. Bir haftadır başında ağıtlar yaktığı kocasını da iki oğlunu da gözü görmemişti. Neticede can tatlıydı ve Walburga Black bu hayatta hiç bir şeyi kendi canından fazla sevmezdi.

Onun kaçışıyla Sirius ve Regulus babalarının St Mungo's'ta sürekli kalma işlemlerini halledip mecburen geri Hogwarts'a dönmüşlerdi.

Sirius geleli henüz yarım saat olmamışken Emma Vanity bir yolunu bulup Gryffindor ortak salonuna girmeyi başarmıştı.

Ailesine olanlardan sonra sürekli haberleşiyor olsalar da Emma Sirius için endişelenmeyi bir türlü bırakamamıştı. Bu yüzden geldiğini duyar duymaz böyle bir çılgınlık yapmayı bile göze almıştı.

Portre deliğinden içeri girdiği anda birileri tarafından fark edilene kadar Gryffindor ortak salonunu ilgiyle incelemişti.

Slytherin ortak salonundan tamamen zıt bir görünüme sahipti. Fazla aydınlık, canlı ve göz yorucu onlarak tanımlamıştı burayı Emma. Tıpkı Gryffindor öğrencileri gibi enerji doluydu. Ancak yine de kendi binasının ortak salonunu tercih ederdi. Göl manzarası ve deniz halkını izlemeyi seviyordu.

"Senin ne işin var burda?"

Lily Evans'ın otoriter sesini duyunca bakışlarını ona çevirdi Emma. Yakalandığı ilk Gryffindor'un bir sınıf başkanı olması tam anlamıyla talihsizlikti. Yine de umursamamaya çalışarak cevap verdi.

"Sirius'u arıyorum elbette, Regulus döndüğünü söyledi" dedikten sonra ortak salonu bakışlarıyla tekrar taradı ancak Sirius Black'ten eser yoktu.

"Biriyle haber gönderebilirdin. Buranın Gryffindor ortak salonu olduğunun farkındasın değil mi Vanity? Bunun için senden puan kırmaya hakkım var" dedi Lily tek kaşını imayla kaldırarak.

Ancak Emma onun tehdidini görmezden gelip gamzelerini göstererek gülümsedi.

"Bence meseleyi biraz abartıyorsun Evans!" dedi umursamazca.

"Artık binalar olarak bu tabuları aşmamız lazım. Hogwarts Postasının son sayısında ne diyordu hatırlasana:

'Kendi binamızı sevdiğimiz kadar diğerlerine saygı duymayı öğrendiğimiz gün Hogwarts hepimizi kucaklayacak bir yuvaya dönüşecektir'

Kayıt Dışı / ÇapulcularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin