Bölüm 22

391 83 12
                                    

Arabasını Yağız'ın adamından alma için kapalı otoparka girdiklerinde İsra'nın aklı karma karışıktı. İsra amcası ile konuştuktan sonra Yağız hakkındaki diğer şeyleri de ona anlatmıştı. Aslında Yağız da örgütü çökertmek için devletle çalışan biriydi. Yol boyunca ikisi de konuşmamıştı. Yağız, genç kadının öğrendiklerini sindirmesini bekliyordu.

Yağız arabayı İsra'nın arabasının yanına park ettiğinde genç kadın ona dönerek "Gerçekten devlet için mi çalışıyorsun?" diye sordu.

Kafasını onaylarcasına eğen Yağız, "Senin şahit olduğun her şey gerçeği gizlemek için kullanılan bir paravandan ibaret" dedi.

İsra hayal kırıklığıyla genç adama bakarken "Onca zaman her şeyi biliyordun ve sustun. Bilerek kandırılmama izin verdin. Seni yanlış tanımama izin verdin. Neden? Benimle oynamak yerine bana gerçeği söyleyemez miydin?" dedi.

Derin bir nefes alan Yağız, "Bu hayatta hiç kimseye güvenmedim İsra. Özellikle sana güvenmemi bekleyemezsin. Çok iyi bir oyuncuydun. Hatta bazı zamanlar senin gerçekten o kişi olduğuna inandığını söyleyebilirim. Fırat bana hakkındaki gerçeği söylediğinde ona inanmadım. Ancak biliyordum. Gerçek olmadığını biliyordum" diyerek bakışlarını genç kadının gözlerine dikti.

İsra nefesini tuttu. Yaşanan onca şeyin bir hiç uğruna yaşandığını öğrenmişti. Asıl yakalaması gereken kişi yıllardır baba dediği kişiydi. Gerçek kötü oydu. Aşık olduğu adam kötü biri değildi ancak aralarında yaşananlar kolay unutulabilir bir şey değildi.

"Seni kandırdığım kadar sen da beni kandırdın." Dediğinde Yağız "Evet, sanırım ikimizde çok büyük hatalar yaptık" dedi.

İsra bakışlarını önüne çevirdi. Artık geçmişi konuşmanın bir önemi yoktu. Önlerinde ciddi bir sorun vardı. Her şeyin sorumlusu Aziz Kandemir'i yakalamaları gerekiyordu.

Yağız "Bana oğlumuzdan bahset" dediğinde İsra'nın kalbi bir an atmayı unuttu.

"Bir oğlumuz yok" diyerek boğuk bir sesle cevap verdiğinde Yağız "Artık aramızda yalan olmayacağı konusunda anlaşmıştık İsra" dedi.

Genç kadın derin bir nefes alırken bakışlarını diğer tarafa çevirdi. Oğlu hakkında Yağız ile konuşmak istemiyordu.

Yağız "Adı ne? Bari onu söyle" dediğinde İsra "Deniz" diye fısıldadı.

Genç adam yavaşça gülümsedi. Umutla "Bir resmi var mı?" diye sorduğunda İsra gözlerini kapattı. Göz kenarlarında biriken bir damla yaş yanağından süzüldü. Gözlerini açıp cebinden telefonunu çıkarttıktan sonra galeriyi açtı. Bütün fotoğraflar oğluna aitti.

Fotoğraflardan birini açıp telefonu Yağız'a uzattı. Genç adam titreyen elleriyle telefonu aldıktan sonra oğlunun fotoğraflarını dikkatle inceleyip fotoğraflar arasında gezerken gözyaşlarına engel olamadı.

Yağız gözyaşları içinde fotoğraflara bakarken İsra da dolu gözlerle onu izledi. Genç adamın hissettiği duyguların yoğunluğunu kendi kalbinde hissediyordu. Oğluna o kadar bağlıydı ki onsuz geçirebilecek bir güne bile tahammülü yoktu.

Yağız derin bir nefes alarak kafasını kaldırıp bir eliyle gözyaşlarını kurularken güldü. Bakışlarını İsra'ya çevirerek "Sana benziyor" dediğinde İsra da gülüp "Ben de sana benzediğini düşünüyorum. Özellikle inatçılığını senden almış" diye karşılık verdi.

Bakışları birbirine kilitlendi. İkisi de sessizleşti. Arabanın içinde nefes alışlarının haricinde bir ses yoktu.

Yağız en sonunda dayanamayarak genç kadının ensesini kavradı ve onu kendine çekerek dudaklarını birleştirdi. İsra ilk başta tepkisizdi. Ancak genç adamın ısrarcı dudakları kısa sürede kabini ateşe verdi. İsra dudaklarını aralayıp genç adamı davet ederken uzun zaman sonra ilk defa nefes alıyormuş gibi hissetti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 22 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gökkuşağındaki KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin