(33) Erkek Dayanışması.

228K 16.8K 27.9K
                                    

"Ben hep savaşırdım. Dünyayla, kâbuslarımla ve geçmişimle. Hepsi de can yakar lakin beni yıldıramaz. Ben her şeyle ve herkesle savaşırım ama bir tek sana teslim olurum."

Bige.

Karun ile evlenmeden önce sık sık magazin haberlerinde duyduğum bir restorandaydık. Uçuk fiyatlarıyla gündeme gelen bir yerdeydim. İnsanların sırf burada görülmek için birkaç aylık birikimini hatta daha fazlasını masaya bıraktığı ünlü bir yerdi. Küçük bir fotoğraf çekip sosyal medyada paylaşmak için kendilerini aç bıraktıkları bir yere gelmiştik. Bu tür yerler Karun gibi adamların uğrak yeriydi çünkü onlar için menüdeki yemeklerin fiyatı sorun değildi. Benim gibiler için boyumuzu aşan bir yerdi. Aylık gelirimin bir milyon olmasına rağmen ben bile böyle abartılı yerlerde yemek yemeyi tercih etmezdim. Enayi değilim sonuçta.

Evet, takıldığım ortamlar ve yemek yediğim restoranlar da lükstü ama bu kadar abartılı değildi. Karun ve Duha beni İstanbul'un en nezih mekânlarından birine getirerek işimi iyice zorlaştırdılar. Üstelik mekân kapattılar ve tüm masaları kendi adamlarıyla doldurdular. Bu adilikti!

Bu hesabı ödemem mümkün değil!

Bizim masada sadece Karun, Duha, Kadem, Kenan ve Elay vardı fakat hepsi dersine önceden çalışmış gibi tüm menüyü istediler! Altı kişilik masada en az yirmi kişilik yemek olduğu için masa tıklım, tıklım doluydu! Buraya geldiğimizden beri etrafımdaki masaları röntgenliyordum. Korumalar bile menüde ne var ne yok sipariş etmişti! Garsonlar her masanın yanına tüm rafları dolu servis arabalarıyla gelip gidiyordu. Karun sırf bana bir ders vermek için bir ev parasını buraya harcayacaktı! Bu delilik hatta savurganlıktı.

Keyifsiz bir şekilde karidesli salatamı yiyip duruyordum. Onların aksine işimi biraz kolaylaştırmak için kendime sadece salata sipariş etmiştim. Menüdeki en ucuz şey buydu. Daha doğrusu diğer şeylere göre bunun fiyatı daha düşüktü ama bir salataya göre aslında oldukça pahalıydı. Bir salata nasıl 500 dolar olabilir ki? Neredeyse on bin Türk parasına tekabül ediyordu. Salatanın içindeki karidesleri altın denizinde mi yüzdürdüler? Bunlar inci yiyip pırlanta mı, sıçtı? Alt tarafı bir karides be!

Üstelik menüdeki en ucuz şey buydu, diğer şeylerin fiyatına değinmek bile istemiyorum. Ve bu adamlar tüm menüyü sipariş ettiler hem de hepsi yaptı bunu! Büyük enayiyiz bunun başka bir açıklaması olamazdı.

Fırsatını bulunca bari bende burada bir selfie çekip paylaşayım. Biraz takipçi kasmak belki ödeyeceğim paraya değer. Moralim o kadar bozuk ki kendimi teselli ettiğim şeylere bak!

"Tabağındaki karidesi neden hunharca bıçaklıyorsun?" Kenan elimdekinin bıçak olmadığını fark edince, "Pardon," diyerek güldü. "Çatallıyorsun diyecektim." Belki de yemeye korkuyorumdur sonuçta 500 dolarlık kıymetli bir karidesti.

Çatalı delik deşik ettiğim karideslerden birine batırıp yedim. O kadar parayı vereceksem yiyeyim bari. Neyle ödeyeceksem param bile yoktu. Kendimi fakir hissediyorum. Kendimi daha önce hiç fakir hissetmemiştim. Yeniliklere açığım ama yoksulluğa hayır.

Benim dışımda herkes kıtlıktan çıkmış gibi iştahlı bir şekilde yemeğini yiyordu. Başımı çevirip yan masamızda duran hainlere baktım. "Afiyet olsun, Furkan. Nasıl? Yemekler iyi mi?"

"Çok iyi, Bige Hanım," dedi yüzsüz herif. Sırıtarak masadaki yemekleri gösterdi. "Sizin ödeyeceğinizi duyunca tüm menüyü istedim."

"Çıkışa gel, Furkan!"

"Anlamadım efendim?"

"Ayağının nasıl olduğuna bakacaktım." Dirseklerimi masaya bastırıp ellerimi çenemin altında birleştirdim. "Vurulduğundan beri kendime gelemedim." Sırıttım. "Belki öpersem acısı geçer."

SAKA VE SANRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin