Bölüm 17

306 79 22
                                    

Uzun bir aradan sonra merhaba, hayatımdaki bazı değişikliklerden dolayı artık yazmaya vakit ayırmam biraz zaman alıyor. Bu yüzden bölümler gecikti bunun için hepinizden özür diliyorum. Hala yazmakta biraz zorlanıyorum. Sizin için elimden gelenin en iyisini yapacağım amacım kitabı tamamlamak ve bütün bölümleri yüklemek. Şimdilik 2 bölüm yayınlayacağım.

Umarım beğenerek okuyacağınız bir bölüm olmuştur. Yorumlarınız bana ilham veriyor. Hikaye ile ilgili yorum yapmaktan lütfen çekinmetyin

Keyifli okumalar, hayatınıza iyi bakın...

Bölüm 17

O gün İsra'nın kalbi sıkışıyor, ruhu daralıyordu. Yaptığı şeyin sonuçlarının ağır olacağını biliyordu. Ancak son iki gündür Yağız'ın davranışlarına bakılırsa sonuçlar düşündüğünden çok daha ağır olacaktı. Yağız etrafındaki adamların içinde ona ihanet edeni ararken İsra sessizce duruyor, Yağız etrafını ateşe vermek üzere olan bir ejderha gibi kükrerken o sadece susuyordu.

İsra bir şeyler yapması gerektiğinin farkındaydı. Onun yüzünden bir kişinin daha ölmesine izin veremezdi. Tüm planlar birbirine karışmıştı. Yıllardır bir tek şey için eğitilmişti ve onu da eline yüzüne bulaştırmıştı. Yağız'a aşık olmayı planlamamıştı. Onun vicdanlı ve insaflı bir adam olabileceği aklının ucundan bile geçmemişti Evet amcasının orada onun sessiz halini görüp tanıdıkça genç adama hayranlık duymuştu ancak onunla aynı eve taşındıktan sonra tanıdığı adama aşık olmuştu. Her vakfa bağışlar yapan, kimsesiz çocukları ziyaret eden, etrafındaki çalışanlarına karşı her zaman nazik olan bu adam ona anlatılan kötü kalpli mafya değildi. İsra, Yağız'a aşık olmuştu ve artık bütün planları geçerliliğini yitirmişti. Yine de aşkı ona engel olmamıştı. Oraya ne amaçla geldiyse o amacı gerçekleştirmek için çalışmaya devam etmiş ve şimdi de vicdan azabıyla kıvranmaya başlamıştı.

Evet İsra, Yağız'ı bitirmek için gönderilen bir piyondu.

Genç kadın bunu kendi içinde bile yıllar sonra ilk defa itiraf etti. Elini kalbinin üstüne atıp hızla çarpan kalbini sakinleştirmeye çalıştı. Aynı anda nefesi kesilir gibi olurken içine çektiği hava boğazını tıkadı. Gözleri yaşarırken dudakları arasından bir inilti kaçtı. O aşık olduğu adamı bitiren bir piyondu. Aldığı eğitimin ilk kuralı oynadığı oyuna önce kedisinin inanmasıydı. Bu yüzden bazen duygularından emin olamıyordu. Yağız'a aşık bir kadın rolü oynamak zorunda olduğu için mi böyle hissetmişti yoksa gerçekten aşık mı olmuştu?

İsra son zamanlarda içine sıkışıp kaldığı duyguları süzgeçten geçirirken her şeyi düşünmüştü. Günlerdir süren iç çatışmasının sonunda Yağız'a gerçekten aşık olduğuna karar vermişti. Peki ya şimdi ne yapacaktı?

Üstelik sadece ona aşık değildi. Artık içinde ondan bir parça taşıyordu.

Elini karnına attı. O profesyonel bir casustu. Her şeyi nasıl bu kadar karmaşıklaştırmayı başarmıştı.

Araç yoluna giren arabanın ışığı cama yansıdığında İsra hızlı adımlarla pencereye gitti. İki araba arka arkaya durdu ve öndeki arabadan Yağız ile Fırat inerken hemen arkasındaki arabadan üç kişi indi. İki adam birini zorla arabadan dışarı çıkartmışlardı. Adamı sürükleyerek evin diğer tarafına doğru götürürlerken İsra onları şaşkınca izledi.

Kaşlarını çatıp adama ne yapacaklarını düşünürken odanın kapısı açıldı ve Yağız günlerdir olduğu gibi öfkeyle içeri girdi.

İsra'nın yüzüne bile bakmadan giyinme odasına girdi. Genç kadın sertçe yutkunduktan sonra onun arkasından gitti.

Gökkuşağındaki KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin