(8) Babam Gibi...

302K 20.5K 35.5K
                                    

"Zamanında saçımızı okşamayan bir elin yokluğunu, değmeyecek insanlara saçımızı süpürge ederek dindirmeye çalışıyorduk."

Yine sabah saat altı olunca gözlerim kendiliğinden açılmıştı. Fazla disiplinli biri olduğum için sabahları hep bu saatte uyanırdım. Güne şekersiz bir kahveyle başlar daha sonra bir saat boyunca koşardım. Son yaşadığım olaydan sonra bir süre sabah sporu yapamam çünkü vücudum henüz tam olarak iyileşmedi. Karnımda göze çarpan morluklar vardı ve hâlâ dokununca çok acıyordu. Kaburgalarımdaki çatlaklar da her eğilip kalktığımda veya ani hareketlerimde canımı yakıyordu.

Sadece bir gün hastanede kalmıştım ertesi güne doktorlar beni taburcu etmişti. Hastanede kaldığım o bir gün boyunca Karun ile ne konuşmuş ne de yüzüne bakmıştım. Suskunluğumun ilk gününü ona fazlasıyla hissettirmiştim. Zaten hastaneden çıktıktan sonra ikimizde birbirimizi görmekten kurtulmuştuk. Yeniden malikâneye döneli üç gün olmuştu, yani sessizliğimin beşinci günündeyim. Buraya dönünce müştemilat ve malikâne arasında iki kilometre mesafe olduğu için birbirimizi görmek zorunda kalmıyorduk. O kendi bölgesinden bu tarafa gelmiyordu bende ona ait olan tarafa geçmiyordum.

Açıkçası onunla konuşup konuşmamam pek de umurunda değildi. Neden olsun ki zaten sesini duymak ve görmek istemediği biriydim. Bende zaten bana yalvarsın diye susmaya karar vermemiştim çünkü tanımadığı bir kadının konuşmasını umursamayacağını zaten biliyordum. Benim ortaya koyduğum bu on üç günlük sessizlik kendimi şartlamam içindi. Ölmemi isteyen biriyle hiçbir şey olmamış gibi konuşarak kendime olan saygımı yitirmek istemiyordum. Bu yüzden açık açık tavrımı ortaya koymak için kendimi sessizlikle şartlamıştım.

Bir tek sabahları ve akşamları Karun'a ait olan bölgeye giriyordum o da yürüyüş yapmak için. Bunu da kimse ortalıkta yokken yapıyordum. Sabahın altısında ve herkes akşam yemeğindeyken. Bu saatlerde bahçenin bu tarafına geçip dışarı çıkıyordum ve malikânenin dışında bir saat yürüyüp geri dönüyordum. Böyle anlarda Celil bana hep eşlik ediyordu. Zaten bu yerde bir tek Celil ve Çiçek beni insan yerine koyuyordu. Biri güvenlik kulübesinde nöbet tutan korumaydı diğeri ise hizmetçi ama buradakilerden daha dost canlısıydı ikisi de.

Elimdeki su matarasını güçsüzce tutarken yorulduğumu fazla belli ediyordum. Yanımda yürüyen Celil, "Yine çok yoruldunuz, değil mi?" dediğinde Karun'dan korkmasa beni kucağında taşıyacakmış gibi görünüyordu.

Başımı kaldırıp bana eşlik eden dev adama gülümsedim. "Normalde bu kadar çok yorulmam ama henüz iyileşmediğim için biraz güçsüzüm." Yürüyüşlerimde bana eşlik eden bu koca adam gerçekten iyi biriydi.

Her an düşecekmişim gibi tetikte olarak adımlarını bana uydururken derin bir nefes aldı. "Bunu söylemeye iznim yok ama Karun Bey sizi aramıştı," dedi bir anda.

Malikâneye yaklaşmışken durup iri vücudunu bana doğru çevirdi. "O gün davette eve çok sinirli bir şekilde döndü. Kendi rızanızla oradan ayrıldığınızı düşündüğü için peşinize düşmedi ama çok sinirliydi. Sabaha karşı saat beşte gelen telefonla kaçırıldığınızı öğrendik," dediğinde farkında olmadığım detaylarla donup kaldım. Saat beş mi? Ben o depoda uyandığımda daha akşam sanıyordum. Tabii ya zaten biz o davete akşam gitmiştik ve ben orada saatlerce kalmıştım. Zamanın çoğunu Kenan ile bir masada sıkıntıyla etrafıma bakarak geçirmiştim. Gece on iki gibi oradan ayrılıp kaçırıldıysam beş saate yakın o sandalyede uykudaydım. Karun sabaha karşı saat beşte kaçırıldığımı öğrenmişti ama yine de benim için gelmedi.

Celil ne düşündüğümü anlamış gibi başını iki yana salladı. "Haberi alır almaz adamları toplayıp evden ayrıldı. İki saat boyunca dışarıda nerelere baktılar veya kimleri soruşturdular, bilmiyorum. Ama sizden yarım saat önce eve döndüler. Geri dönmelerinin sebebi bizim çocuklardan birinin bir iz bulmasıydı. Kaçırıldığınız sokaktaki kameraları izleyince sizi kaçıran bir kişinin eşkâline ulaştılar. Furkan onu yakalayıp depoya götürmek yerine buraya getirdi çünkü malikâneye çok yakınmış. Karun Bey bunu öğrenince adamları toplayıp eve geri döndü. Siz gelmeden önce bodrum katında onu konuşturmaya çalışıyorlardı. Karun Bey sizden yarım saat önce eve geri dönmüştü," dediğinde donup kaldım. Doğru muydu bunlar? O gaddar adam gerçekten beni bulmaya çalıştı mı? Bu ondan beklemediğim bir davranıştı.

SAKA VE SANRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin