BİN TAKİPÇİ ÖZEL BÖLÜM

3.9K 216 15
                                    

"Hayır, yani ben hatırlamıyorum." Kızıl saçlarımı geriye doğru tararken Barlas ve Yiğit anlamak istercesine bakıyorlardı yüzüme. Benden bir cevap bekliyorlardı.

  "Meriç nasıl hatırlamıyorsun, imzan var hastanede. Kendi rızan ile gelmişsin." Sinirle oturduğum koltuktan kalkarken ikisinin de beni izlediğini biliyordum. Her hareketimi kafalarında tartıyorlardı. Sinirle cam duvardan dışarıyı izlerken çattığım kaşlarım ile geçmişi düşünmeye çalışıyordum.

   "Ben en son garsonluk yapıyordum." Dedim sesli düşünmem belki bir işe yarar diye.
"Hatta lise son sınıftım. Sabahçı olduğum için öğlenden sonra ve hafta sonları çalışıyordum."

   "Evet güzel bebeğim. Düşün biraz daha." Duraklamam ile arkamda Yiğit'in varlığını hissederken karnıma sardığı ellerini tuttum.

   "Sonra bilmiyorum. Yani eski hayatım hep aklıma ama o hastaneye nasıl geldim bilmiyorum." Dedim çaresizlikten dolan gözlerim ile. Zaten ağlamak benim için çok kolay bir eylem olduğu için saniyesinde ağlamaya başlarken Yiğit beni kendine çevirmiş ve göğsüne yaslamıştı.

   "Yavrum tamam şöyle yapalım. İmza attığın zamanları düşünmeye çalış. Sonuçta sen imza atmışsın belli." Yüzüm babamın göğsüne yaslı iken sırtımda dolanan elleri beni daha iyi hissettiriyordu.

    Saçımın arkasında hissettiğim dudaklar Barlas'ın aitken yüzümü yapıştırdığım yerden ayırdım. Yiğit gülerek ağladığım için yüzümdeki ıslaklığa yapışan saçlarımı geriye çekti ve açığa çıkan anlıma minik bir öpücük bıraktı.

   "Kafede sigortasız çalışıyordum. Reşit olmadan önce girdiğim için iş yerine. Hiç imza atmadım orda."

   Çalan kapı ile ikisi de benden ayrılırken Barlas'ın ilerleyerek kitlenmiş olan kapıyı açtı.
"Efendim kahveleri getirdim." Geri çekilmesi ile asistan içeriye girerken saygı mahiyetinde bize tebessüm ederek masaya içecekleri bıraktı.

    Aslında her şey sabah başlamıştı.

  Her şey normaldi. Onlar tarafından uyandırılmıştım. Beraber dişlerimizi fircalamıştık. Sonra Yiğit'in kucağında aşağı inmiş ve Barlas'ın hazırladığı kahvaltıya kurulmuştuk. Normal sohbet ediyorduk aslında. Ama konu bir anda ageplay hastanesine gelmişti. Hiç bu konuları konuşmak aklımıza gelmemişti.

   Hastane şuan revaçlarda olsa dahi benim tedavi olduğum zamanlarda fazla ilgi görmüyormuş. Benim orayı nasıl bulduğumla alakalı bir konuşma açılmıştı. Çünkü önceden yaşadığım yerle oranın hiçbir alakası yokmuş ki birbirine uzak da yerlermiş de.

   Sorun şu ki benim zihnimde bunu onayladığıma dair bir anı yok. Oysa ki geçmişimle ilgili her detayı hatırlıyorken şuan. Garipti. Hem Barlas beni alacakları zaman benim rızam olduğunu gösteren belgeyi gördüğüne yüzde yüz eminken.

   "Belki imza attığı tarih ile tedaviyi alacağı zaman birbirine çok yakın. O yüzden hatırlamıyor olabilir." Yiğit türk kahvesini yudumlayarak konuşurken elimdeki ılık süt bardağına bakarak dudak büzdüm. Bazı alışkanlıklar hiç değişmiyordu.

   "Olası da yani o zaman geçmişte Ageplay hastanesiyle ilgili zihninde bir düşünce olurdu."

   Yiğit'in bulduğu her düşünceyi Barlas çürütüyordu.

"Ay tamam daha bir şey demiyorum Barlas!" Yiğit sitemle cıkcıklayarak kafasını yana çevirirken kıkırdamam ile Barlas babam da gülerek onun yanağından sertçe öptü.
"Yavrum." 'Alınma bana' dercesine çıkan ses tonu ile Yiğit ona yandan yandan bakarken gülerek önüne döndü. Barlas onu kolunun altına almıştı. Ben biraz kendimi onlardan ittiğim için karşılarındaki koltukta oturuyordum.

MERİÇ BxBxbWhere stories live. Discover now