chapter nineteen: 'wings and lies'

129 28 13
                                    

selammmm yeni kapağımızla tekrar geldik^^

kapağı nasıl buldunuz ilk olarak, bu daha çok içime sindi gibi

yirminci bölüm 20 oy ve 20 yoruma yaklaşınca gelecek, zaten bölümler ortalama 15 oy alıyor rahatça geçeceğimizi düşünüyorum. Tam bir sınır koymak istemiyorum okuyup merakla devamını bekleyenleriniz var ve size çok saygı duyuyorum, yine de yazma motivasyonum için sizden gelen yorum ve oylara ihtiyacım var^^ lütfen bu bölüm ve diğer iki bölüme de bol bol yorum yapmayı unutmayın

profilimden yeni yayınladığım kurgum olan 'DUSHA'ya da bakabilirsiniz. hayır bu sefer Jungkook'un köpeği olan Dusha değil :)) 

buyurunuz bölüme

tori amos, siren

Fark ettiğim ilk şey, Jungkook'un bariz rahatlayan ifadesi oldu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Fark ettiğim ilk şey, Jungkook'un bariz rahatlayan ifadesi oldu.

Ben salona girdiğimden beri bir şey belli etmeden beni izleyen Jungkook'un bakışları artık Irene'in üzerindeydi.

"Bir Düşmüş Melek'in Yeraltı Şehri'nde ne işi var?" diye konuştu sakin sesiyle Lucifer. Diğerleri hareketlenerek Irene'e doğru dönse de o yerinden kıpırdamamıştı.

"Uriel'ın elçisi olarak buradayım." Diye cevaplandırdı onu Irene. Hemen arkasından büyük salona iki kişi daha girmişti. Irene'in hemen arkasında duranların beyaz kanatları vardı. "Bu anlaşma asırlar önce birliktelikle hazırlandı. Melek'in Kızı olup olmadığını öğrenmek için Araf'a, Şafak Şehre gideceğiz."

Sesi oldukça net ve kararlı geliyordu, üzerindeki bu cesaretin Uriel diye bahsetti kişiden kaynaklandığını anlayabiliyordum.

En son hatırladığım hatıralarımda Baş Melekler dünyaya gelmişti. Ben o mahzende uyurken neler olmuştu?

"Şafak Şehir yıkıldı, anlaşmanın yapıldığı şehrin yıkılması demek anlaşmanın da tamamen bitmesi demektir."

"Sırf bunun için savaşı başlattığınızı herkes biliyor." Gözleri kalabalığın içinde dolaşmaya başladı. Gözleriyle aradığı kişi Jennie olmalıydı ki onu gördüğü anda yüzünde bir gülümseme belirdi.

"Cadılarla yaptığınız iş birliği Uriel'i oldukça kızdırdı, Lucifer. Bunun Tanrılar tarafından nasıl karşılanacağını bilmiyor olamazsın."

Lucifer oturduğu tahttan ayağa kalktığında içeride bulunan kalabalık geriye doğru adımladı.

Lucifer'dan tüm ruhlarıyla korkuyorlardı.

"Uriel seni buraya altı boş tehditlerini savurman için mi gönderdi?" dedi yavaşça bize doğru adımlamaya devam ederken.

Irene ondan önce davranarak benim önüme geçtiğinde muhafızların tutuşları daha da sıkılaşmıştı. Birden diğer tarafa çekiştirdikleri için parçalanmış bileğimin üzerine yükümü vermek zorunda kalmıştım. Dudaklarımdan acı dolu bir inleme çıksa da muhafızlar beni sarsarak tekrar dik durmamı sağladı.

SON OF A DEVIL | RosékookWhere stories live. Discover now