Alıntı

266K 17.7K 9.2K
                                    

Hayatımdaki en garip akşam yemeklerinden birini yiyordum çünkü Tozlu ailesinin evine yemeğe davet edilmiştik. Aslında bu zoraki bir yemekti çünkü Gurur, Farah için çok değerli bir sarkacı ondan çalmış. Anladığım kadarıyla o sarkaç olmadan Farah uyuyamıyormuş. Kızın bir haftadır narkozla uyutulduğunu duyunca şoke oldum. Gurur bile bu kadarını beklemediği için duyunca kan beynine sıçramıştı.

Sarkacı Farah'a vermek için evden çıkmak üzereydi ki Karun aramıştı ve akşam yemeğine Tozlu ailesinin evine davet edildiğimizi söylemişti. Farah'ın babası Ümit Bey kızının uykusuzluktan çektiği acılara dayanamayıp mecburen bizi yemeğe davet etmişti. Bu yemek vasıtasıyla Gurur'u ikna edip sarkacı ondan almayı umuyordu. Dünürler ilk kez bir araya gelip aynı masaya oturmuştu.

İkisi de bölge lideri olduğu için masanın bir ucunda Karun oturuyordu diğer ucunda da Ümit Bey. Tabii biz eşler de hemen yanlarındaydık. İki aile uzun zaman sonra ilk kez bir araya geldiği için sorun çıkarmamaya çalışıyordum ancak Farah'ın abisi ciddi anlamda sabrımı zorlamaya başlamıştı. Evlerinde olmamamızdan memnun değilmiş gibi yüzünü buruşturarak, "Ne zaman bitecek bu yemek?" diyerek sinirlerimi bozmaya devam etti. "Can sıkıcı olmaya başladı."

Ümit Bey çatık kaşlarla tam oğluna bir şey diyecekti ki daha fazla dayanamayıp, "Bu masada olmaktan memnun değilsen siktir git," diyerek ona kapıyı gösterdim. Kendi evinde onu kovarak tehdit dolu bir gülümseme kondurdum dudaklarıma. "Aksi takdirde can sıkıntını gidermek için işe canını almakla başlayacağım."

Karun gülmemeye çalışarak beni işaret etti. "Buna yeltendiğinde onu durdurmam."

Gurur açık açık gülerek omuzlarını kaldırıp indirdi. "Keyifle izlerim."

Farah'ın annesi Demet Hanım bunu görmeyi her şeyden çok istiyormuş gibi heyecanlanarak, "İçeride çekirdek vardı," deyince Tozlu ailesindeki herkesin bakışları onu buldu. Ağzından kaçırdıklarıyla dilini ısırarak, "Ay ne çekirdeği," diyerek konuyu toparlamaya çalıştı. "Evimize gelip oğlumuzu dövecek, bizde çekirdek çitleyerek izleyecek miyiz?" Başını hızla iki yana salladı. "Asla buna müsaade etmeyiz." Bu kadını sevmeye başladım.

Ümit Bey karısından çok çekiyor olmalı ki bıkkın bir ifadeyle, "Demet sus artık," diyerek onu uyardı.

Kocasına gülümseyip, "Hayatım Bige hamile ya şimdi, belli ki canı birilerini dövmeyi istemiş," dedi masumca. "Hamile kadınları mutlu etmek sevaptır diye öyle demiştim. Ben konuklarımı en iyi şekilde ağırlayan bir kadınım." Gözleriyle üvey oğlu Caner'i işaret etti. "Caner zaten alışık dayak yemeye," deyince Karun ve Gurur gülüşünü saklamaya çalışırken Tozlu ailesindeki herkesin yüzü sinirden kıpkırmızı olmuştu. Kadın müthişti.

"Çok düşüncelisiniz, Demet Hanım," derken gülmemeye çalışıyordum. "Size hayran kaldığımı söylemeliyim."

Bana gülümsediğinde samimiyeti şüpheye yer bırakmıyordu. "Bende seni çok sevdim. Daha sık bizi ziyaret etmelisin." Bunu söylerken gözlerinde en küçük bir sahtelik yoktu. "Farah ile arkadaş olmanızı çok isterim. Bence Farah'ın eltisinde öğreneceği çok şey var."

"Ne gibi mesela?" diyen kişi Farah'ın kuzeni Seçil'di. "Farah'a ne öğretebilir ki?"

Dudağımın köşesi kıvrıldı. "Ne mi öğretebilirim?" Sadece onun anlayacağı bir ifadeyle gözlerine baktım. "Mesela biri kocasına asılırsa boynunu beş farklı yerden kırmayı öğretebilirim."

"Bunu öğrenmeye can atıyorum," diyen Farah başta Gurur olmak üzere masadaki herkesi şaşırttı. Sahiplenircesine yanında oturan Gurur'un koluna kolunu dolayarak Seçil'e döndü. "Eminim öğreneceklerim çok işime yarayacak." Manidar gözlerle kuzenine baktı. "Sen ne düşünüyorsun, Seçil abla?" İşte bu be kızım.

Demet Hanım gözleri mutluluktan dolarak elini göğsüne bastırdı. "Gururlu bir anneyim şu anda." Daha sonra başını çevirip kızar gibi Gurur'a baktı. "Oğlum sende eve geri dön de gerçek anlamda gururlu bir anne olayım," deyince gülüşüme engel olamadım. Bu kadına bayıldım.

Gurur başını eğip koluna yapışan Farah'a muzır gözlerle bakınca Farah yanakları kızararak hemen elini çekti. Bu utangaçlığı Gurur'u güldürmüştü.

Çatalımı Karun'un tabağındaki bonfileye uzatmıştım ki midemdeki hareketlenme yüzünden hemen elimi çektim. Tabağımdaki brokoliye çatalımı batırarak suratımı astım. "Anneciğim bırak artık şu inadı." Başımı eğerek yalvaran gözlerle karnıma baktım. "Yahu sende de ne Laz inadı varmış. Hiç mi anne tarafına çekmedin?"

Karun'un önündeki tabağı alıp karnıma doğru tuttum. "Hayatımın anlamı, bizim bu tabaktaki şeye ihtiyacımız var." Tabağı geri yerine koyup çatalımdaki brokoliyi işaret ettim. "Babam bile bu kadar uzun süre bana ot yediremedi. Sakın brokoli bir ot değil deme çünkü annen için tüm sebzeler birer ot."

"Bige ne halt ediyorsun?" Karun'un soğuk sesiyle başımı kaldırdığımda çenesi kasılarak bana bakıyordu. Bebekle konuşmama bile tahammül edemiyordu. Masadaki insanları bahane ederek, "Burada bari yapma," diyerek beni uyardı.

Elimi karnıma bastırarak gözlerimi gözlerine kenetledim ve inadına, "Anneciğim söyle şu babana rahatsız olan kalksın masadan," dedim. "Ya da biz kalkalım yoksa fena olacak."

Sandalyemden kalkmıştım ki beni yerime oturtmak için kolumu tuttu. Kaşları çatıktı. "Otur şuraya."

Kolumu sertçe çektim. "Biz oturmak istemiyoruz."

Burnundan nefesini vererek sinirlerine hâkim olmaya çalıştı. "Siz oturur musunuz şuraya?"

İnatçı bir tutumla ona dik dik baktığımda çıldırmak üzereydi. Elinden geldiğince sert çehresini yumuşatmaya çalıştı, daha sonra da yüzünü karnıma doğru çevirdi. "Annene oturmasını söyler misin?" Kahkaha atmak istedim. İşte böyle onu bebeğiyle konuştururdum. Böyle böyle alıştıracağım onu.

Ona en güzel gülümsememi sunup yanına oturdum. "Şanslısın çünkü bebeğimiz babasını üzmek istemiyor."

"Benim bebeğim değil," dediğinde kimse onu yanlış anlamadı çünkü herkes bebeğin ondan olduğunu fakat travması yüzünden bunu kabul etmek istemediğini biliyordu. Bu masadaki herkes birbirinin düşmanı olduğu için birbirleri hakkındaki her şeyi biliyordu.

Alınganlık yapmak yerine omuzlarımı silktim. "Haklısın senin bebeğin değil." Brokoliyi keyifle ağzıma attım. "Ona başka bir baba bulacağım."

Kan beynine sıçramış gibi kızgınlıkla bana döndü. "Sikerim!"

"Senin bebeğin değil."

"Benim ulan!" deyince masada birkaç kıkırtı çıktı. İşte böyle yola gelirdi.























Yeni bölümden küçük bir alıntı.🌸

Bu arada Tozlu ailesindekileri daha iyi tanımak istiyorsanız Gurur ve Farah'ın kitabı Sarkaç'a göz atabilirsiniz. Orada kimin kim olduğundan bahsetmiştim.💙

SAKA VE SANRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin