İKİ ÖLÜ BEDEN

94 7 10
                                    

Irmak Hemşireden

Gözlerimi açtığımda halen soğuk olan o odadaydım.Ya da üzerimdeki soğuk su hala kurumadığı için hasta olmuş veya üşütmüştüm.Şuan hiçbir duyguyu analiz edecek durumda değildim.

Hiçbir şey hissetmiyordum.Şuan ölmüş müydüm?Ya da nasıl halen yaşayabiliyordum?Bunlar aklıma geldikçe içim acıyordu.Kalbim kan ağlıyordu resmen.Hani şu komutan için deli gibi çarpıp, komutan için duran kalbim.Şuanda deli gibi kan ağlıyordu.

Ağzımdan gelen kanları öksürüklerim ile dışarı boşalttım.Yaşama dair verdiğim tek şey nefesti.O da zamanla haram olmuştu bana.Artık ölüm bile tuhaf gelmiyordu.

Hepimiz zaten ölmek için doğmadık mı bu dünyaya.Kısa süre zarfında yaşadığımız herşey sadece bir oyundan ibaret değil miydi? Artık ölümü tatmak benim kaderimdi.Bunu yadırgayamazdım.

Gene ölecektim.Bir insan ciğerlerine hava üflerken bile ölü olamaz mıydı?Sırf ölü olması için illa toprağın altında mı olmalıydı bir insan?Şimdi yeryüzünde iken ölü değil miydik?

Biz insanlar hep yaşayacaklarımıza baktık.Oysa bu hayatta yaşamayıp kaçırdıklarımıza baksaydık belki de hayatımız böyle olmazdı.Hep sol tarafıma doğru yatmıştım.Yıllardır böyle yattığım için artık sol tarafım çürümüştü.Ben neden sağ kolumun üzerine yatmayı denemedim peki.Kolumu değiştirsem oysa göreceğim manzaradan bihaber yaşamıştım hep.

Her zaman hayata kirli bir pencereden bakmıştım belki de.Peki o pencere ilk başta temiz değil miydi?Kim kirletmişti ki baktığım pencereyi?Kim manzaramı görmeyi engellemişti.Ben yıllardır manzara gördüğümü sanıp kirli bir pencereye bakmıştım.Temiz bir pencere bulamaz mıydım?Bulabilirdim.Ama korktum.Ya aynı manzarayı temiz pencereden görmezsem.İşte bu yüzden denemeyip yıllardır kirlettiğim penceremden izledim hayatı...

İşte hayat bu kadar kısaydı.Şimdi istesem bile ne kirli penceremi temizleyebilir ne de temiz bir pencereye,yeni bir manzaraya bakabilirdim.Korkum beni sürekli yeni birşeyleri görmeyi engellemişti.Bu zamana kadar kendi ellerim ile çamura bulmadığım penceremi biri çıkıp temizlemişti.

Yıllar sonra çamurdan başka birşey görmüştüm belki de.Kabullenmedim.Unutmuştum manzaramı.Yıllardır bir çamura baktığım için unutmuştum manzaramı.O kadar güzel ve büyüleyiciydi ki bu manzara başka kimsenin görmesini istememiştim.Elime bir çamur alıp tekrar kirletmiştim penceremi.Bu sefer ne ben temizleyebilirdim ne başkası.Peki ya biri gelip de o pencereyi kırsaydı.Cam parçaları kalbime batmaz mıydı?

İşte ben şimdi kendi penceremi kırmıştım.Cam parçaları her yerime saplanırken kalbimi de es geçmemişti.Kalbimi kendi ellerimle öldürmüştüm.Cam parçalarını en derinine saplamış sanki bir daha mutlu olmamasını dilemiştim.

Kabullenemez oldum.Komutan benim için kendini feda edicekti.Buna dayanamazdım.Komutansız yapamazdım.Buna yemin ederim ki ne yapıp ne edip komutanı öldürmeyecektim.

Komutan benim yüzümden bir kez daha ölmeyecekti.Yerimden bile kıpırdayamazken yatıp karşımdaki kadının ölümünü izledim.Elimden hiçbir şey gelmiyordu ve o karşımda acı çekerek ölüyordu.Hergün bin çeşit işkenceye maruz kalıyor ve artık ölmek istiyordu.

Bu cani insanlara istediklerini vermeyecektim.Onlara kendi acımı vermeyecektim.Bir anda odanın kapısı açılması ile içeriye birkaç tane adam girdi.Uyuyor numarası yapıp gözlerimi kapatmıştım fakat karnıma yediğim bir darbe ile öksürmeye başladım.

Nefesim artık vücuduma yetmiyor,her geçen saat bana zarar veriyordu.En sonunda öksürüklerim bitip kafamı ona doğru çevirdim.Bakışlarında kendi ölümümü görmeyi şuan herşeyden çok isterdim fakat olmuyordu.O cani yüzünde midemi bulandıracak herşeyi barındırıyordu.

Gönlüm Sana YakınWhere stories live. Discover now