(48) İstenmeyen Bebek

301K 19.2K 20.6K
                                    

Bir seferinde Karun bana saçımdaki siyah kurdeleyi neden taktığımı, tokanın sırrının ne olduğunu sormuştu. Sakladığım sırların ikimize de zarar verdiğine inandığı için tokayla ilgili gerçeği bilmek istemişti. Ona tokayı çıkartırsam bir tetikçinin beni öldüreceğini söyleyemediğim için sorularından kaçmaya çalışmıştım. O gün tokayla ilgili gerçeği bilmek istediği için fazla ısrarcıydı. Rüyamda bile tokayı koruduğumu söyleyip gerçekler konusunda üzerime gelmişti. Bu da yetmezmiş gibi tokanın sırrını ona söylemem için bana para bile teklif etmişti.

Bir yıl önce onunla çatı katındaki o konuşmalarımızı hâlâ hatırlıyorum. Tokayla ilgili gerçeği ona söylemem için bana para teklif edince, "Hayır," diyerek onu geri çevirmiştim. "Benim için İtalya'da yüz on üç katlı bir gökdelen alsan bile olmaz."

"Neden yüz on üç katlı?" diye sormuştu kafası karışarak.

"Çünkü on üç katlı olunca adı gökdelen olmaz." On üçe takıntılıydım. "Mecburen bir üstüne çıkmalıyım."

"Bir üstüne çıkınca yirmi üç katlı olması gerekmiyor mu?"

"Ama yirmi üçün içinde on üç yok."

"Yirmi üçün içinde on üç olmadığını mı söylüyorsun? Ne mezunuydun sen? İlkokul mu?"

"Düz bir şekilde baktığında yirmi üçün içinde on üç yok."

"Yirmi üçe ulaşmak için on ikiden on dörde mi atlıyorsun?"

"Düz bir şekilde baktığında dedim!"

"Düzünü tersini bilmem yirmi üçün içinde on üç var."

"O zaman düzünde on üç, tersinde on üç, önünde on üç, arkasında on üç, sağında on üç, solunda on üç, altında on üç, ortasında on üç ve üstünde dokuz katlı bir gökdelen alsan bile olmaz! Kaç etti? Ah, olamaz, yüz on üç mü?"

Ve o esnada bana söylediği tek şey, "Dokuzun içinde on üç yok," olmuştu. O konuşmanın devamında ona dokuzun içinde on üç olduğunu kendi yöntemlerimle kabul ettirmiştim. İkimiz içinde tarihi bir andı.

O gün odada olan şey her zamanki gibi birbirimizle atışmamızdı. Sırf üzerime gelmeyi bıraksın diye dalga geçercesine ondan istediğim yüz on üç katlı gökdelene bakıyordum. Ondan İtalya'da yüz on üç katlı bir gökdelen isterken ciddi değildim. Bundan yola çıkarak bana İtalya'da gerçekten bir gökdelen alacağını hayal dahi edemezdim. Üstelik şehrin göbeğindeydi. Tek bir dairesini bile kiraya verirsem elime ciddi bir para geçerdi. Zengin bir iş insanıyla birlikteyken konuyu paraya bağlamam şaka olmalı.

Ön cephesinde devasa bir saka kuşu olan bu cam gökdelen soluğumu kesiyordu. Karun inanılmaz biriydi. Bunu gerçekten yaptığına inanamıyorum.

Güvenlikten geçip yürüdükçe kalbim biraz daha hızlanıyordu. Giriş kapısının üstünde bile saka kuşu amblemi vardı. Karun her yere bana ait izler bırakmıştı. Korumalarım peşimden gelirken Nedim elindeki anahtarı bana uzattı. Anahtarın takılı olduğu anahtarlıkta küçük bir bilardo topu vardı ve üzerinde yüz on üç sayısı vardı. Nedim gökdelenin en üst katlarını işaret edip, "113 numaralı daire sizin için hazırlandı," diyerek anahtarı bana verdi.

Hiçbir şey anlamıyordum kafam çok karışıktı. Benim için açtıkları kapıdan devasa binanın içine girdim. Gökdelene girmek için kapıdaki şifreyi bile bilmiyordum. Tüm bu şeyleri korumalar benim için halletmişti. Asansöre binip yüz on üç numaraya bastım. Gerçek anlamda bunu yaşıyordum. Ciddi ciddi yüz on üç katlı bir gökdelenin içindeydim. Başımı kaldırıp asansörün tavanına baktığımda aşırı yoğun duygular yüzünden gözlerim doldu. Saka kuşu.

SAKA VE SANRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin